Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

"Geleceğimiz gasp ediliyor"

TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Başkanı Metehan Akbulut, iş yerlerinde sağlık ve güvenliğin dikkate alınmadığını belirterek, "Çalışma şartlarımız olağanüstü ağırlaştı ve iş güvencemiz ortadan kalktı. Maaşlarımız düzenli ödenmiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primlerimiz, ortak sağlık güvenlik birimleri tarafından eksik yatırılarak geleceğimiz gasp ediliyor" dedi.

Burcu Yıldırım

ANKARA- Türk Tabipleri Birliği (TTB) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği (İSİH) Kol Başkanı Metehan Akbulut, iş yerlerinde sağlık ve güvenliğin dikkate alınmadığını belirterek, "Çalışma şartlarımız olağanüstü ağırlaştı ve iş güvencemiz ortadan kalktı. Maaşlarımız düzenli ödenmiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primlerimiz, ortak sağlık güvenlik birimleri (OSGB) tarafından eksik yatırılarak geleceğimiz gasp ediliyor" dedi. 

TTB Genel Merkezi'nde TTB İSİH Kolu ile İşyeri Hekimleri Derneği tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında, 340 bin iş yerinde görev yapan yaklaşık 14 bine yakın işyeri hekiminin çalışma koşullarının iyileştirilmesi istendi. TTB İSİH Kolu Başkanı Dr. Metehan Akbulut, her yıl iş cinayetlerinde kaybedilen binlerce işçinin ve meslek hastalıklarının kimsenin umurunda olmadığı ifade ederek çalışma şartlarının olağanüstü ağırlaştığını ve iş güvencelerinin ortadan kalktığını kaydetti. 

"Mesleki bağımsızlığımız erozyona uğruyor" 

İş yeri hekimlerinin ücretlerinin Türkiye tarihinin en düşük seviyesine gerilediğini dile getiren Dr. Akbulut, şunları kaydetti:

"Çalışma şartlarımız olağanüstü ağırlaştı ve iş güvencemiz ortadan kalktı. Maaşlarımız düzenli ödenmiyor. SGK primlerimiz, ortak sağlık güvenlik birimleri (OSGB) tarafından eksik yatırılarak geleceğimiz gasp ediliyor. Kullandığımız araç ve akaryakıt harcamaları ile bilgisayar ve internet gibi giderleri kendimiz ödemek zorunda kalıyoruz. İzin hakkımızın kısıtlandığı, bakanlık tarafından yerinde ve etkili denetimlerin yapılmadığı ama en önemlisi de mesleki bağımsızlığımızın her geçen gün erozyona uğratıldığı bir ortamda çalışmaktan yıldık, yorulduk."

"Kiralanan diplomalarla emeğimiz çalınıyor" 

Yaklaşık 14 bin iş yeri hekiminin sorunlarına çözüm istediklerini belirten Akbulut, "İş yeri hekimliği uzmanlığının şartlarını ve gelecek perspektiflerini konuşmak yerine yoksulluk sınırını zorlayan ücretlerimizi, emeklilikte bile çalışmak zorunda bırakılmamızı, bir iş yerinden diğerine hatta bir ilden diğerine işimize yetişmek için uğraşmamızı, yolda geçirdiğimiz süreleri çalışmadan saymayan bir kâr anlayışını, kiralanan diplomalarla emeğimizin çalınmasını konuşmak zorunda kalıyoruz. Bunun nedeni işçi sağlığını basit bir maliyet unsuru olarak gören ve alanı piyasalaştıran patronlar ve onların temsilcisi siyasi iktidardır" dedi. 

"Her yıl kaybedilen binlerce insan umurlarında bile değil" 

Akbulut, Ankara Ticaret Odası’na bağlı OSGB patronları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın OSGB’lerin geleceğini konuştukları toplantıda, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanının başka meselesi yokmuş gibi, en büyük sorun olarak iş yeri hekimlerinin ücretlerinin ve çalışan işçi sayısına göre hesaplanan çalışma sürelerinin uzunluğunun görüldüğünü söyledi. Her yıl iş cinayetlerine kurban verilen binlerce canın ve bir türlü tanınmayan meslek hastalıkları umurlarında bile olmadığını dile getiren Akbulut, "Oysa ülkemiz, ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci sırada yer almaktadır. Meslek hastalıklarını teşhis edemiyoruz. Maalesef işçi sağlığı hizmetleri temel bir insan hakkı, sosyal devletin olmazsa olmaz şartı ve işverenlerin mutlak sözleşme borcu olarak değil, basit bir maliyet unsuru olarak görülüyor" dedi.

Akbulut, şunları söyledi:

"İşçi sağlığı hizmetlerinin koruyucu özünden ve kamusal niteliğinden soyutlanarak var olması düşünülemez. Ancak mevcut ortamda, piyasanın, patronların insafına bırakılmış ve kamusal özünden koparılmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetim görevini dahi yerine getirmemektedir. 10 yıl önce yürürlüğe konulan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’yla ne yazık ki işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı, bu işi en düşük maliyetle 'mış gibi yaparak' yürütülmesi amaçlanarak işverenlerin insafına terk edilmiştir. İşverenler, işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin temel gücü olan işyeri hekimlerini ve iş güvenliği uzmanlarını OSGB’ler eliyle birer basit maliyet unsuru olarak görüyor ve alandaki sorunların derinleşmesine neden oluyorlar."

"Kaderimizi patronların insafına terk edilmesin" 

Akbulut, yeni iş yapma teknikleri ve organizasyonlarından kaynaklanan risklerle mücadele edebilecek, iş ve çalışma ortamlarını çalışanların fiziksel ve zihinsel kapasitelerine uygun hale getirecek bir işçi sağlığı politikasına ve işyeri hekimliği uzmanlık alanına ihtiyaç olduğunu vurguladı. "Ücretlerimizi düşürmeyi, işçiye ve iş ortamını düzeltmeye ayırdığımız ve zaten yetersiz olan süreyi kısaltmayı aklınızdan dahi geçirmeyin. Tam aksine hizmet sürelerimizi artırın" diyen Akbulut, "Mesleki bağımsızlığımızın, iş güvencemizin, özlük haklarımızın, çalışma koşullarımızın önündeki en büyük engel olan, kaderimizi patronların insafına terk eden politikaların değişmesi için meslek örgütümüz ile görüşerek, işçi sağlığı hizmetinin kamusallığını da göz önünde bulunduracak gerekli düzenlemeleri hayata geçirin" diye konuştu.