Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

“Hekimlerin iş güvencesi olmayacak”

Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Sağlık Bakanlığı'nın ilan ettiği 27 bin sözleşmeli kadro ile güvencesiz çalışma ortamının yaratılacağına işaret ederek, “Öncelikle bu sözleşmede çalışacak arkadaşlarımızın, iş güvencesi olmayacak. Diğer taraftan ise aynı işi yapan meslektaşlarımız arasında ciddi bir ücret farkı olacak” dedi.

Burcu Yıldırım

ANKARA- Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Sağlık Bakanlığı'nın 27 bin sözleşmeli kadro ilan etmesiyle hekimlerin güvencesiz ortamda çalışacağına işaret ederek, “Öncelikle bu sözleşmede çalışacak arkadaşlarımızın iş güvencesi olmayacak. Bu koşullarda, sözleşme bitmeden arkadaşlarımızın işine son verilebilir veya sözleşmesi uzatılmayabilir. Diğer taraftan ise aynı işi yapan meslektaşlarımız arasında ciddi bir ücret farkı olacak. Bu da iş barışını bozacak bir etken” diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı, Resmi Gazete’de yayımlanan 28 Temmuz 2022 tarihli karara göre, 2022 yılı sonuna kadar uygulanmak üzere 27 bin sözleşmeli kadro ilan etti. Bakanlığın yaptığı açıklamada, artan sözleşmeli kadrolarda önceliğin yan dal uzmanları ile devlet hizmet yükümlülüğünü tamamlamış hekimlere verileceği belirtildi. Açılan sözleşmeli kadroların 19 bin 694’ü uzman hekim, 7 bin 114’ü pratisyen hekim olmak üzere toplam 26 bin 808’i hekimler için oluşturuldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sözleşmeli kadro ilanını, “Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, sözleşmeli sağlık personeli sayısı 27 bin oldu. Daha uygun koşullarda istihdam fırsatı doğuyor. Artan sözleşmeli kadrolarımızda, öncelik, yan dal uzmanlarıyla hizmet yükümlülüğünü tamamlamış hekimlere verilecek. Hayırlı olsun” diye duyurdu.

TTB 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, açılan sözleşmeli kadrolarla yaşanabileceklere ilişkin GAZETE DURUM'un sorularını şöyle yanıtladı:

Sağlıkta Dönüşüm Politikaları ile birlikte sağlığın özelleştirilmesi tartışılırken 27 bin sözleşmeli kadronun açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çalışma koşullarında hekimleri neler bekliyor?

Öncelikle bu sözleşmede çalışacak arkadaşlarımızın iş güvencesi olmayacak. Sözleşme, Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlükleri ile yapılacak. Bu koşullarda, sözleşme bitmeden arkadaşlarımızın işine son verilebilir veya sözleşmesi uzatılmayabilir. Bu açıdan sözleşmeli kadroların iş garantisi olmayacak. Diğer taraftan ise aynı işi yapan meslektaşlarımız arasında ciddi bir ücret farkı olacak. Sözleşmeli olunca bakanlık, mecburen cazibeyi arttırmak için ücreti de arttıracak. Bu defa, aynı işi yapan hekimler arasında ücret farkları çıkacak. Yani eşit işe, eşit ücret olmayacak. Bu da iş barışını bozacak bir etken. Daha önce de bu sorunların yaşanmasına rağmen ne yazık ki aynı hatalarda ısrar ediliyor.

Ayrıca alınacak hekimlerin 19 bin 694'u, uzman hekim. Ancak sağlık siteminin temel ihtiyacı, birinci basamak. Biz, birinci basamağı ne kadar kuvvetlendirirsek, ikinci ve üçüncü basamağa yani devlet ve araştırma hastanelerine giden hasta sayısını, o kadar azaltırız. Birinci basamak güçlendirilirse, sağlıkta çöküşün yarattığı aylar sonraya kalan randevu veya tetkikler, kişinin evinden kilometrelerce uzaktaki hastaneden randevu alması gibi sorunlar ortadan kalkar. Temeldeki sorunlar çözülmediği için günlük ve palyatif yöntemlerle sorun çözülmeye çalışılıyor. Bunlar, sorunları çözmek yerine yenilerini yaratır. Sözleşmeli kadro, sağlık alanında hekim cephesinden de sağlık hizmeti alan vatandaş cephesinden de baktığımızda, sorunları çözecek bir uygulama değil.

Peki, neden böyle bir adım atıldı?

Sağlıkta yaşanan çöküşün nedeni, 2002 yılından itibaren uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin soruncudur aslında. Özellikle şiddet başta olmak üzere yaşadığımız tüm sorunların sebebi, bu politikalardır. Kışkırtılmış sağlık politikaları ile vatandaşlar da aynı sorunları yaşıyor. Ne polikliniklerde ne de acillerde yaşanan kalabalığın önüne geçilebiliyor. Bu sorunu, sistemi değiştirmek yerine, “Piyasaya ne kadar çok doktor verirsek o kadar halledebiliriz” diye düşünüyorlar. Ama böyle çözülemez. Önce, “Bizim ihtiyacımız ne? Ne kadar aile hekimi, pratisyen ya da uzman hekime ihtiyacımız var?” diye sormak gerekir. Ne böyle bir soru ne de böyle bir çalışma olmadan toptancı bir anlayışla hem de sözleşmeli hekim atayarak sorunu çözeceklerini zannediyorlar. O yüzden de başarılı olunması mümkün değil.

Hastanelerdeki kalabalığın ve hekim ihtiyacının bir gerekçesi de kamudan ayrılan hekimlerin çok fazla olması. Bakanlık bunu çok kabul etmese de biz, ısrarla iddia ediyorduk. Kamudan çok fazla hekim ayrıldı. Kimi emekli oldu, kimi özele geçti, kimi yurt dışına gitmek için ayrıldı. Bu sebeplerle yaklaşık 10 bin civarında hekim eksildi. Şimdi bu atamaların bir nedeni de aslında kamuda çalışacak hekimin zor bulunması. Yapılanlar, “Kamudan o kadar hekim ayrıldı. Biz onların yerine bu atamalarla hekim açığını kapatıyoruz”un itirafı. Ama esas sorun düzeltilmeden yerine bir şeyler koymak ne derece çözüm olacak? Hekim arkadaşlar iş güvencesi olmayan sözleşmeli çalışma koşullarını kabul edecek mi? O da ayrı bir tartışma konusu. Açıklanan 27 bin kadroya başvuru olacak mı? Hep birlikte göreceğiz.