58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
Efsanenin çöküşü
Efsanenin çöküşü
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
123456789
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
Efsanenin çöküşü
Efsanenin çöküşü
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
123456789

AB içindeki otokrasi: Macaristan

Avrupa Parlamentosu üyeleri, "Macaristan'ın artık tam olarak işleyen bir demokrasi olmadığını" belirten raporu kabul etti. Herhangi bir bağlayıcılığı olmayan raporda, Macaristan'da seçimlerin düzenli yapıldığı ancak yönetimin temel demokratik değerlere saygı gösterilmeyen "seçimli bir otokrasi" olduğu ifade edildi.

Özgür Çoban

ALMANYA- Avrupa Parlamentosu üyeleri, "Macaristan'ın artık tam olarak işleyen bir demokrasi olmadığını" belirten raporu kabul etti. Herhangi bir bağlayıcılığı olmayan raporda, Macaristan'da seçimlerin düzenli yapıldığı ancak yönetimin temel demokratik değerlere saygı gösterilmeyen "seçimli bir otokrasi" olduğu ifade edildi.

AP milletvekilleri ayrıca, aşırı sağcı Viktor Orban yönetiminin Avrupa Birliği'nin (AB) temel değerlerini baltalamaya yönelik çabalarını kınadı. İfade ve basın özgürlüğü, LGBT hakları ile azınlıkların korunması gibi konularda kaygılarını dile getirdiler. Rapor; 433 lehte, 123 aleyhte ve 28 çekimser oyla kabul edildi.

AP milletvekilleri, uzun zamandır AB'yi sürekli olarak savurduğu "veto" tehditiyle bunaltan Orban'a, "Bizim elimiz de armut toplamıyor. Senin keyfini kaçırabiliriz" mesajı vermek istediler. Macaristan ve AB arasındaki ilişki, Orban iktidara geldiğinden bu yana şöyle yürüyor: "AB fonları kesmiyor, Orban veto etmiyor ya da Orban veto etmiyor, AB ülkedeki faşizan girişimlere gözünü kapatıyor..." Bu raporun onaylanması AB'nin en azından diş göstermek istediğini gözler önüne seriyor. Hele hele AB üyesi ülkeler birer birer aşırı sağcılara teslim olurken...

Siyaset uzmanları, aşırı sağcı Orban tarafından Avrupa siyasetine armağan edilmiş yeni bir tür siyasi tutum ve uygulama bütününü "Orbanizasyon-Orbanization" olarak adlandırıyor. Orbanizasyon’un temel olarak iki sacayağı bulunuyor. Bunlardan birincisi, göçmen meselesi örneğinde olduğu gibi AB’nin sorunlara birlikte çözüm üretme kapasitesini budama, ikincisi ise iç siyaset uygulamalarında AB’nin insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerine dayalı değerler sistemini bilinçli ve sürekli olarak iğdiş etmek. Yeni siyasi parazit "Orbanizasyon" ırkçı-faşist hareketin genetik kodlarının bünyede dışa vurumu esasında.

Örneğin, Macaristan'daki özgürlükler meselesini gazetecilik açısından değerlendirmek gerekirse, şöyle ki seçimlerin hemen ardından muhalif yayın yapan Magyar Nemzet gazetesi ile Lanchid adlı radyo yayınlarını sonlandırdı. Zira, iktidara geldiğinden bu yana devlete bağlı kurumların reklam kaynaklarını yandaş medyaya akıtan Orban’dan kendilerine tek bir kuruş gelmeyeceğini biliyorlardı.

Orban, basın özgürlüğüne en büyük darbeyi çıkardığı bir yasayla vurdu. İfade özgürlüğünü kısıtlayan, hükümet görevlilerine basın hakları üzerinde istediği kadar sörf yapma yetkisi tanıyan bu yasa ile tam bir denetim dönemi başladı. Sonra olanlar oldu. "Bir gece ansızın" ülkenin en büyük muhalif gazetesi Nepszabadsag’ın yayını durduruldu. Yine "kaynak yetersizliği" falan denildi ama buna kimse inanmadı. Devlet radyosundan muhalif oldukları gerekçesiyle bine yakın çalışan çıkarıldı. Çok sayıda irili ufaklı medya organı para bulamadığı için kapanırken, hükümete yakın -medya organı demeyeceğim- şeylerin sayısında patlama yaşandı. Ülkede bölgesel yayın yapan onlarca kuruluş hükümete yakın iş adamları tarafından satın alındı. Bize ne kadar yabancı olaylar değil mi? Macaristan bugün Freedom House’a göre “medyası kısmen özgür” ülkeler arasında yer alıyor.

AB'de en kritik seçimlerden biri yakın zamanda İtalya'da yapılacak. Bu ülkede anketler, iliğine kadar Neonazi olan İtalya'nın Kardeşleri adlı partiyi işaret ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu yapılan seçimlerde İsveç'te de köklerini Neonazi hareketlerden alan İsveç Demokratları oy patlaması yaparak ülkede ikinci güç haline geldi ve kurulacak yeni hükümet onların desteğine ihtiyaç duyuyor. Polonya'yı zaten bir süredir aşırı sağcı PİS yönetiyor.

Rusya’nın Avrupa’ya yönelik gaz akışını kısması insanların psikolojilerini de yaralıyor tabiatıyla. Şimdilik derin bir şekilde hissedilmese de genel psikolojik tabloyu şekillendiren duygunun "karamsarlık" olduğu söylenebilir. Bu aşamada ürkütücü olan, insanların krizleri aşmada karizmatik, güçlü kişilik sergileyen otoriter/faşist eğilimli liderlerin arkasında hizalanması. Şimdi doğal gaza ilişkin sıkıntılar, göç meselesiyle de bir araya gelerek aşırı sağcılar açısından eşi bulunamayacak bir siyasi iklimin zeminini hazırlıyor.

Avrupa'da siyasetin giderek kişiler zemininde şekillendiği, yönetim şemalarının demokrasiden otokrasiye doğru geçiş yapmaya başladığı zamanlardayız maalesef. Orban ve Orban gibiler meselesini buradan değerlendirmek doğru olur. Zira gelecek Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın merkez sağı eriterek büyüyeceğine dair endişeler giderek artıyor. İşte o zaman geldiğinde AB'nin "demokrasi", "barış" ve "özgürlük" gibi değerlerinin tatlı birer nostalji olarak geçmişte kaldıklarını göreceğiz.