Şantajla tecavüz
Şantajla tecavüz
''Evlilikten çok daha güzel''
''Evlilikten çok daha güzel''
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
123456789
Şantajla tecavüz
Şantajla tecavüz
''Evlilikten çok daha güzel''
''Evlilikten çok daha güzel''
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
123456789

Uluabat Gölü'nde “su çürüyor”

Dr. Erol Kesici, Bursa Uluabat Gölü'nün “çürümüş yemyeşil suya” dönüştüğünü açıkladı.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Bursa Uluabat Göl suyunun “çürümüş yemyeşil suya” dönüştüğünü söyledi. Kesici, bu yıl mevsim normaline dönen yağışlarla su seviyesi ve hacminin 2 kat arttığını fakat Uluabat Gölü'nün yine de istenilen canlılığa ulaşamadığını belirtti.

TTKD Bilim Danışmanı Emekli Öğretim Üyesi Dr. Erol Kesici, Bursa'da kuruma tehlikesi altındaki Uluabat Gölü ile ilgili yaptığı son incelemelerin ardından dikkat çeken bir rapor hazırladı. Kesici, Nilüfer ilçesinde bir ovada 13 bin 600 hektar alanda tektonik kökenli alüvyal set gölü şeklinde oluşan Uluabat Gölü'ndeki ekosistem ve doğal yerleşim alanlarının, son yıllarda yoğun kullanım baskısıyla giderek yok olduğunu söyledi.

"ADETA ÇÜRÜMÜŞ YEMYEŞİL SUYA DÖNÜŞTÜ"

Uluabat Gölü'nün mutlaka korunması gerektiğini vurgulayan Dr. Kesici, "Bir zamanlar suyu içilebilecek kalitede olan ve son yıllarda ortalama su seviyesi 1 metreye kadar düşen Uluabat Gölü'ne sanayi, tarım ve evsel kirlilik yükü gelmeye devam ediyor” ifadesini kullandı.

Gölle bağlantılı dere ve çayların yıllardır atık taşıdığını söyleyen Kesici, gölde insan kaynaklı kirlenmenin artış gösterdiğini belirtti. Bu nedenle göl suyunda fosfor ve azot yükünün arttığını, suyun aşırı çekimle azaldığını dile getiren Kesici, göl suyunun yıllardır oluşan kirlilik nedeniyle adeta 'çürümüş yemyeşil suya' dönüştüğünü ifade etti.

"YAĞIŞLARA RAĞMEN GÖL CANLANMADI"

Göldeki aşırı alg artışına da dikkat çeken Dr. Kesici, bu yıl mevsim normaline dönen yağışlarla, su seviyesi ve su hacminin iki kat arttığını fakat göl suyunun istenilen canlılık seviyesine ulaşmadığını dile getirdi.

Kirlilik ve ekolojik yıkımın göstergesi olan sineklerin, şimdiden gölü ve yaşam alanlarını istila ettiğini belirten Kesici, mavi-yeşil alglerin de giderek arttığını bunun da kokuya neden olduğunu açıkladı.

"SANAYİ, TARIM VE EVSEL KİRLİLİK YÜKÜ"

Uluabat'ı besleyen su varlıklarının da tehdit altında olduğunu anlatan Kesici, "Göle sanayi, tarım ve evsel kirlilik yükü gelmeye devam ederken, bu kullanıcılar aynı zamanda gölden aşırı oranda su çekmektedir. Gölü besleyen kaynaklar üzerine yapılan gölet, baraj (Çınarcık) ve setler nedeniyle göl beslenememekte ve tatlı suyu giderek tuzlanmaktadır” dedi.

YOK OLMA TEHLİKESİ ALTINDAKİ TÜRLER

Göldeki ticari amaçlı balık türlerinin, yoğun av baskısı nedeniyle giderek azaldığını anlatan Kesici, Uluabat deresi ve gölünün; turna balığı, yayın, kızılkanat, tatlısu sardalyası, tatlısu kefali, sazan, İsrail sazanı, yılan balığı, çakıl balığı ve tatlısu kerevitinin yaşam alanı olduğunu söyledi.

Kesici gölde etçil balık türü olarak da turna ve İsrail sazanının baskın olduğunu aktardı. Kesici, “Yayın balığı, su samuru, endemik tatlısu sardalyası, küçük karabatak ve tepeli pelikan’ın küresel ölçekte yok olma tehlikesi altında” olduğunu ifade ederek uyarıda bulundu.

"DOĞAL SÜREÇ İNSAN ELİYLE BOZULUYOR"

Gölün en önemli sorununun, doğanın insan eliyle bozulması olduğunu aktaran Dr. Kesici, şu önerilerde bulundu: "Göl suyunun doğal, biyolojik seviyesi korunana kadar su alımlarına son verilmelidir. Havzada göle ulaşan, çoğu arıtılmayan atık su miktarı oldukça fazladır. Göl ve çevresinin ekoturizmi ve ekolojisinin sürdürülebilirliği için atık suların bırakılmaması zorunlu hale getirilmelidir”