Şantajla tecavüz
Şantajla tecavüz
''Evlilikten çok daha güzel''
''Evlilikten çok daha güzel''
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
123456789
Şantajla tecavüz
Şantajla tecavüz
''Evlilikten çok daha güzel''
''Evlilikten çok daha güzel''
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
123456789

"İtibarımız yoktu, iyice yerle yeksan oldu"

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in emriyle, 11. sınıfta okula hiç gelmeyen veya uyuşturucu, bıçakla yaralama dahil disiplin suçundan sınıfta kalan 22 bin meslek liseli öğrenci, hiçbir şart aranmadan 12. sınıfa geçirildi. Yaşanan bu durum okul müdürlerinin, eğitimcilerin ve akademisyenlerin “büyük haksızlık” tepkisine yol açtı.

İleyda Özmen

ANKARA- Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in emriyle, 11. sınıfta okula hiç gelmeyen veya uyuşturucu, bıçakla yaralama dahil disiplin suçundan sınıfta kalan 22 bin meslek liseli öğrenci, hiçbir şart aranmadan 12. sınıfa geçirildi. Yaşanan bu durum, okul müdürleri, eğitimciler ve akademisyenlerin “meslek liselerinde büyük haksızlık” tepkisine yol açtı.

MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Nazan Şener'in teklifi ve Bakan Özer'in onayıyla 81 ile resmi yazıyla talimat verildi. Anadolu Meslek Liseleri ve Anadolu Teknik Liselerinde 11. sınıfta olup sınıf tekrarına kalan 22 bin öğrenci başarı, başarısızlık veya disiplin suçu dahil hangi nedenle olursa olsun, bir defaya mahsus, Bakan emriyle 12. sınıfa geçirildi.

Okul müdürleri, eğitimciler ve akademisyenler, bu duruma tepkilerini GAZETE DURUM'a şöyle dile getirdi:

“Meslek liseleri olarak itibarımız yoktu, iyice yerle yeksan oldu”

Bir meslek lisesinde okul müdürü olan S.G, öğrencilerde “Emek harcamadan da sınıf geçilebiliyormuş” algısının oluştuğunu belirterek, şunları söyledi:

“22 bin öğrencinin içerisinde sınıfta kalandan ziyade hiç okula gelmeyen öğrenciler bulunuyor. Büyük bir haksızlığa uğrayan çocuklar var. 1 yıl boyunca okula devam eden çocuk da üst sınıfa geçti, bir çocuk da hiç okula gelmedi ama üst sınıfa geçti. Velilerden çok tepki geliyor. Açıklama yapıyoruz. “Hocam neden geçirdiniz?” diyorlar. “Biz geçirmedik. Bakanlık yaptı” diyerek geçiştirmeye çalışıyoruz. Onlar yukarıdan yazıyı yazıyorlar ve gönderiyorlar. Onların aldıkları kararı biz uyguluyoruz. Tepki bize geliyor. 22 bin öğrencinin içinde 5-6 bin tanesi hiç okula devam etmeyen çocuklar. Hiçbir öğrenim görmeden 12. sınıfa geçecekler ve konu hakkında hiçbir bilgileri olmayacak. Eğitim gören çocuk bayağı yol almış oluyor. Sorunun temeli şu: Bilişim sistemlerinde bu işe bakan kişilerin, gelemeyen öğrencilere ayrı bir formül bulmaması. Öğrencilerin 1 yıl öğrenim hakkını kullanmama hakkı var. Bunu da kullansa ve 2 yıl boyunca hiç okula gelmese dâhi bu yazıyla hemen 12. sınıfa geçti. Korkunç bir durum. Bakan'ın konuşmalarından ziyade okulun içerisindeki sıkıntı büyük. Çocuklar bunları görüyor ve “Hiç gelmeyenler de sınıfı geçebiliyormuş” diyor. Ailesi masraf yapmadı, yol masrafı yapmadı, ödeme yapmadı, emek harcamadı. Bunun gören öğrencilerde “Emek harcamadan da geçilebiliyormuş” düşüncesi oluştu. Zaten meslek liseleri olarak itibarımız yoktu, iyice yerle yeksan oldu.

“Tek mantık devlet kaynaklarının etkin kullanımı noktası”

Bir fen lisesinde okul müdürü olan S.T, yapılan durumun maddi yükten kaynaklandığını vurgulayarak, “Sadece meslek lisesi grubu öğrencisine yapılması aslında anayasal olarak haksızlığı ortaya koyuyor. 'Normal ortaöğretimdeki, din öğretimindeki 11. sınıf öğrencilerde de tekrara kalan öğrenciler var, onlara bu hak niye verilmedi?' sorusu ilk aklımıza geliyor. Meslek liselerinde program değişikliği sebebiyle alan değişimleri oldu. Bu alan değişimleri sonucunda bir öğrencinin 11. sınıfta kaldığını kabul edelim, bu öğrenciyi yeni programa adapte edemiyorsunuz. Çünkü ders türleri, saatleri farklı. Tek bir sınıf açılması lazım. Bir öğrenci için en az 10 öğretmen görevlendiriyorsunuz, 45 saatlik ders programlıyorsunuz. Bu devlete ciddi anlamda maddi yük. Disiplin suçu olan öğrenciler için geri adım atılabilirdi. Bu çocukları kaybetmemek için eğitim ortamı içinde bulundurulabilir ama bıçak çekiyorsa disiplin yönetmeliğiyle ilgili gerekli işlemler yapılabilir. Buradaki tek mantık, devlet kaynaklarının etkin kullanımı noktası. Diğer ortaöğretim ve din öğretimindeki öğrenciler için de en azından tekrar bir sınav hakkı verilerek adalet sağlanabilirdi” diye konuştu.

“Hiç eğitim vermeden belge verme aşamasına gelmiş olduk”

Eğitimci Ahmet Güngör ise meslek liselerindeki çocukların bu durumu yaşamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Diğer öğrencilere büyük haksızlık yapıldığının altını çizen Güngör, şunları kaydetti:

“'Vatandaş gülmeye başladı' durumuna düştük. Artık eleştirmek, olumlu katkıda bulunmaya çalışmak, dünyadaki gelişmelerden bahsetmek yerine böyle açıklama yapıldığında gülmek geliyor içimden. Ne hazindir ki bu öneriyi yapan Mesleki Eğitim Genel Müdürü'ymüş. Meslek eğitimi almadan lise mezunlarının 6 ayda ustalık sınavına alınmasına itiraz ederken, mesleki eğitim merkezlerine kayıt süreci uzatılıp eğitimin verimliliğinin bozulmasına tepki gösterirken, meslek liselerinde başarısız, uyumsuz gözüyle bakılan çocukları suçlayarak eğitimden koparıp çıraklık okuluna yazılmasına itiraz ederken şimdi kriminal suçları olduğu iddia edilen çocukların hiç okula gelmeden, eğitim görmeden sınıf atlatılmasıyla karşı karşıyayız. Kastı aşan bir durum. Özellikle meslek lisesindeki çocukların bu durumu yaşaması kabul edilemez. Okula gelen çocuklarla kıyaslarsanız büyük haksızlık. Bir tek onlara karşı haksızlık da değil. Herkese haksızlık. O zaman zorlamayalım çocukları, kim ne istiyorsa belgesini verelim? Böyle şey olur mu? Bu durum şuna benziyor: Herkese ehliyet verelim. Trafikte bu yüzden ölen insanların vebali ne olacak? Böyle saçmalık olmaz. Eğitimsizleştirerek belge sahibi olmanın yanına hiç eğitim vermeden belge verme aşamasına gelmiş olduk. Çok üzülüyorum.”

“Ciğerlerdeki yara pansumanla iyileşmez”

Başkent Üniversitesi'nden akademisyen Prof. Dr. Servet Özdemir de söz konusu okullarda öğretmen otoritesinin kalmayacağına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Akademik bir konu idari bir tasarrufla düzenlenemez. Öğretmen otoritesine, okul kültürüne, adalet anlayışına zarar verecek bir durum. Herkes öğretmene çok değer verdiğini söylüyor. Ama burada öğretmenin değerlendirmeleri yok sayılıyor. Yanlış bir karar. Meslek liseleri iyileştirilmek isteniyorsa sonuçla uğraşmak yerine süreçle uğraşılması gerekiyor. 'Meslek liselerindeki çocuklar neler hissediyor, okula ait olma durumları nasıl, toplumun meslek liselerine bakışı nasıl?' gibi soruların araştırılması gerekiyor. Eskiden meslek lisesine bakış; kolunda altın bilezik olan, meslek edinen, üreten bireyler yetiştiren yerlerdi. Bu tür müdahalelerle bu okullar hakkında 'Hiçbir yeri kazanamayan buraya gider' düşüncesini oluşturdular. Oysa meslek okulları, kalkınmanın, fırsat eşitliğinin anahtarı. Bu öğrencilere sınıf geçirtiliyorsa diploma da verilsin, okuldan mezun edilsinler. Bakanlık bu çocukların derse gireceğini mi düşünüyor? Bu çocuklar, hak etmedikleri bir şeyi aldıkları için hayatları boyunca bunu uygularlar. Bu öğrenciler okul havasını bozarlar. Öğretmen otoritesi kalmaz. Ciğerlerdeki yara pansumanla iyileşmez. Daha temel bir sorun var. Bu çocuklar neden okula devam etmiyorlar, neden uyuşturucu ya da kesici alet kullanıyorlar? Asıl bu sorunların çözülmesi lazım.”