Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Üniversitede "engizisyon kostümlü tüccarlar" kimler?

Sosyoloji Profesörü Metin Özuğurlu, Türkiye'deki üniversite öğreniminde yaşanan derin eşitsizliğe dikkat çekti.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- Sosyoloji Profesörü Metin Özuğurlu, Birgün gazetesinde kaleme aldığı yazıda, üniversitelerdeki "dönüşüm"ü analiz etti. Özuğurlu, "Neoliberal gündem birçok şey gibi üniversiteleri de kökten dönüştürdü. Akademik bilginin metalaşması, üniversite varlıklarının sermayeleşmesi ve bileşenlerinin (öğretim elemanı-öğrenci-personel) değersizleşmesi yönündeki dönüşüm eğilimleri uzun AKP yıllarında ifrata vardı. Bunların idaresi altında sadece bilgi değil, akademik unvanlar metalaştı; alınır-satılır varlıklara indirgenen akademik unvanlarla akademik kürsüler/kurullar para ve güç ilişkileri için araçsallaştırıldı" dedi.

Özuğurlu'nun yazısından satır başları şöyle:

Derin bir eşitsizlik: O eski zamanlarda, üniversite öğrencilerinin toplumsal sınıf konumları gündeme geldiğinde “küçük burjuva” der geçerdik. Özel üniversitelerin yok denecek kadar az olduğu, kamu üniversitelerinin ise akademik ölçütler bakımından iç farklılaşmasının düşük olduğu zamanlardan söz ediyorum. 1990’lı yıllarla birlikte hem özel/ vakıf üniversite sayısı arttı, hem de üniversiter değer ve ölçütler bakımından şakül kaydı, muazzam bir iç farklılaşma yaşandı ve üniversite mezuniyeti açısından da derin bir eşitsizlik ortaya çıktı.

Erdoğan rejimi, iyi üniversiteyi vasata yaklaştırıyor: Erdoğan rejimi ise Boğaziçi örneğinde görüldüğü gibi az sayıdaki iyi üniversiteyi vasata yaklaştırmak için gözü kara bir çalışma yürütüyor. Bir anlamda sıralamada yukarıda kalanları aşağıya çekerek farklılaşmayı gidermeye çalışıyor. Oysa bu eşitleyici (!) stratejisinin eğitimde değil toplumsal sınıf zemininde uygulanması gerekirdi, orada ise tam tersi yapılıyor, zengin daha zengin, yoksul ise çapı da genişletilerek daha yoksul kılınıyor.

Aynı tost için sıraya girilebilirdi: Üniversiteler arası farklılaşmanın düşük olduğu eski zamanlarda toplumsal sınıf kökenleri bakımından oldukça farklılaşmış bir öğrenci kitlesi vardı. O eski zamanlarda ayrışık sınıf kökenlerine sahip öğrenciler, üniversitelerde görece türdeş bir öğrencilik deneyimi edinirlerdi. Örneğin bir diplomat çocuğu ile bir gündelikçi çocuğu, ODTÜ Beşeri kantininde aynı tost için sıraya girebilirdi.  

Üniversiteler kökten dönüştürüldü: Neoliberal gündem birçok şey gibi üniversiteleri de kökten dönüştürdü. Akademik bilginin metalaşması, üniversite varlıklarının sermayeleşmesi ve bileşenlerinin (öğretim elemanı-öğrenci-personel) değersizleşmesi yönündeki dönüşüm eğilimleri uzun AKP yıllarında ifrata vardı. Bunların idaresi altında sadece bilgi değil, akademik unvanlar metalaştı; alınır-satılır varlıklara indirgenen akademik unvanlarla akademik kürsüler/kurullar para ve güç ilişkileri için araçsallaştırıldı.

Engizisyon kostümlü tüccarlar yine kaybedecek: Bu kötülüğün neden yapıldığı açıklanmaya muhtaçtır, ama şimdilik kısa keselim; zira hayat devam ediyor, yüzbinlerce genç ellerinde YKS puanları ile şu sıralar üniversite tercihi peşindeler. Aralarında bu satırları okuyan varsa ne heyecanları ne umutları sönsün isterim. Bilimsel bilginin bireysel varoluşumuzun ve toplumsal etkileşimimizin belirleyici akslarından biri haline geldiği bir çağda, üniversite namına enseyi karartmak olur mu? Tabii ki üniversite kazanacak, tabii ki yeni Orta Çağ’ın engizisyon kostümlü tüccarları yine kaybedecek!