Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

Prof. Dr. Göçmen'e göre Atatürk ve Alman Filozof Kant ilişkisi...

Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Göçmen, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla “Benim Atatürk'üm” başlığıyla GAZETE DURUM için özel bir yazı kaleme aldı.

Haber Merkezi

Mustafa Kemal Atatürk, 20. yüzyılın en önemli askerlerindendir. Her şey den önce askeri taktik ve strateji oluşturma, insan açısından “olmak ya da olmamak” sorusunun sürekli gündemde olduğu savaş durumlarında insanı yönetme konusunda göstermiş olduğu istisnai yetenek ve becerileri bakımından henüz yeterince değerlendirilememiştir. Örneğin her biri modern kurucu bir asker olan Oliver Cromwell, Otto von Bismarck ve Napoleon Bonaparte gibi askerlerle karşılaştırmalı bir asker biyografisinin yazılması hala gerçekleştirilmeyi bekleyen bir ödev olarak karşımızda durmaktadır.

Böyle bir biyografik çalışma onun zekâsının çapını ve derinliğini başka bir açıdan daha göstermiş olacaktır. Bir asker olarak Mustafa Kemal “askerlik sanatı”nın amacını savaş değil, barış olarak tanımlayan nadir askerlerden biridir. Bu onun diyalektik düşünme kalıplarıyla düşündüğünü gösteren birçok örnekten birisidir. 

Onun kalıcı barışın ancak aynı zamanda yurtta ve dünyada gerçekleşebileceğine dair politik öngörüsü Alman filozofu Immanuel Kant tarafından felsefi olarak temellendirilmiştir. Mustafa Kemal’in bu yaklaşımı onun sonsuz mücadele olarak belirlediği yaşam anlayışında ifadesini bulmaktadır. Mevcut dünya sistemi sürekli “zalimler” ve “mağdurlar” yaratmaktadır. Bu durumda yaşam yurtta ve dünyada kalıcı barış sağlanıncaya kadar sonsuz bir mücadele demek olacaktır. 

Kendi geleceğini ulusunun ve ulusunun geleceğini insanlığın geleceğiyle ilişkilendirebilmiş nadir devlet kurucularından birisidir Atatürk. Anadolu topraklarını sahiplenip bu topraklarda bir ulus kurmayı, tarihi kendisiyle başlatan dar görüşlülükten uzak durarak Anadolu’nun tüm kadim kültürlerinin mirasına sahip çıkmak olarak kavramıştır. 

Mustafa Kemal açık görüşlülüğünü yalnızca geçmişin mirasını sahiplenirken sergilememiştir. Anadolu’da kurduğu ulusun bu miras üzerinde yaratacağı tüm zenginliği de tüm insanlığın ortak bir zenginliği olarak düşünmüştür. Bu bakımdan Mustafa Kemal’in insanlığın geleceğine dair bu geniş görüşlülüğü özellikle bugün, insanlığın yıkımı için açıkça savaş kışkırtıcılığının yapıldığı, siyasetin amacının barış değil savaş olarak belirlendiği günümüzde her zamankinden daha güncel hale gelmiştir. Zira ya uygarlık ve kültürel yeni bir kuruluş ya da barbarlıkta yok oluş ikilemi bugün insanlığın karşısına her zamankinden daha radikal bir şekilde çıkmaktadır.

Bu gözlemlerimiz doğal olarak Mustafa Kemal’in ‘ya istiklal ya ölüm’ sloganını anımsatmaktadır. Atatürk’ün bu sözleri o zaman bazı Avrupalı devlet yetkililerinin Türklerin kültürsüz olduklarını, ahlaki uygarlık değerlerine sahip olmadıkları için bir ulus olarak yaşamayı hak etmediklerini ileri sürmeleri üzerine söylenmiştir. Bu nedenle bu slogan yalnızca ulusal kuruluşu amaçlamıyor, aynı zamanda ulusal kurtuluşu da kapsayan bir amaç tanımını içermektedir. Ulusun kuruluşu ve kurtuluşu, ulusun insanlık içinde eşitliğini ve özgürlüğünü tesis etmek anlamına gelmektedir. Mustafa Kemal’in bu sloganı, bu süreçte tanımladığı ve yukarıda saydığım tüm amaçları ile beraber düşünüldüğünde sloganın insanlığın yeniden kuruluşuna ve kurtuluşuna dair bir talebi de içerdiğini görmek zor değildir. Zira Mustafa Kemal, kadının eşitliğini temel uğraşı haline getirmekle insanlığın içinde bulunduğu kendine yabancı oluşunun en temelinde yatan nedene parmak basmış oluyor