Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Çorlu tren kazasında hayatını kaybedenler anıldı

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 8 Temmuz 2018 yılında meydana gelen kazada hayatını kaybeden 7’si çocuk 25 kişi için anma töreni düzenlendi.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 8 Temmuz 2018 yılında meydana gelen kazada hayatını kaybeden 7’si çocuk 25 kişi için anma töreni düzenlendi. 

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 8 Temmuz 2018 yılında meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği ve 300’den fazla kişinin yaralandığı tren katliamının bugün 5’inci yıl dönümü. Tren faciasının 5’inci yılında; kazada yaşamını yitirenler için trenin kalkış noktası olan Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde bulunan gar yakınındaki Anıt Park’ta anma töreni düzenlendi. Anmaya; yakınlarını kaybedenlerle birlikte, Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan da katıldı.

"O GÜN TAM BİR KATLİAMDIR"

Becan, anmada yaptığı konuşmada; trenden yaralı olarak kurtulan Gönül Dal İnaltekin’in o gün yaşadığı duyguları aktardığı mesajı okudu. Becan, şöyle konuştu:

“Şöyle ifade etmiş o gün yaşadıklarını. ‘O gün tam bir katliamdır. Yaşadıklarımı hâlâ unutamıyorum. O kazada annem ve oğlum ile birlikteydim. Evet, sağ olarak kurtulduk ama yaşadığım dehşet dakikalarını hâlâ unutamıyorum. Hâlâ beynimin içinde kopan o gürültü, insanların çığlıkları, insanların kopan kolları, kopan bacakları, küçük bebeklerin ağlamaları, o trenin içinden çıkarken ‘Beni de çıkar yavrum’ diye yalvaran yaşlıların sesleri… İnsanlar köylerinden gelirken getirdiği sütlerin içine karışan kanlar, hâlâ elime süt aldığımda o kan kokularının gelişi, annemin her yüksek seste korkması ve belinde üç tane kırıkla hayata tutunmaya çalışması, o zaman 9 yaşındaki oğlumun yaşadıkları ve hâlâ o olayı hatırlarkenki korkuları ve bunların hepsiyle baş etmeye çalışan ben… Hem oğlumu hem de annemi kaybetme korkusuyla o anki yaşadıklarım, ölümün kıyısından dönmek, en acısı da hiçbir yetkilinin ‘Sizin de hâliniz nedir’ diye sormaması. Evet, yaşadığıma şükrediyorum ama acılarımız hiçbir şekilde dinmiyor. O gün yaralı hâlimle keşke daha fazla insana yardım edebilseydim, gücümün yettiği kadar yardım edebildim; keşke kimse ölmeseydi, kimse acı çekmeseydi. Ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum.’ O gün o trenin içinde yaşanan bunlar. Maalesef dünyanın en güvenli ulaşım aracı olması gereken tren ve asla ihmal kabul etmeyen o raylar, maalesef sevdiklerinizi, sevdiklerimizi, canlarımızı bizden ayırdı. Sonrasında yaşanan süreç de bu katliamı katliama benzer bir şeydi. Mahkeme koridorlarında, caddelerde, sokaklarda horlanan aileler; biz elimizden geldiği kadar dün de bugün de 5 yıldır acınıza ortak olmaya çalışıyoruz ki paylaşıldıkça azalacağına inanıyoruz. Mücadelenize de dayanışma gösteriyoruz ki, böylelikle mücadelenizin daha güçlü olacağına inanıyoruz. Umarım adalet raylılarının altında kalmaz. Umarım bir gün suçlular cezasını bulur, gerçek suçlular cezasını bulur. Ben de bir kez daha sizlere sabırlar diliyorum ve adaletin bir an önce tecelli etmesini diliyorum. Çünkü geç gelen adalet, adalet değildir.”

MISRA ÖZ: YOKLUĞUN ÖZLEMİ 5 ASIR GİBİ GELDİ HER BİRİMİZE

Oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, mağdur aileler adına konuştu. Bugünü yaşamanın çok zor olduğunu belirten Öz, şunları söyledi:

“Ne yazık ki bundan tam bin 826 gün önce -her gün, gün sayıyoruz- daha bizim için dün gibi olan sevdiklerimizin yanımızda olduğu, kokularını hâlâ hissettiğimiz, hâlâ onlara sarıldığımızı düşlediğimiz, hâlâ bize geri geleceklerini umut ettiğimiz günlerden geçerken bu yokluk, bu yokluğun özlemi 5 asır gibi geldi her birimize. Koskoca 5 yıl geçti. Her birinizle burada, aileleri anmak üzere buluştuk. İnanın, konuşmak çok zor. Biraz önce trenin içinde yaşanılanları dinledik hep birlikte. Ben hep şunu düşündüm. Oğlum acaba ne hissetti, ne yaşadı, ‘baba’ diye çığlık attı mı, ‘anne’ diye bağırdı mı? Ne oldu orada diye hep merak ettim. Bir insanın, bir annenin en zor şeydir herhalde evladının nasıl öldüğünü hayal etmeye çalışması. ‘İnşallah’ diye başlayan cümleler kurması. İnşallah hiç acı çekmeden ölmüştür diye defalarca kez dua ettim. Bugün burada olmak benim için çok zor. Ben Uzunköprü’ye gelemiyorum. Ben oğlumun yanına gidemiyorum. Ben onun orada olduğunu düşünmüyorum. Bedenleri gitti bu hayattan ama ruhları bizim yanımızda. Buna inanıyorum ve onların ruhları, onların bize verdiği güçler sayesinde onların ölümüne sebep olan siyasi iktidar, hiçbir sorumluluk almayan o siyasi iktidara gün gelecek hepimiz hesap soracağız. Trenin altından açık gözleriyle bana bakan oğluma benim sözüm var. Ben onun açık gözlerine söz verdim. Onlara hesap soracağım güne kadar ayakta duracağım."