Pembe Köşk ziyaretçilerini bekliyor
Pembe Köşk ziyaretçilerini bekliyor
CSO Ada Ankara Kasım konserleri
CSO Ada Ankara Kasım konserleri
Ferdi Tayfur'un kızı
Ferdi Tayfur'un kızı
161 milyon yıllık kurbağa yavrusu fosili
161 milyon yıllık kurbağa yavrusu fosili
123456789
Pembe Köşk ziyaretçilerini bekliyor
Pembe Köşk ziyaretçilerini bekliyor
CSO Ada Ankara Kasım konserleri
CSO Ada Ankara Kasım konserleri
Ferdi Tayfur'un kızı
Ferdi Tayfur'un kızı
161 milyon yıllık kurbağa yavrusu fosili
161 milyon yıllık kurbağa yavrusu fosili
123456789

Ankara Barosu bu hafta sonu seçime gidiyor...

Ankara Barosu 67. Olağan Genel Kurulu, 8-9 Ekim tarihleri arasında Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılacak. Başkanlık için seçime giden üç aday da mesleğin ve meslektaşlarının sorunlarında hemfikir. Adaylar çözüm noktasında, “Birlikte mücadele” dedi.

Burcu Yıldırım

ANKARA- Ankara Barosu 67. Olağan Genel Kurulu, 8-9 Ekim tarihleri arasında Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılacak. Gerçekleştirecek seçimde baro başkan adayı olan, Avukat Hakları Grubu’ndan (AHG) Hakan Gönenç, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan (ÖÇAV) Linda Sevinç Hocaoğulları ve Demokratik Sol Avukatlar Grubu’ndan (DSA) Mustafa Köroğlu, GAZETE DURUM'a konuştu. Mesleki sorunlarla birlikte hak ihlallerinin de arttığı bir dönemde seçime gittiklerini belirten adaylar, meslekleri önündeki sorunları çözmede örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekti. AHG adayı Gönenç, “Şu an genç avukatlar kiralarını ve BAĞKUR primlerini ödeyemez haldeler. Biz bu konularda meslektaşlarımızın açıkça mağdur edilmesine seyirci kalmayacağız” dedi. ÖÇAV adayı Hocaoğulları, “Hem eril yargıyı hem de eril baroları değiştireceğiz. Kadın mücadelesini iş yerlerimizden adliyelere, adliyelerden barolara büyüteceğiz” ifadelerini kullandı. DSA adayı Köroğlu da şunları söyledi: “Yaşadığımız her bir sorun beraber mücadele etmemizi gerektiriyor ve meslektaşlarımızı bir araya toplayarak çözümler için baskı unsuru oluşturacağız.” 

“Tek adliye talebimize dönüş olmazsa eyleme geçeceğiz”

AHG başkan adayı Hakan Gönenç, Ankara'nın en büyük probleminin tek adliye sorunu olduğunu ifade ederek, “Şu an parçalanmış adliyelere meslektaşlarımız ulaşımda sıkıntı yaşıyor. Aynı gün farklı adliyelerde duruşmalar olduğunda yetişme konusunda problem yaşıyorlar. Bundan dolayı da hukuki sorumlulukları ortaya çıkıyor. Bunun bir de mali boyutu var. Eskiden baromuz ücretsiz olarak sağladığı servisleri ücretliye dönüştürdü. Biz seçimi kazanır kazanmaz tek adliye ve diğer yaşadığımız sorunlar hakkında Adalet Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı'na dilekçemizi sunacağız. Bir aylık bir sürede bize net ve samimi bir dönüş olmazsa biz eyleme geçeceğiz” diye konuştu.

Avukatlarla yakın temas içerisinde olduklarını belirten Gönenç, “Şu an genç avukatlar kiralarını ve BAĞKUR primlerini ödeyemez haldeler. Diğer tarafta bağlı çalışan ve işçi avukatlar olarak tabir ettiğimiz meslektaşlarımız da ne yazık ki asgari ücretin altında ya da sigortasız çalıştırılıyor. Baromuz şu ana kadar bu duruma müdahil olmadı, biz bu konularda meslektaşlarımızın açıkça mağdur edilmesine seyirci kalmayacağız” dedi. Kiralardaki artış nedeniyle birçok avukatın büro dahi tutamadığını ve ev adreslerini ofis olarak gösterdiğinin altını çizen Gönenç, şöyle devam etti: “Bu nedenle genç meslektaşlarımıza Necatibey Caddesi 51 numaralı binanın; sanal ofis, kütüphane ve müvekkil görüşme yerleri olarak dönüştürülmesi için hızlıca adım atacağız.” 


“AVSA'ya son vereceğiz, eğitimler ücretsiz olacak”

Kontrolsüz bir şekilde açılan hukuk fakülteleri nedeniyle eğitim niteliğinin düştüğüne ve yeterli eğitim alamayan çok sayıda hukukçunun varlığına dikkat çeken Gönenç, şöyle konuştu: “Biz yıl boyu yaptığımız eğitimleri yönetime geldiğimizde de devam ettireceğiz. Ankara Barosu Avukatlık ve Staj Akademisi (AVSA) isimli yapıya son vereceğiz ve tamamen ücretsiz eğitim veren ve bundan bir karşılık beklemeyen meslektaşlarımız arası dayanışmayı arttıracağız. Bu noktada ne yazık ki eğitim şirketleri kuran ve buradan ticari kazanç elde etmeyi uman tacir zihniyetli kişilere baromuzu bırakmayacağız. Meslektaşlarımıza sahip çıkacağız.” 

Gönenç, mali açıdan baronun iyi olmadığını dile getirerek, “Biz mali kaynakları sadece meslektaşlarımız için kullanacağız ve bağımsız denetim şirketini ile çalışmalarımızın da denetlenmesini sağlayacağız. Makam aracını satacağım, makam aracına ihtiyacım yok, kendi aracımı kullanacağım. Bunun yerine CMK, İnsan Hakları Merkezi, Avukat Hakları Merkezi'ndeki meslektaşlarımız için iki ya da üç tane araba satın almak istiyoruz. Bütün ihaleleri Youtube üzerinden canlı yayınlayacağız. Bankalarla promosyon görüşmeleri yapacağız. Böylece kaynak yaratmış olacağız. Avrupa birliği hibe programlarına başvuracağız. Mesleki eğitimler için özellikle İngilizce ve başka eğitimler için baroya kaynak yaratacağız. Staj kurulunun eğitim müfredatını oluşturacağız. Yönetme gelir gelmez ABAYS için ayrı bir olağanüstü genel kurul talebinde bulunacağız. Özellikle pandemi döneminde de birçok meslektaşlarımızın sahipsiz kaldığını gördük” şeklinde konuştu.

“İşkence Raporu'nu derhal açıklayacağız”

Ankara'da baro başkanlığının makam odalarını teke indireceğini vurgulayan Gönenç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avukatların taleplerini baronun gündemine taşıyacağım. Kazanırsam bir daha kesinlikle Ankara Barosu Başkanlığı'na aday olmayacağım. Son dakikaya kadar görevimin başında, meslektaşlarımın yanında olacağım. Makam odasında da çok fazla mesai harcamak gibi bir derdim yok. Açıklanmayan bir işkence raporumuz var. Ankara'nın orta yerinde bir işkence yapıldığını tespit eden ve açıklanmadığı için isyan edip istifa eden merkezimizin değerli üyeleri var. İşkencenin her türlüsü insanlık suçudur, karşıyız. Biz yönetime gelir gelmez ilk toplantımızın gündemlerinden biri de bu olacak ve derhal o raporu açıklayacağız. İnsanlık suçu yapanlar korksun, biz korkmuyoruz. 'Ben bilirim' demeyeceğiz. Yapıcı bir yönetim sergileyeceğiz. Meslektaşlarımızla birlikte bu baroyu yöneteceğiz. Örneğin bir uzlaştırmacılık kaosu var. Uzlaştırmacılığı karakoldaki polis memurları adliyelerdeki personel ve birçok kamu kurumundaki memur yapıyor. Neden bunu mali açıdan zor durumda olan genç meslektaşlarımız üstlenmesin. Bu işleri bir avukat çok daha rahat bir şekilde yapar. Bütün meslektaşlarımız oy kullanmaya gelsinler. Boş oy atmasınlar baronun geleceğini beraber inşa edelim.”

“Bir tarafta tekelleşen diğer tarafta işçileşen avukatlar var”

ÖÇAV başkan adayı Linda Sevinç Hocaoğulları, çok fazla hak ihlalinin olduğu, yargıya ve adalete güvenin olmadığı bir süreçte Ankara Barosu'nun, Olağan Genel Kurul'a gittiğini anımsatarak, “Ankara Barosu, 22 bin üyesiyle Türkiye'nin ikinci büyük barosu. Bu dönemde avukatların tamamının neyi tartıştığı önemli” dedi. Baronun çok köklü bir değişimlere ihtiyacı olduğunu ifade eden Hocaoğulları, şunları aktardı: “İşkence, laiklik, yargıya müdahale, tutuklu avukatlar, avukatların ruhsat gasplarıyla denetlenmesi, kadın hakları ihlalleri gibi sorunlar 'idare' edilmesi gereken sorunlar değil. Bugün Ankara Barosu'nun bu çıkmazlar karşısında etkili bir rol alması gerekiyor. Çünkü bugün toplumsal talepler değişiyor ve önemli olan da bunun mücadelesini Ankara Barosu verecek mi, vermeyecek mi? Biz ÖÇAV olarak bu dönüşüm sürecinde baronun etkili şekilde yer almasını sağlayacağız.” 

Baronun bir meslek örgütü olduğunu, aynı zamanda emek örgütü gibi de hareket etme zorunluluğunun olduğunu vurgulayan Hocaoğulları, “Çünkü bu meslekte bir tarafta tekelleşen avukatlık büroları diğer tarafta da geçimini sağlayamadığı için bürolarını kapatan ve işçi olarak çalışmak zorunda kalan avukatlar var. Baronun, işçileşen yoksullaşan avukatların da örgütü olup olmayacağına karar vermesi gerekiyor. Biz hiçbir avukatın emeğinin sömürülmesine izin vermeyeceğiz ve mücadele edecek kanalları birlikte yaratacağız. Genel Kurul için büro ziyaretleri yaptığımızda, telefonla meslektaşlarımıza ulaştığımızda 'Şu an bir cafede çalışıyorum ve avukatlık yapıp yapmayacağımı da düşünüyorum' cevabını alıyoruz. İş bulmaktan umudunu kesen meslektaşlarımız var. Artan avukat intiharları da bununla bağlantılandırılıyor” değerlendirmesini yaptı.


“Hem eril yargıyı hem de eril baroları değiştireceğiz”

Kadın ağırlıklı bir listelerinin olduğuna işaret eden Hocaoğulları, şunları kaydetti: “Hem eril yargıyı hem de eril baroları değiştireceğiz. Kadın mücadelesini iş yerlerimizden adliyelere, adliyelerden barolara büyüteceğiz. Bir kere toplumsal cinsiyet rolleri kadın avukatların mesleğini ifa etmesini zorlaştırıyor. 'Kadından iyi ceza avukatı olur mu?' yaklaşımı ya da patron avukatın kadın işçi avukatlardan çay yapmasını ya da büroyu çekip çevirmesini beklemesi gibi çok eşitsiz bir süreçten geçiyoruz. Mesleğini yaparken kadın avukatlar tacize, mobbinge, cinsel saldırıya maruz kalıyor ve talepleri bu güne kadar yok sayıldı. Kadınlar, bu sistemin karşısında 'Hayır biz varız' diyerek yola çıkıyor.” 

Hocaoğlulları, listelerinde bulunan avukatların tamamının insan hakları, emek, kadın ve sendikal mücadelelerde yer aldığını belirtti. Ankara'da sekiz adliye olduğunu, avukatların da vatandaşların da adliyelere ulaşmakta sorun yaşadığını söyleyen Hocaoğulları, “Ankara'da tek adliye olmasının sağlanması bu kadar imkansız ve olanaksız mı? Sıhhiye bölgesi bunun olanaklarına sahip ve bu şekilde düzenlenmemesi, avukata ve vatandaşa da yaklaşımı gösteriyor” dedi. Eşitlikçi ve demokratik bir baronun mümkün olduğunu dile getiren Hocaoğlulları, meslektaşlarını ÖÇAV'ı desteklemeye çağırdı.

“Her gün iş arayan onlarca gençten mesaj alıyorum”

DSA başkan adayı Mustafa Köroğlu da bu genel kurulun ekonomik sıkıntıların ve avukatlık mesleğine yönelik saldırıların yoğun olduğu bir döneme denk geldiğini ifade ederek, “Hukuk fakültesinin sayısının artmasıyla da işsiz avukat kitlesi yaratıldı. Her gün iş arayan ve hiç tanımadığım onlarca gençten mesajlar alıyorum. O yüzden Ankara Barosu'nun bu genel kurulu, ikinci baroların da yaratılmasıyla beraber birlik beraberlik ve meslek örgütüne sahip çıkma noktasında çok önemli. Aynı zamanda bir umut da. Elimizden geldiğince tüm meslektaşlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz. Adaletsizliğin olduğu yerde barışın da olmayacağını bilerek mesleğimiz adına mücadele etmek istiyoruz. Ankara Barosu'nun cumhuriyet kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkmak gibi bir kültürü var. Bu kültürü Cumhuriyetin 100. yılında da yaşatmak istiyoruz” diye konuştu.

Ankara Barosu'nun sitesine girildiğinde son dönemde ruhsat alan avukatların fotoğraf veya adreslerinin olmadığına değinen Köroğlu, şunları ifade etti: “Bir çoğu büro açamayarak evden çalışıyor ve büyük bir çıkmazdalar. Bu noktada Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) bir şeyler yapması ve meslektaşlarının yanında olması lazımdı. Bir de üstüne pandemi yaşanınca avukatların meslek örgütleriyle bağı koptu. 'Baro neden var?' diye sorguluyorlar. Yaşadığımız her bir sorun beraber mücadele etmemizi gerektiriyor ve meslektaşlarımızı bir araya toplayarak çözümler için baskı unsuru oluşturacağız.” 


“Liyakat her zaman ışığımız olacak”

Baroların geniş çalışma alanına sahip bir örgüt olduğunu vurgulayan Köroğlu, şöyle devam etti: “Biz bu noktada meslektaşlarımız için daha şeffaf, daha güvenilir, daha kapsayıcı ve kapıları herkese açık bir yönetim dönemi geçirmek istiyoruz. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik bizin en çok dikkat ettiğimiz hususlardan biridir. Bizim önceliğimiz her zaman meslektaşlarımız ve meslek örgütümüz olacak. Görev süremiz boyunca liyakat bizim her zaman ışığımız olacaktır. Son zamanlarda meslektaşlarımızın mesleklerini yaparken yaşadıkları güvenlik problemleri var. Bizim önceliklerimizden biri de bu konu. Mesleğini icra eden bir meslektaşımızın güvenlik problemi çekmemesi için gerekli olan bütün kurum ve kuruluşlarla görüşme ve iş birliği içerisinde hızla bu problemin çözüme kavuşturulması için uğraşacağız. Diğer bir sorun ise ekonomi ve gelecek kaygısı. Ekonomik zorluklar sebebiyle gencecik kardeşlerimizin intihar haberlerini almak bizleri derinden yaralamakta. Bu problem için de çözüm önerilerimiz elbette mevcut. Bunların çözümü için de Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı ile iş birliği içerisinde çalışıp sonuç elde edeceğimize inanıyorum.”