Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

Lübnan'dan Hatay'a uzanan "usulsüzlük" iddiası

Hatay'da Suriye uyruklu gayrimüslimlerin 23 parselden oluşan 800 dönüme yakın arsa, tarla ve bahçesinin sahte evrak ve belgelerle el değiştirdiği öne sürüldü. Arsaların değerinin 300 milyon lira olduğu belirtilirken, Lübnan'dan Hatay'a uzanan usulsüzlük ve sahteciliğin sorumlularının cezalandırılması istendi.

Akın Bodur

İSKENDERUN- Hatay'da Suriye uyruklu gayrimüslimlerin 23 parselden oluşan 800 dönüme yakın arsa, tarla ve bahçesinin sahte evrak ve belgelerle el değiştirdiği öne sürüldü. Arsaların değerinin 300 milyon lira olduğu belirtilirken, Lübnan'dan Hatay'a uzanan usulsüzlük ve sahteciliğin sorumlularının cezalandırılması istendi. 

Hatay'da Suriye uyruklu gayrimüslimlerin, toplam değeri 300 milyon lirayı bulan arsasının, sahte evrak ve belgelerle el değiştirildiği iddia edildi. Arsa-tarlaların el değişiminde sahte evrak-belgeler kullanıldığını ifade eden avukat Necati Yıldız, İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda, Lübnan'da aynı adreste oturan 8 kişi, Arsuz'da oturan 1 kişi, onunla iş birliği yapanlar ile görevini kötüye kullanan ya da ihmal ede kamu görevlileri hakkında işlem yapılmasını istedi.

El değiştiren arsalara ihtiyat-i tedbir kararı uygulanmasını isteyen avukat Yıldız, sorumluların "suç işlemek amacıyla örgüt kurma; suç örgütü yönetme; suç örgütü üyeliği; suç örgütüne yardım etme; suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama; kamu görevlisinin suçu bildirmemesi; görevi kötüye kullanma; görevi ihmal; sahtecilik; kanuna karşı hile ile maliye hazinesine ait malları gasp etmek" suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etti.

"Devletin taşınmazlarına çökmüşler"
Savcılığa yapılan 14 sayfalık başvuruda, Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabele-i Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun ile 5 Bakanlar Kurulu Kararı ile Suriye uyruklu kişilerin Türkiye’deki mevcut bütün taşınmazlarına tahdit getirildiği 1966 tarihli yönetmeliğin miras hukuku bakımından da sınırlama getirilerek miras yoluyla devir ve intikal yapılmasını yasaklandığı anlatıldı.

Hatay'ın Arsuz ilçesindeki 7 mahallede 23 adet parselin Corcet Sayeg’ten kendilerine miras kaldığını belirten Lübnan vatandaşları Christiane Paul Cassia, Bernard Paul Cassia, Silva Jeanette Richard Mumford, Jean Paul Lucian Cassia, Julian Lucian Cassia, Karen Jacques Cassia ve Stephanie Patricia Lucian Cassia'ın Setrak Daoud Ghazarıan adlı kişiye verdikleri vekaletle arsaların el değiştirdiği belirten Yıldız, başvurusunda, "Ghazarıan aracılığıyla tapular başkalarına satılıp devir ediliyor. Devir alanlar da hemen başkalarına devir ediyor. Her şey normal ve hukuki görünüyor. Aslında olayda çok vahim derecede hatalar ve hukuksuzluklar bulunmaktadır. Aynı zamanda suç teşkil eden eylemler de söz konusu. Yabancı uyruklu kişiler ve onlara yardım edenler aslında suç örgütü oluşturmak suretiyle devletin taşınmazlarına çökmüşlerdir" değerlendirmesine yer verdi.

Belge ve mahkeme kararlarına göre "Suriye uyruklu"
Savcılık başvurusunda, 2019'da Hatay İdare Mahkemesi'nde dava açan kişiler ile tapuları devir eden kişilerin aynı olmadığını, mirasın kaldığı belirtilen Corcet Sayeg’in isminin tapu kayıtları, veraset ilamı, mahkeme kayıtlarında 5 farklı kez yazıldığını savunan avukat Yıldız, "Hatay’da 1924 tarihinde yapılan Fransız nüfus sayımında Corcet Sayeg’in Suriye uyruklu olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Corcet Sayeg ve kardeşleri ile 3. şahıslar tarafından daha önce 'şerhin kaldırılması' için birkaç defa idareye başvurmuşlar, talepleri yerel mahkeme ve Danıştay tarafından davaları reddedilmiştir. Kesinleşmiş bir mahkeme kararı varken aynı konuda yeni ve kesin delil yoksa tekrar dava açılamaz" ifadesine yer verdi.

Başvuruda, İdare Mahkemesi dava dosyasında Corcet Sayeg’in Lübnan uyruğuna geçtiği iddiasını belgeleyen bir delil olmamasına rağmen davalı idare vekilinin buna karşı çıkmaması ve hatta kabul etmiş olmasının ya ihmalen ya da kasıtlı bir şekilde davanın kaybedilmesine sebebiyet verdiği kaydedildi. Başvuruda, dava konusu taşınmazlara ilişkin eski tarihli Maliye Bakanlığı'na ait vezne alındısı dekontlarında bu taşınmazların Suriye uyruklu kişilere ait olduğuna dair onlarca belge yer aldığı belirtildi.

Avukata göre mirasçılık belgesi "şaibeli"
Suç duyurusunda 23 parselin devredilmesine yol açan mirasçılık belgesinin şaibeli olduğunu savunan avukat Yıldız, başvurusunda özetle şunlara yer verdi:
"Mirasçılık belgesi (veraset ilamı) şaibelidir. Vefatına dair bilgi ve belgeler beyana dayalı olarak tanzim (düzenleme) edilmiş olup, hastane, sağlık kuruluşu gibi resmi bir kayıt bulunmamaktadır. Lübnan mahkemesinden alınan mirasçılık belgesi Türk mahkemesinde hasımsız olarak tanınmış ve yerine getirilmiştir. Fakat bu hukuka aykırı olarak yapılmıştır. Mirasçılık belgesi Türk hukukuna uygun şekilde düzenlenmemiş ve Türk kanunlarına uygun bir mirasçılık belgesi değildir. Yabancı ülke mirasçılık belgesi, Türk hukukuna göre kesin bir mahkeme kararı değildir."

Mirasçı olduğunu iddia edenlerin bilgi ve belgeleri gerçek ve hukuka uygun olsa dahi yine de bu taşınmazlarda hak sahibi olmaları asla mümkün olmadığı öne sürülen başvuruda, "Mirasçı olduğunu iddia eden kişiler, Corcet Sayeg’in 4 Ocak 1940 tarihinde Lübnan vatandaşlığına geçtiğini iddia etmişlerdir. Bu iddia doğru olsa dahi yine de taşınmazlarda hak sahibi olmaları mümkün değil. Çünkü taşınmazları miras bırakan Corcet’in annesi Nazlı Sayeg’in 14 Ekim 1940 tarihinde Türk vatandaşlığına geçtiği belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda kızının hangi tarihte Lübnan vatandaşı olduğunun bir önemi yoktur" denildi.

Tapu devirlerinin iptali istendi
Mirasçıların tapuda devir yaptıkları ilk kişilerin çoğu gerçek alıcı olmadığı ve satın alabilecek ekonomik güçte bulunmadıkları savunulan ve tapu kütüklerine "ihtiyadi tedbir" kararı konulması istenilen başvuruda, şöyle denildi:
"Yapılan işlemler ve devirler sistemli bir şekilde kanuna karşı hileler zinciriyle yapılmıştır. 'Yolsuz tescil' olduğundan tapu devirlerinin iptali gerekmektedir. Tapu devirleri suç teşkil eden eylemler zinciri ile yapılmıştır. Satın alanlar da bu işlemleri bildiğinden iyi niyet kuralından istifade etmeleri mümkün değil."