Edebiyatın Başkent'teki Buluşması
Edebiyatın Başkent'teki Buluşması
Suphiye Orancı'ya yeni bir çağrı
Suphiye Orancı'ya yeni bir çağrı
Hasan Can Kaya taburcu oldu
Hasan Can Kaya taburcu oldu
Charles'ın cenaze planları güncellendi
Charles'ın cenaze planları güncellendi
123456789
Edebiyatın Başkent'teki Buluşması
Edebiyatın Başkent'teki Buluşması
Suphiye Orancı'ya yeni bir çağrı
Suphiye Orancı'ya yeni bir çağrı
Hasan Can Kaya taburcu oldu
Hasan Can Kaya taburcu oldu
Charles'ın cenaze planları güncellendi
Charles'ın cenaze planları güncellendi
123456789

Acı Hayat

Melodramın Metin Erksan yorumu: Acı Hayat

Gülara Subaşı

Türk sinemasının altın çağı olarak nitelendirilen ve toplumcu anlayışın yerleşmeye başladığı 1960'ların ilk yıllarında Metin Erksan yönetmenliğinde döneminin ses getiren filmlerinden olan "Acı Hayat", melodram türü içinde değerlendirilebilir.

Merkezinde, kadın karakterlerin ve onların duygularının bulunduğu filmde Türkan Şoray, Nermin karakterini canlandırır. Nermin, manikürcüdür. Yine toplumun alt sınıflarından olan Ayhan Işık, kaynak ustası Mehmet karakteriyle karşımıza çıkar. İkili, birbirlerini sevmekte ve evlenmek istemektedirler.

Zıtlıklar üzerinden ilerleyen tür, melodram:

Acı Hayat'ta, zengin-yoksul, zıtlığı açıkça görülebilir. Nermin ve Mehmet çiftinin evlenmesi için ev alması gerekmektedir fakat baktıkları evlerin hiçbirine güçleri yetmez. Filmin izleyen dakikalarında zengin bir müşterinin evine manikür için çağırılan Nermin'e  evin oğlu Ender aşık olur. Ender; burjuvadır, zengindir, maddi olarak her şeye gücü yeter.

Melodramlarda sıkça karşılaştığımız aşka duyulan bireysel arzuyu, Ender'in Nermin'e olan ya da Nermin-Mehmet aşkında görmemiz mümkündür. Ama öykü geliştikçe bu arzunun daima bir engele takıldığına tanıklık ederiz. Toplumsal ve bireysel olan arasında bir gerilim doğar. Nermin ve Mehmet ekonomik nedenlerle ev alamazken, Nermin ve Ender'in birlikteliğini üst gelir grubunda yer alan ailesi sınıfsal çelişkiler nedeniyle onaylamaz.

Melodramda, iyi ve kötü ahlak üzerinden kutuplaşmış bir dünya tasavvuru sunulur.  Ahlak, Acı Hayat'ta iki kadın karakterin iğfal edilmesi üzerinden işlenir. Metin Erksan, bu bağlamda zenginlere yönelik eleştirel  sınıfsal bakışını, ahlak vurgusuyla anlatmaya çalışır.

Melodramın diğer bir özelliği olan kapitalist sistemdeki ataerkil ilişkileri meşrulaştırma meselesini filmin birçok yerinde görmek mümkün: Mehmet'in, Nermin'e maddi yönden ev tutamayacak kadar kötü durumda olmalarına rağmen evlendikten sonra çalışamayacağını söylemesi, Ender'in Nermin'e ''benim olacaksın'' gibi kadını nesneleştiren cümleler kurması ya da Filiz'in ''namusunu temizlemeye'' çalışan babasının Mehmet'e para teklif etmesi gibi.

Tür özelinde müzik, anlatının bir parçası olarak kullanılır. Erksan, Acı Hayat'ta Batı müziğini tercih eder, film boyunca neredeyse tüm sahnelerde arka planda seyirciye adeta bir caz dinletisi sunulur. Türk sinemasında ilk kez Metin Erksan'ın bu filminde saksafon kullanılmıştır. 

Metin Erksan sinemasında Acı Hayat'ın yeri:

Metin Erksan, Türk sinemasında toplumcu gerçekçiliği başlatan isim olarak görülebilir. Acı Hayat, her ne kadar toplumcu gerçekçiliğin merkezinde değil de çeperinde yer alan bir film olsa da gerçekçilik meselesi, filmde bazı kavramların işleniş biçiminde görülebilir. Filmlerinde toplumun iki uç kesiminden de insanlara yer veren Erksan, zengin karakterlerin üzerinden olumsuz ve kötü bir imaj yaratır. Acı Hayat'ın zengin karakterlerinin ya da sonradan zenginleşen Mehmet'in kötü olmasını buna bağlayabiliriz.

Metin Erksan ve mülkiyet teması:

Anlatıyı kurmak için filmlerinde tekrarladığı tematik unsurlardan bazılarını Acı Hayat'ta da görmek mümkündür. Bu unsurların ilki Erksan'ın en çok kullandığı mülkiyettir. Metin Erksan, filmlerinde anlatının düğümlendiği dramatik çatışmayı mülkiyet kavramı çevresinde kurar. Her ne kadar bunu bu şekilde dile getirmese de filmlerinde burjuva ya da kapitalizm karşıtlığını karakterlerin temel özelliklerinden ve hikaye akışında başına gelenlerden açıkça görmek mümkündür.

Erksan filmlerinde karakterler mülkiyet kavramı çevresinde şekillenmiştir; ya mülk sahibidirler ya da mülk sahibi olmak istiyorlardır. Acı Hayat'ta da olayları başlatan düğüm noktası, mülk (ev) sahibi olmak isteyen Nermin - Mehmet çiftinin sorunudur. 

Metin Erksan filmlerinde mülk sahibi, yani zengin olan karakterleri kötülüğün kaynağı olarak yansıtır. Acı Hayat'ın Ender'inde gördüğümüz üzere üst sınıfa mensup karakterlerin belirli özellikleri şöyle:

- Zenginler güçlerinin her şeye yeteceğine inanır,

- Zenginliklerini işledikleri suçlardan kurtulmak için kullanırlar (Filiz'in babasının, iğfal olayından sonra Mehmet'e çek yazmaya kalkışması),

- Burjuvalar sadece kendi çıkarlarını gözetirler (Ender'in kendi çıkarı (aşkı) uğruna Nermin'i ısrarla onunla olmaya ikna etmeye çalışması),

- Zenginler birbirlerini seven insanların ayrılmalarına neden olurlar (Ender'in, Nermin ve Mehmet'i ayırarak aralarına girmesi).

Ama Erksan bu burjuva kesimiyle sınıfsal olarak değil, mülk sahibi oldukları için ilgilenmiştir. Bu bağlamda filmin ilk yarısında Nermin gibi alt sınıfa mensup olan yani mülk sahibi olmayan Mehmet'in, piyango kazanarak milyarder olup sınıf atladıktan sonra, burjuvazinin geri kalanı gibi kötüleştiğini, zenginliğini bir intikam aracı olarak kullandığını görüyoruz. Mehmet'in zengin olmadan önce intikam gibi bir derdi yokken, sonrasında intikam tutkusuyla yanıp tutuşması, kötülüğün kaynağının mülkiyet sahipleri olduğu argümanını doğrular niteliktedir.

Metin Erksan filmlerinde Nermin gibi çoğu karakterin mülk peşinde koştuğunu, amaçlarının bu olduğunu görürüz. Nermin ve Mehmet bir ev sahibi olmayı ister, Nermin'in annesi kızına zengin bir koca bulmasını bir anlamda mülk sahibi olmasını şu sözlerle öğütler: ''Görüyorsun halimizi, hiç olmazsa sen kendini kurtar, ne yap yap dükkana gelen zengin müşterilerden biriyle muhakkak evlen, kurtul bu hayattan. Zengin koca aramak ayıp değil kızım, yoksa hayatın boyunca yoksulluk çekersin.''

Bu mülkiyet meselesi yalnızca para etrafında şekillenmez. Bazı erkek karakterler kadını da bir mülk olarak görürler. Ender'in Nermin'e söylediği şu sözlerde bunu açıkça görmek mümkündür: ''Önemli değil, bir kızı her zaman iki erkek sevebilir. Yeter ki o birini sevsin, bu da ben olacağım Nermin. Bak sana sevdiğin adamın kim olduğunu bile sormadım. Kim olursa olsun onun elinden alacağım seni.''

Erksan sinemasında ceza ve su:

Filmde suç cezasız kalmaz. Ender ve Mehmet'in cezası sevdikleri kadına kavuşamayacak olmaları, Nermin'in cezası da ölümdür. Metin Erksan'ın karakterlerini öldürürken ikonikleşmiş yöntemleri vardır. Filmlerinde su temasını kullanan Erksan, kötü karakterlerinin ölümünü suda kurgular. Bunu, kötü de olsa karakterin günahlarından arınarak anlatıdan ayrılması olarak değerlendirenler vardır. Bu bağlamda Nermin, denizde boğularak ölür.

Tutku:

Metin Erksan sinemasındaki bir diğer tema tutkudur. Acı Hayat, tutkunun açık bir şekilde görülebildiği bir filmdir. Ender, Nermin'e tutkuyla bağlıdır. Nermin'in ev sahibi ya da zengin olma tutkusu vardır. Mehmet, kendi adaletini sağlamak için intikam saplantısını tutku haline getirmiştir; o kadar ki sevdiği kadını ölüme götüren bir intikam tasarlamıştır. Bu bağlamda suçun kaynağı mülkiyet olduğu kadar tutkudur da...

Toplumcu gerçekçilik:

Filmi gerçekçilik kapsamında değerlendirirsek, çiftin ev arama sorununu bu bağlamda bir toplumcu gerçekçilik yansıması olarak okuyabiliriz. Filmdeki karakterlerin tamamen iyi ya da kötü olduğunu söylemek güçtür, zira masum ya da salt şeytani bir karakter bulamayız; Nermin aşkına ihanet etmiştir, Mehmet zengin olduktan sonra intikam duygusundan gözü dönmüştür, Filiz birbirlerini seven insanların arasına girmiştir fakat tek suçu budur, Ender tutkulu bir aşıktır. Fakat Erksan için gerçeklikten daha önemli olan tematik kavramlarının anlaşılmasıdır.

1962 yapımı Acı Hayat, melodram türünün çelişki ve karşıtlıklarını barındıran, yıldız oyuncuları ile döneminin ses getirmiş başarılı bir filmdir. Öyle ki I. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini almış bir filmden söz ediyoruz. Eleştirmenlerce en iyi 100 Türk filmi arasında gösterilen Acı Hayat, yönetmeni Metin Erksan'ın üslup özelliklerini, tematik tekrarlarını görebildiğimiz bir film. Filmde zengin-fakir ayırımı üzerinden yaratılan düğümün intikam ve ölümle çözülememesini görüyoruz.