Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Kültür Atölyesi 1 Ağustos

1 Ağustos 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Verdens verste menneske - Dünyanın En Kötü İnsanı (2021) - Joachim Trier


Norveç sinemasına işleriyle çağ atlatan yönetmen Joachim Trier'in Oslo Üçlemesi'nin son filmi "Verdens verste menneske", MUBI'de gösterimde.

Trier'in 2006 yılında gerçekleştirdiği Reprise ve 2011 yapımı Oslo, 31. august'tan sonra; 2021, Danimarka, Fransa, Norveç ve İsveç ortak yapımı Verdens verste menneske, üçlemenin üçüncü ve son filmi olarak vizyonda.

Trier ve Eskil Vogt'un senaryosunu beraber kaleme aldığı filmin başrollerinde; Renate Reinsve, Anders Danielsen Lie ve Herbert Nordrum yer alıyor.

Dünya prömiyeri, 2021 Cannes Film Festivali'nde yapılan Verdens verste menneske'deki performansıyla Renate Reinsve En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazandı. Film, 94'üncü Akademi Ödülleri'nde En İyi Uzun Metraj Film ve En İyi Orijinal Senaryo dallarında Oscar'a aday gösterildi. Filmin toplam 22 ödülü ve 93 adaylığı bulunuyor.

Filmin konusu:

Film, Julie adında genç bir kadının hayatına odaklanıyor. Yakında 30 yaşına girecek olan Julie, hangi mesleği seçeceğine karar veremeyen, hangi özelliklere sahip bir erkekle mutlu olacağından emin olamayan enerjik bir genç kadındır. Aşk hayatı pek yolunda olmayan Julie, 45 yaşındaki çizgi roman yazarı Aksel ile birlikte yaşar. Ailesinin beklentileri ve Aksel'in çocuk arzusunun yükünü taşıyamayan Julie, sürekli değişen hayallerinin peşinden koşmaya devam eder. Onun hayatı, genç ve yakışıklı Eivind ile tanışmasıyla bambaşka bir hal alır. Özgür yaşamaya inancı onu hayatını paylaşmaya karar verdiği erkeklerle kolayca ilişki kurmaya yöneltse de Julie, eski ilişkilerin tamamen geçmişte kalmadığını, geleceğe de gölgelerini düşürebileceğini hesaba katmaz. Strindberg’in ünlü oyununa referansla çağdaş Matmazel Julie çeşitlemesi olarak görülebilecek film, coşku ile ciddiyeti bağdaştıran anlatımıyla dikkat çekiyor.

Joachim Trier’nin ciddiyeti elden bırakmadan mizah duygusunu korumayı başaran bu olağanüstü filmi, insanın hayatta bazen dağılabileceğini içtenlikle kabulleniyor.

The Observer yazarlarından Mark Kermode film için şunları söylüyor: "Bu, Trier'in bugüne kadarki en iyi çalışmasıdır. Julie rolü geldiğinde oyunculuğu tamamen bırakmanın eşiğinde olan Reinsve'ye gelince, bu kesinlikle dikkate değer bir sinema kariyeri için başlangıç ​​noktası."

Çağdaş Oslo'da aşk ve anlam arayışı hakkında modern bir drama. Aşk hayatının sıkıntılı sularında gezinen ve kariyer yolunu bulmak için mücadele eden ve onu gerçekte kim olduğuna gerçekçi bir şekilde bakmaya yönlendiren genç bir kadın olan Julie'nin hayatındaki dört yılı anlatan bu filmi beğeneceksiniz.


RAFLARDA BUGÜN

Annem Kokan Çiçekler - Genki Kawamura


Japon yazar, senarist ve yapımcı Genki Kawamura'nın Türkçeye çevrilen ikinci kitabı "Annem Kokan Çiçekler" (Orijinal adı: Hyakka), yeni çıkanlar raflarında.

Doğan Kitap tarafından basılan roman, Defne Gürtunca tarafından çevrildi.

Tanıtım bülteninden:

Yılbaşı gecesi İzumi annesini ziyaret eder ama o evinde yoktur. Saatlerce aradıktan sonra onu bir parkta salıncağa binmiş halde bulur. Bu olay annesini tüketen hastalığın ilk belirtisidir. Birkaç ay sonra da ona Alzheimer teşhisi konulur.

Annesinin hafızası yavaş yavaş silinirken, oğlu İzumi’nin anıları canlanır. Kendisi de baba olmaya hazırlanan İzumi, annesiyle ilgilenirken neden ondan uzaklaştığını, aile olmanın anlamını, annesiyle nasıl vedalaşacağını, hatta vedalaştığı insanın annesi mi olduğunu sorgular.

Hafızasını geride bırakan bir insan nereye gidebilir?


SAHNEDE BUGÜN

5 Parasız Kabaresi "Falan Filan"


Pazartesi akşamının monotonluğunu kahkaha molasıyla kırmak isteyen İstanbulluların bu akşamki adresi 5 Parasız Kabaresi "Falan Filan".

Ahmet Levent Pala tarafından yazılan ve yönetilen oyun, "Biraz politik biraz bizden bir kabare" sloganıyla izleyicisiyle buluşuyor.

Zeynep Coşkun, Can Yılmaz, Erdem Sakalıbüyük ve Yağmur Tutku Sicimali'nin oyuncu kadrosunda yer aldığı komedide Taylan Erdağ müzikleri sahnede yapıyor.

5 Parasız kabaresi oyunu, daha önce hiçbir yerde duymadığınız acayiplikte şarkılar, belki bir daha göremeyeceğiniz danslar ve çok eğlenceli içerikleriyle saat 21.00'de Infiniti Sahne'de.


Fahir Atakoğlu


Dünyaca tanınan besteci ve piyanist Fahir Atakoğlu, farklı müzik kültürlerini etnik enstrümanlar ve klasik ifadeler gibi değerler sayesinde orijinal ve sıra dışı müziğiyle bu akşam sahnede.

Müziğindeki kendine has ritmik, melodik ve armonik özellikleri besteci duyarlılığıyla birleştirerek dinleyicilerine ulaştıran Atakoğlu'nun müziği, aslında onun olağanüstü yeteneğinin de göstergesi. Özellikle senfonik çalışmaları ve film müzikleriyle dikkat çeken Fahir Atakoğlu'nun çalışmaları, Avrupa'da ve özellikle de Amerika'da pek çok müzik festivalinde icra edildi.

Onun, değişik müzik kültürlerini harmanlayan müziğindeki orijinalliğin yanı sıra kendi doğduğu topraklarla kurduğu muhteşem bağ dikkat çekicidir. 1996'dan bu yana pek çok ulusal ve uluslararası yapım için jingle, belgesel ve film müzikleri hazırladı. 1994'te çıkan ilk albümünü takiben aralarında Amerika'nın bulunduğu 17 ülkede toplam 14 albüm çıkaran Atakoğlu'nun albümleri, bugüne kadar 2 milyondan fazla satıldı.

Usta sanatçı, 2000 yılında Milano Film Festivali'nde "Büyükada'da Sürgün" belgeseliyle birincilik ödülünü kazandı. 2002'de Yunanistan'da 400 binden fazla satan ve Mega Channel tarafından verilen En iyi Şarkı Ödülü'nü alan "Telos Dios Telos" ile önemli bir çıkış yakaladı ve caz dünyasının önemli dergilerinden Jazziz, Fahir Atakoğlu'nun "IF" albümüne beğendiklerimiz bölümünde yer verdi. IF albümünü "yüksek enerjili ve derinlemesine lirik" şeklinde özetleyen Jazziz, Atakoğlu'nun müziğine "gerçek anlamda küresel caz" tanımını yakıştırdı. Jazz Times Dergisi de IF albümünde, tartışılmaz bir yetenek, geçerlilik ve özgürlüğün izleri görüldüğünü, özellikle Fahir Atakoğlu'nun yoğun, girift, perküsyon ve ritim ağırlıklı piyano-trio tarzını henüz tanımayanlar için eşsiz bir deneyim vaat ettiğini belirtti. Atlantic Records'un kurucusu Ahmet Ertegün, Atakoğlu’nu bugün Avrupa'nın en önemli piyanist ve bestecilerinden biri olarak tanımladı.

Atakoğlu yine tümü kendi bestelerinden oluşan, Horacio El Negro, Anthony Jackson, Mike Stern, Wayne Krantz, Bob Franceschini gibi caz dünyasının ileri gelen isimleriyle çalıştığı yeni albümü "Istanbul in Blue" ile 7 dalda Grammy'e aday gösterildi. "Faces and Places" albümünde, John Pattitucci, Horacio El Negro Hernandez , Bob Mintzer, Randy Brecker, Romero Lubambo, Wayne Krantz, Rogerio Boccatto, ve Rene Toledo ile çalıştı. 2010-2015 senelerinde "Acoustic Band" projesinde Sezen Aksu ile çalışan piyanist, 2016 yılında "Live at Umbria" isimli konser albümüyle solo çalışmalarına devam etti. 2010'da Horacio El Negro Hernandez ve Alain Caron ile dünyaca ünlü Umbria Jazz festivalinde performansı, tarihi Teatro Morlacchi'de kaydedildi. 2016 yılında "Interpretations" adlı yeni stüdyo albumü piyasaya çıktı.

Poll Production organizasyonuyla dinleyicisiyle buluşacak olan ünlü müzisyen Atakoğlu, olağanüstü bir müzikal deneyim için saat 21.00'de Kuruçeşme Açıkhava sahnesinde.


GALERİDE BUGÜN

Kuş Görülmez Fakat Sesi Ağaçtadır


Ankaralıların bugünkü kültür-sanat durağı, Goethe-Institut Ankara Galeri Vitrin’deki Eda Gecikmez’in "Kuş Görülmez Fakat Sesi Ağaçtadır" isimli kişisel sergisi.

Akyanaklı Arap Bülbülü’nün göç hikayesinden yola çıkarak geliştirilen bu sanatsal araştırma projesi, habitata ilişkin ilginç verileri sanatla buluşturan bir panorama sunuyor.

Beyaz yanak lekesi ve zor görülen soluk göz halkasıyla Akyanaklı Arap Bülbülü (Pycnonotus Leucotis) Suriye İç Savaşı'ndan etkilenen canlı türlerinden biri. Fırat Nehri boyunca uzanan Deir Ez Zor bölgesinde yaşayan bu bülbüller, savaştan dolayı doğadaki dengeleri bozulup evlerini terk eden diğer milyonlarca mülteci gibi Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldı. 2013 yılından itibaren Urfa’nın Birecik ilçesinde gözlemlenen Akyanaklı Arap Bülbülü, Türkiye ulusal kuş envanterine girdi.

Eda Gecikmez, 2016-17 döneminde Beyrut’ta, Ashkal Alwan Plastik Sanatlar Derneği’nde başladığı bu araştırma projesine, yerinden edilen bir kuşun izini sürerek katmanlaşan ve birbiri içine geçen hikayelere odaklanıyor. Gecikmez, araştırma süresince biriktirdiği imajları mürekkep desenlere dönüştürerek görsel bir yığın yaratıyor ve coğrafyanın bir diğer aktörü olan Fırat Nehri'ni, bu desen kolajının üzerinde gezdiriyor. Sanatçının kaleme aldığı bir kolaj metin, yine bu desenler ve nehrin suları ile karışarak bir kitapçık şeklinde sergiye eşlik ediyor.

Sergi sürecinde ise, farklı disiplinlerden isimleri bir araya getiren ve projenin kavramsal katmanlarına odaklanan konuşma programları düzenleniyor.

Açılışını 16 Haziran'da gerçekleştirilen sergi, 31 Ağustos'a kadar Galeri Vitrin'de izlenebilir.