Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Kültür Atölyesi 19 Ekim

19 Ekim 2022 - Günün filmi, kitabı, sahne etkinlikleri ve sergisi...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Hara (2020) - Atalay Taşdiken


59'uncu Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Film" kategorisinde aday gösterilen "Hara", günün vizyon filmi.

2022, Türkiye yapımı filmin yönetmenliği ve senaryosu, "Kar Kırmızı", "Mommo Kız Kardeşim", "Meryem" gibi filmlerle öne çıkan, Altın Portakal adayı yönetmen Atalay Taşdiken üstleniyor.

Prömiyerini 59'uncu Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde gerçekleştiren Hara'nın başrollerinde Nehir Erdoğan, Sercan Ercan, Dolunay Soysert ve Isabella Haddock yer alıyor.

Filmin konusu:

Hara, sevdiği atın satılması ve ebeveynlerinin ayrılığıyla mücadele eden 13 yaşındaki Beste'nin yaşadıklarını konu ediyor. Beste, babasının veteriner olmasının etkisiyle atlarla iç içe büyür. Ancak çiftliğin yeni patronu, çiftliği kapatmaya karar verir ve atlar teker teker satılmaya başlar. Beste için yıkıcı olan bu süreçte, anne ve babası da ayrılma kararı alır. Genç kız, bir yandan sevdiği at Turagay’ın satılması, diğer yandan da ailesinin ayrılma kararıyla yaşadığı zor sürecin üstesinden gelmeye çalışır.



RAFLARDA BUGÜN

Saklı İnsan - Andrey Platonov

Eserleri yaşamı boyunca tehlikeli görüldüğü için yayımlanmayan Rus yazar, filozof, şair ve oyun yazarı Andrey Platonov'un öykü ve denemelerinin bir araya geldiği "Saklı İnsan", yeni çıkanlar raflarında.

Baskısı Metis Yayınları tarafından gerçekleştirilen kitap, Günay Çetao Kızılırmak çevirisiyle okurla buluştu.

Tanıtım bülteninden:

Yirminci yüzyılın önemli Rus yazarlarından Andrey Platonov’un dokuz öykü ve iki denemesini içeren bu derlemeyi, Günay Çetao Kızılırmak’ın güzel çevirisiyle okurlarımıza sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

"Sonbaharın son demlerinde ihtiyar, her zamanki gibi ötede duran keman kutusunun üzerine bir serçenin konduğunu gördü. Müzisyen, küçük kuşun henüz uyumamış, üstelik şu akşam vakti geçim derdine düşmüş olmasına şaştı. Gerçi sırf gündüz çalışarak karın doyurmak zordu artık: Tüm ağaçlar kış uykusuna çekilmiş, haşereler ölmüş, şehir toprağı çıplak ve aç kalakalmıştı çünkü atlar nadiren geçiyor ve kapıcılar peşlerinden derhal temizliyordu bıraktıkları gübreyi. Sahiden de bir serçe güzün yahut bir kış günü nasıl doyurmalıydı karnını?

Serçe kutunun ötesini berisini bir güzel teftiş etti ve işine yarayacak hiçbir şey bulamadı. O zaman ayacıklarıyla bozuklukları kıpırdattı, gagasıyla en küçük bronz kapiği aldı ve kim bilir nereye uçtu. Demek ki boşuna gelmemişti – ne olursa olsun bir şey almış sayılırdı! Varsın yaşasın, didinsin, onun da bir şekilde geçinmesi gerek."



SAHNEDE BUGÜN

Ankaralı Olmak


Başkentliler bu akşam yaşadıkları şehrin kültürünü tanıyacakları ve aidiyeti tadacakları bir oyuna davetli. "Ankaralı Olmak", bu akşam tiyatroseverlerle buluşuyor.

Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında sahneye konulan oyun, müzik, dans ve tiyatroyu Ankara şehrini odağına alarak bir potada eritiyor.

Ankara Gençlik, Kültür ve Sanat Kulübü Derneği'nin eser sahibi olduğu oyunda Hüseyin Yıldız senaryo ve sanat yönetmeni; Onur Utku Ulgur sanat ve dans yönetmeni, Alper Öç baş dansçı ve Hakan Salınmış anlatıcı olarak yer alıyor.

Tanıtım bülteninden:

Ankara uzun bir yolun sonunda nefes, kavrulmuş bir toprağa su, dünya sultanlarına han, evliyalara diyar olmuştur. Ankara bir durak değil bir konaktır.

Hacı Bayram Veli, İstanbul’un fethinin müjdesini çok önceden burada vermiştir. Yunus Emre burada giymiştir dervişlik hırkasını. Buradan yürüdüler, buradan uzadı Mustafa Kemal Atatürk’ün elleri İzmir’e dökülen düşman üstüne.

Ankara rengarenk Anadolu geçmişine atılmış gri bir imzadır. Evet gri derler bize, e gridir Ankara.

Çünkü ne beyazın ne siyahın esaretindedir. Kendi yolu, kendi hikâyesi vardır.

Bir şehrin hikâyesini, o şehirde, o şehrin insanı olarak izlemek isteyenler için Ankaralı Olmak, bu akşam saat 20.00'de Küçük Tiyatro sahnesinde.



Anadolu Ateşi


Anadolu'nun her yöresinden yüzler ve halk dansını barındıran Türkiye'nin önde gelen dans topluluklarından "Anadolu Ateşi", bu akşam Ankaralı izleyicisiyle buluşuyor.

Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında sahne alacak olan Anadolu Ateşi Dans Topluluğu, Troya efsanesine hayat vermeye devam ediyor.

Anayurdundan üç bin yıl sonra Anadolu Ateşi’nin ritimleriyle yeniden hayat bulan sanat tarihinin ölümsüz eseri Troya, gösterime girdiği 8 Nisan 2008 tarihinden itibaren izleyenleri tarihte büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.

Bu yolculuğun bir parçası olmak isteyen Başkentliler, Anadolu Ateşi'ni bu akşam saat 20.00'de Başkent Millet Bahçesi'nde ücretsiz olarak izleyebilir.



GALERİDE BUGÜN

Alexandre Vallaury’nin İstanbul Mirası


Güzel sanatlar fakültesi mezunu genç Türk fotoğrafçı Bilal İmren'in Fransız asıllı İstanbullu mimar Alexandre Vallaury'nin Osmanlı döneminde şehre kazandırdığı eserleri fotoğrafladığı sergisi, "Alexandre Vallaury'nin İstanbul Mirası", izleyicisiyle buluşmaya devam ediyor.

Paris Güzel Sanatlar Ulusal Yüksek Okulu'nda öğrenim görmüş Levanten mimar Alexandre Vallaury, Boğaz kıyısında, 19'uncu yüzyıl sonlarında ve 20'nci yüzyıl başlarında inşa edilen binaları tanımlayan neo-osmanlı stilinin yaratıcılarından ve ileri taşıyanlarından biri olmuştur.

Alexandre Vallaury’nin yaratıcısı olduğu binalar arasında, neo-rönesans stilinde Osmanlı Bankası binası (1892) ya da neo-klasik stildeki Müze-i Hümayun (1907) ya da şatafatlı, gösterişli ve lüks tarzları harmanlayarak içinde bulunduran meşhur Pera Oteli'ni (1894) sayabiliriz.

Genç Türk fotoğrafçı Bilal İmren, sergide bize İstanbul’da Alexandre Vallaury’nin mirasını -kendi seçkisi ve perspektifinden- keşfetmeyi öneriyor. Profesyonel belgesel fotoğrafçısı olarak, her stilize köşe ve kıvrımın, detay ve perspektif çizgisinin, gölgenin ya da yönlendirilmiş ışık izinin arkasında mimarı ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Fotoğraflarının akademik boyutu, bu masif ve hacimli taşınmaz özneleri en iyi şekilde ortaya koyuyor. Günümüz sanatçısı, saf ve öz kareler ve güzel bakışını ortaya koyarken, geçtiğimiz yüzyılların önünde saygıyla eğiliyor.

Bir Fransız ve Avrupa kültür geleneği haline gelen, 39. Avrupa Miras Günleri vesilesiyle hazırlanan bu sergi, hem şehirde sanatsal bir yolculuğa davet hem de dün, bugün var olan ve yarın da var olacak olan Fransa ve Türkiye arasındaki sağlam kültür ilişkisinin bir nişanesi olarak karşımıza çıkıyor.

Institut français Türkiye'nin 17 Eylül'de izleyicisiyle buluşturduğu sergi, 23 Ekim'e kadar pazartesiden cumartesiye, 10.00-18.00 saatlerinde İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde görülebilir.