Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Kültür Atölyesi 21 Haziran

21 Haziran 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Okul Tıraşı (2021) - Ferit Karahan

Altın Portakal En İyi Film Ödülü sahibi Cennetten Kovulmak filminin yönetmeni Ferit Karahan'ın bol ödüllü ikinci uzun metraj filmi "Okul Tıraşı" festivallerdeki ödül yolculuğunun ardından vizyonda.

Dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan film, Karahan'a ikinci Altın Portakal'ını getirirken aday gösterildiği 25 ödülden 9'unu kazandı.

Başrollerinde Samet Yıldız, Ekin Koç ve Mahir İpek'in yer aldığı yapımın senaryosu Karahan ve Gülistan Acet tarafından yazıldı.

Çekimleri Van'ın Bahçesaray ilçesinde gerçekleştirilen filmde okul çocuklarını oynayanlar profesyonel olmayan yerliler arasından seçildi.

Filmin konusu:

Doğu Anadolu'nun dağlarında, Kürt erkeklerinin gittiği, baskıcı ve katı kurallara sahip, şehirden tamamen izole bir yatılı okulda okuyan Yusuf, esrarengiz bir şekilde hastalanan arkadaşı Memo hakkında endişelenmektedir ve onu bir hastaneye götürmek ister. Okul yönetimi bu fikre karşı çıkınca arkadaşına yardım etmek için okulun baskıcı yetkililerinin koyduğu bürokratik engellerle mücadele etmek zorunda kalır. Yönetimin durumun ciddiyetini anlar ve Memo'nun hastaneye götürülmesini kabul eder. Okuldan onay alan Yusuf yola çıkmaya hazırdır fakat bu kez de şiddetli bir kar fırtınası Yusuf'u engeller. Hiçbir çıkış yolu kalmamışken yardım için çaresizce beklemeye başlayan öğretmen ve öğrenciler, acımasızca ilerleyen zamanın tükenme tehdidi altında bu işten yakalarını sıyırmaya çalışırken kinlerin, suçluluk duygularının ve gizli sırların ortaya döküldüğü bir suçlama oyununa girerler.

Slant film eleştiri sitesi yazarlarından Pat Brown, Okul Tıraşı için şunları söylüyor:

"Karahan'ın filmi, daha geniş anlamda sosyal disiplin için bir eşgörünüm olarak tamamı erkeklerden oluşan bir yatılı okul ortamını kullanmasıyla, ayrı bir sinemasal kökene sahiptir. Okulun bir kar yağışına verdiği tepkinin oynadığı önemli rol bile Jean Vigo'nun 1933'teki 'Zéro de conduite' adlı uzun metrajlı filmini hatırlatıyor. Ancak Vigo'nun dönüm noktası filmindeki kar, erkek çocuklara katı bir şekilde düzenlenmiş hayatlarından uzaklaşma fırsatı sunarken, burada bir kar fırtınası, devlet tarafından işletilen bir kurumun baş edemediği bir kriz sunuyor."

Pandemi sebebiyle izleyicisiyle buluşması 2 yıl kadar ertelenen Okul Tıraşı, bu haftanın vizyon filmlerinden. Dokunaklı ve soğuk bir hikayenin çocuk gözünden okuması. Belgesele varan bir gerçekçilikle perdeye taşınan bu hikayeyi izlerken hayatın bir noktasına birebir temas ettiğinizi hissedeceksiniz.


KÜLT(ür)lenelim

Ladri di biciclette - Bisiklet Hırsızları (1948) - Vittore De Sica

İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin öncü ve simgesi niteliğindeki sinema klasiği "Ladri di biciclette", günün kült filmi.

İtalyan yönetmen Vittore De Sica, İkinci Dünya Savaşı sonrası Roma'yı bir baba ve oğlu üzerinden anlatıyor.

Luigi Bartolini'nin romanından uyarlanan ve senaryosunu De Sica'nın 26 filminin senaristi, Cesare Zavattini'nin yazdığı film, İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin biçimlendiği sinema ürünü olarak kabul edilir. Başroldeki baba-oğul gerçekçiliği yansıtmak için daha önce oyunculuk deneyimi olmayan bir adam ve çocuk olarak seçilmiştir. Pembe telefon filmlerine tepki olarak doğan yeni gerçekçilik akımı, savaştan çıkmış bir dünyanın gerçekte nasıl yıkık, çaresiz, sefil olduğunu gizlemeye çalışmaz. Büyük kahramanlık hikayelerini değil sıradan insanların günlük problemlerini odağa alan düşük bütçeli filmlerdir.

Akademi Yönetim Kurulu tarafından 1949'da Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanan en seçkin yabancı dilde film olarak onur ödülü alan Ladri di biciclette, 21 ödül ve 3 adaylığı olan bir yapım.

The Village Voice eleştirmenlerinden Micheal Atkinson Ladri di biciclette için şu ifadeleri kullanıyor:

"Ladri di biciclette, sanat filmlerinin en güçlü geçiş ürünlerinden biri olmaya devam ediyor, acı veren sadeliği hala akılda kalıyor, De Sica'nın gelecek nesiller üzerindeki en büyük iddiası olabilecek unutulmaz davranış anlarıyla dolu."

Filmin konusu:

Savaş sonrası İtalya'sında bir süredir işsiz olan işçi sınıfından Antonio Ricci'nin iki senelik işsizlik döneminin ardından nihayet iş bulmuştur. İşi için kendisine lazım olan bisikleti almak için evde kalan son eşyaları rehin bırakırlar. Yeni işi için aldığı ve o olmazsa işten çıkarılacağı bisikleti, ilk iş gününde bir afişi yapıştırdığı sırada çalınır. Polise giden Antonio, polis hırsızı kendilerinin bulmalarını söyleyince Antonio ve 10 yaşındaki oğluyla Roma’yı karış karış dolaşarak bisikleti ararlar.

Yoksulluğun ve işsizliğin beraberinde getirdiği kötü yaşam koşulları, bir dünya savaşını ardında bırakmış şehri en ücra köşelerine kadar kuşatmıştır. Şehrin kendini yeniden inşa etme süreci tüm hızıyla sürerken bir adam, Antonio, sonunda bir iş bulur ve talihinin döndüğünü düşünür.

Ladri di biciclette, klasik anlatı sinemasındaki kahramanlık, gurur, baş kahramanın hep iyi olması veya nihayetinde iyi olacak olması gibi klişelerden sıyrılmış, gerçek insan portresini ustalıkla çizer.

Alessandro Cicognini’nin tema müzikleri, filmin ruhuna bulunduğu katkı su götürmezdir.

Her sinema tutkununun mutlaka izlemesi gereken bu film hayata dair, filmlerin büyüsünden uzakta gerçeği anlatıyor, bir savaş sonrası toplumun portresini oldukça geniş bir perspektiften çiziyor.


RAFLARDA BUGÜN

Hipokrat’ın Romanı - B. Suat Çağlayan

Suat Çağlayan'ın Hipokrat'ın hayatını anlattığı yeni romanı "Hipokrat'ın Romanı" yeni çıkanlar rafında.

Bilgi Yayınevi tarafından basılan kitap, hekimliğin Antik çağına bir zaman yolculuğu yaparak tarihin en önemli doktorlarından Hipokrat'ın hayatı üzerinden tıbbın panoramasını veriyor.

"Siz, Hekimlik Tanrısı Asklepios’un sülalesinden geliyorsunuz, değerli Hipokrat!” dedi Hekim Euryphon. “Oysa ben halk hekimiyim ve bana yoksullar geliyor; çaresiz ve parasız insanlar!”

Hipokrat, Euryphon’u dinlerken onun yoksulluk felsefesi yaptığını düşünüyordu.

“Değerli meslektaşım Hekim Euryphon,” dedi, biraz üstten bakarak. “Hekimlik bir sanattır ve hiçbir sanatçı sanatını karşılıksız yapmaz!”

Hipokrat’ın kibirli tavrı, Euryphon’u kızdırmıştı.

 “Bak meslektaşım!” dedi sert bir sesle. “Hekimlik hizmetini paraya çevirmek için onun bir sanat olduğunu söylüyorsan, ben orada yokum!”

Suat Çağlayan "tıbbın babası" olarak bilinen Hipokrat'ın hayatını akıcı bir roman kurgusuyla anlatıyor.

Tıbbiyeli Hikmet kitabının yazarı B. Suat Çağlayan bu kez Antik Çağ yıllarına uzanıyor, “tıbbın babası” olarak bilinen Hipokrat’ın hayatını ve düşüncelerini akıcı bir roman kurgusuyla buluşturuyor. Böylece Hipokrat’ın hekimlik serüveni, dönemindeki diğer hekimlerle ve düşünürlerle yaptığı tartışmalar, hekim andını yazma süreci, o yıllardaki tedavi yöntemleri, kadınların hekimliğe kabul edilme mücadelesi gibi konular tarihi ve bilimsel çalışmaların ötesinde edebi bir anlatıyla okurlara ulaşıyor.


SAHNEDE BUGÜN

Gong

Tiyatro ve dansın keyfini birlikte sürmek isteyen Başkentlilerin bu akşamki durağı "Gong" oyunu.

Filiz Bozkuş Al'ın hazırladığı ve performe ettiği oyun, teatral bir dans performansı sahneye koyuyor.

İki gün boyunca temsilde olacak oyun bu akşam FADE Stage&Coffee'de gerçekleştirilecek.

Saat 20.00'de sahnede olacak oyunda koreografinin kelimelere dönüşmesini izleyeceksiniz.

"Açıklıklar, bastırmalar, tıkanmalar, açılmalarla

Gölgemiz ve ışığımızla

Dışımız ve içimizle

Hazinemizle bir büyüme dansı

ya da GONG’un varlığını hatırlama zamanı..."


Yıldız’ın Yıldızları - Çiğdem Erken ve Orkestrası

Türk tiyatrosunun ve sinemasının unutulmaz ismi, Kenter Tiyatrosu’nun kurucusu, Devlet sanatçısı, Yıldız Kenter’e bir saygı duruşu niteliği taşıyan Yıldız’ın Yıldızları konseri bugün sahnede olacak.

 Piyanist ve besteci Çiğdem Erken yönetmenliğinde Türk tiyatro dünyasının ünlü isimlerini aynı sahnede bir araya getiren konser, İstanbulluların bu günkü kültür sanat duraklarından.

2019 yılında aramızdan ayrılan efsanevi hoca Yıldız Kenter'in anılacağı gecede, sahneye çıkacak ünlü isimler, Yıldız hocanın öğrencileri dinleyenlere müzik şöleni yaşatacak.

Gecede sahne alacak isimler arasında, Derya Alabora, Engin Alkan, Emre Altuğ, Can Başak, Ayça Bingöl, Özge Borak, Selçuk Borak, Özdemir Çiftçioğlu, Atılgan Gümüş, Engin Hepileri, Gülen Karaman, Kadriye Kenter, Yeşim Koçak, Şebnem Sönmez, Fırat Tanış, Bennu Yıldırımlar gibi Kenter'in öğrencileri ve dostları bulunuyor.

Saat 21.15'te başlayacak konserde orkestra ekibi şöyle; Çelloda Didem Erken, keman ve akordeonda Özge Metin, davulda Mertcan Bilgin, kontrbasta Volkan Topakoğlu, gitarda Volkan Polat, gece boyunca ünlü isimlere eşlik edecek.

Ünlüler geçidi niteliğindeki bu müzik dinletisi birçok ismi bir arada görmek ve müziğin keyfini çıkarmak için nadir bulunur bir deneyim.


GALERİDE BUGÜN

Karanlıkta Diyalog

Aktif katılımcısı olacağınız ilginç bir sergi deneyimi yeniden İstanbul'da.

Dünya üzerinde 135’den fazla kentte 10 milyondan fazla insanın deneyimlediği; İstanbul’da ise 300 binden fazla insanın hayatına dokunmuş olan "Karanlıkta Diyalog ", Şişli, Turkcell Diyalog Müzesi’nde meraklılarıyla buluşuyor.

İzleyicisini hiç görmediği bir İstanbul'la tanıştıran Karanlıkta Diyalog deneyimi, görme dışındaki tüm duyuların yeniden keşfedildiği bir farkındalık sunuyor.

Karanlıkta Diyalog, sizi parkta dolaşmak, bir caddede karşıdan karşıya geçmek gibi günlük hayat deneyimlerine sokacak; ama tümüyle karanlıkta. Duyularınızı uyandırarak ve farkındalığınızı derinleştirerek...

Görme engelli rehberler, dokunarak, koklayarak ve duyarak yeni ve farklı bir biçimde görmenizi sağlayacak ve sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartacak.

60 dakika süren seanslar, saat 10.00'dan 19.30'a kadar her yarım saatte bir gerçekleştiriliyor.

Duyu organlarınızdan biri devre dışı kaldığında neler yapabileceğinizi deneyimleyip kendinizi keşfedeceğiniz bu sergi deneyimi için galeride bugün, Karanlıkta Diyalog.