Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Akşener: "Bu imza bir tavizdir"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İsveç ve Finlandiya ile yapılan anlaşma için, "İki ülke nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın atılan bu imza maalesef ülkemizin çıkarıyla bağdaşmayan bir tavizdir" dedi.

Haber Merkezi

ANKARA- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, önemli olanın PKK'nın İsveç ve Finlandiya'daki varlığına son verecek somut eylemlerin görülmesi olduğunu belirterek, "İktidarın İsveç ve Finlandiya nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın attığı bu imza maalesef ülkemizin çıkarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Bu durum Türk milleti için kabul edilebilir değildir" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Meclis Grup Toplantısı'ndaki açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Bu imza ülkemizin çıkarıyla bağdaşmayan bir tavizdir: Önemli olan PKK'nın bu iki ülkedeki varlığına son verecek somut eylemlerinin görülmesiydi. İktidarın İsveç ve Finlandiya nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın attığı bu imza maalesef ülkemizin çıkarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Böyle durumlarda Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlarda da şahit olduk. Dolayısıyla her ne kadar sayın Erdoğan ve arkadaşları açısından aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlık olsa da bu durum Türk milleti için kabul edilebilir değildir. Ülkemizin PKK ile YPG-PYD arasında kurduğu ilişkinin mutabakat metninde özenle birbirinden ayrılmış olmasıdır. Türkiye'nin devlet politikası YPG-PYD ve PKK'nın bir ve aynı olduğu yani aynı zehirli ağacın dalları olduğudur. Ancak mutabakat metninin 5. paragrafı PKK'yı terör örgütü olarak görürken YPG ve PYD Türkiye'ye yönelik ulusal çıkar tehdidi olarak tanımlanıyor. Üstelik İsveç ve Finlandiya terör örgütlerine yapılan finansal yardımları ve militan katılımlarını denetleme sözünü verirken yine 5. paragrafa işaret ediliyor. PYD-YPG'ye mali yardımlar mutabakat kapsamı dışında bırakılmış oluyor. Üst perdeden atılan kürsü nutukları, her zaman olduğu gibi müzakere masasında verilen tavizlerle taçlandırılmış gibi gözüküyor.

Böyle bir rezalete imza atmak gider ayak Bay Kriz'e nasip oldu: TÜİK rakamlarıyla bile enflasyon yüzde 73.5'u buldu. Dolar kuru ise 17 liraya dayandı. Belli ki Bay Kriz geceleri yatmadan günlüğüne yazması gereken dileklerini bütçe kanununa yazmış. Dünyanın hiçbir yerinde enflasyon tahmini 70 puan, kur tahmini yüzde 100 oranında sapan ne bir ülke, ne de bir yönetim görmemiz mümkün değildir. Böyle bir rezalete imza atmak gider ayak 'Bay Kriz'e nasip oldu. Nitekim bu öngörüsüzlüğün sonucu olarak iflasını açıklayan AK Parti iktidarı ek bütçe istemek zorunda kaldı. Ek bütçe kanun teklifinde 2022 yılı için bir trilyon 750 milyar lira olarak kanunlaşan merkezi yönetim bütçesi giderlerine 1 trilyon 80 milyar lira ödenek ilavesi isteniyor. Kanun gereği ilave edilen ödenek kadar gelir gösterme zorunluluğu bulunuyor. Milyonlarca çiftçimize verilecek desteklerdeki artış ne kadar biliyor musunuz? Sadece 15 milyar lira. Ek bütçenin 710 milyar lirası ÖTV, KDV gibi vergilerle finanse edilecek, fatura enflasyon vergisiyle milletimize kesilecek.

BDDK kararı bir sermaye kontrolüdür: Geçtiğimiz hafta her zamanki gibi yine bir gece yarısı BDDK, şirketlerin kredi kullanımına ilişkin bir karar yayımladı. Bu karara göre 15 milyon ve üzeri döviz ve altın cinsi varlık bulunduran şirketler kredi kullanamayacak. Kendisini değiştirmek yerine kendisi dışında ne varsa değiştiriyor. Merkez Bankası başkanını değiştirdi olmadı. Hazine ve Maliye Bakanını değiştirdi olmadı. Enflasyon patladı, TÜİK'in müdürlerini değiştirdi yine olmadı. Şimdi de serbest piyasa koşullarını değiştirmeye çalışıyor. Bu karar bir sermaye kontrolüdür. Bu karar Türkiye'de 1989'dan beri var olan sermayenin serbest dolaşımını net olarak ortadan kaldırmaktır. Bu karar 'Bay Kriz'in Türk şirketlerine uyguladığı bir ambargodur. Bu ekonomi yönteminin artık ülkemize verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Buradan sayın Erdoğan'a sesleniyorum. Belli ki saraydaki lüks ve şatafat senin gözünü kör etmiş. Sen milletin sana vermiş olduğu yetkiyle oradasın. O koltukta, sarayda milletin. Sen önce yandaşına satın aldırdığın televizyon kanalı için verilen kredinin peşine düş, sen önce yandaşlarına verilen karşılıksız kredilerin peşine düş. Sürekli milletimize parmak sallayacağına bir kere de beşli çetene parmak salla. Bir kere de onların cebine elini sok. Bir kere de onlardan fedakarlık iste.

Doğamızı tahrip eden bütün madencilik faaliyetlerine karşıyız: Bay Kriz ve arkadaşlarının, basiretsiz yönetimi sebebiyle, yaşadığımız devlet krizinin, bir başka boyutu da; maalesef çevre felaketleriyle karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz hafta, yine topraklarımıza yapılan bir ihanetle, rant uğruna sebep olunan, bir doğa katliamıyla karşılaştık. Erzincan İliç’teki altın madeninde meydana gelen, siyanür sızıntısı hepimizi dehşete düşürdü. Her ne kadar valilik ve şirket yetkilileri, siyanürün temizlendiğini söylüyor olsa da; Kirliliğin tespiti için, bağımsız kurumlarca yapılacak testlerin, sonuçlarını bekliyoruz. Bu felaketi, il ve ilçe başkanlarımızla beraber, yakından takip ediyoruz. Kurulduğumuz ilk günden beri, madencilik sektörünün, Türk ekonomisi için, kilit role sahip olduğunu söylüyoruz. Hangi gelişmiş ülkeye bakarsanız bakın, sanayinin hammaddesi olan madencilik sektörünü, geliştirmeye çalıştığını görürsünüz. Biz de, ülkemizin yer altı zenginliklerinin, milletimizle paylaşacak, ve Türk sanayisinin hizmetine sunacak şekilde, çıkartılması gerektiğine inanıyoruz. Ama en önemlisi de, madencilik faaliyetlerinin, doğamızı, tarım arazilerimizi ve en nihayetinde bizleri, tehdit etmeyecek şekilde yapılması gerektiğini düşünüyoruz. İşte tam da bu sebeple, doğamızı tahrip, geleceğimizi de tehdit ettiğini düşündüğümüz, bütün madencilik faaliyetlerinin, karşısında duruyoruz.  

Felaketin kapısı yine beşli çeteye çıkıyor: Şimdi, hepimizin aklına aynı soru geliyor, 'Nasıl oluyor da, Anadolu’nun can suyunu taşıyan, Fırat Nehri’nin yanı başında, siyanürle altın aramaya, izin veriliyor?' Madenin ortaklarına baktığımızda, sebebini daha iyi anlıyoruz. Çünkü yine çok tanıdık bir grubu görüyoruz. Bu gruplar; yol ve köprü ihalelerinde var. Enerji ihalelerinde var. Madenlerde var. Hatta medyada bile, aynı grupların izlerini görüyoruz. Yani İliç’te yaşanan felaketin kapısı, yine beşli çeteye çıkıyor. İktidarın kayırmaya doyamadığı beşli çetesi, yine topraklarımızı, doğamızı ve geleceğimizi tehlikeye atıyor. Ne var ki; vatan toprağını, kupon arazi olarak gören bir zihniyetin; Fırat Nehri’nin dibinde, siyanürle altın çıkarılmasına, ses etmemesi doğaldır. Memleketin geleceğinden, endişe etmemesi de doğaldır. Milletin sağlığını tehlikeye atmaktan çekinmemesi de doğaldır. Çünkü bu iktidar; doların yeşilini, doğanın yeşiline tercih eden, bir rant iktidarıdır. Çünkü bu iktidar; memleketinin toprağını, yandaşına peşkeş çeken, bir sömürge iktidarıdır. Çünkü iktidarın, beşli çeteyle el ele verip kurduğu bu düzen; bir haram, bir yalan, bir yolsuzluk düzenidir.