Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

CHP'li vekil önerge verdi

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Sedat Peker'in, eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istifa eden danışmanı Serkan Taranoğlu hakkındaki iddialarının araştırılması amacıyla TBMM'de komisyon kurulması için önerge verdi.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı üyesi Sevda Erden Kılıç, Sedat Peker'in kamuoyuna yansıyan yolsuzluk iddialarının TBMM'de kurulacak bir komisyon tarafından araştırılması için önerge verdi.

Kılıç, TBMM Başkanlığı'na sunduğu araştırma önergesi gerekçesinde, Sedat Peker'in, AK Parti iktidarında son yıllarda giderek artan özellikle saray danışmanları ve üst düzey bürokratlar ile İçişleri Bakanlığı etrafında cereyan eden “yolsuzluk, rüşvet, şantaj ağı” hakkında, sosyal medya hesaplarından aylardır yayın yaptığını ancak bu iddiaların savcılar tarafından dikkate alınmadığını iddia etti. Kılıç, araştırma önergesi gerekçesinde şu görüşlere yer verdi:

"Türkiye uzun bir süredir, kamu yöneticilerinin ve iktidara yakın üst düzey siyasetçilerin adlarının karıştığı yolsuzluk, rüşvet, el koyma, şantaj olaylarının ortalığa saçıldığı bir dönemi yaşamaktadır. İktidar ve yargının süreci sadece izlemesi, adalet kavramının içini boşaltmıştır. Sedat Peker son olarak, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’nun da aralarında bulunduğu bazı kişilerin rüşvet aldığı iddialarına ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Bu iddialar; Bank Asya’nın 16 yıl yöneticiliğini yapan SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu, gazeteci Burak Taşçı ve eski Kıyı Emniyeti Genel Müdürü, Türkiye Odalar Borsalar Birliği Deniz Meclisi üyesi Salih Orakcı’nın da içinde bulunduğu yolsuzluk ağını içermektedir. ‘Bir sorunu nedeniyle SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’na başvuran Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den danışmanlık adı altında 12 milyon TL rüşvet istendiği, Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun sermaye artırımı yapmak isteyen firmalardan 180 Milyon Dolar rüşvet aldığı, Mine Tozlu Sineren’in Salih Orakcı’ya rüşvet olarak iki adet sıfır araba aldığı’ iddiaları da bulunmaktadır. Sedat Peker'in ortaya attığı iddialar, kamuoyunda, devlet-mafya-siyaset ilişkilerini açığa çıkaran, 3 Kasım 1996’da meydana gelen Susurluk kazasını akıllara getirmiştir. Konular şikayete bağlı suçlar olmayıp, savcıların resen inceleyeceği konulardır. Ancak görülmektedir ki bu suçlamalar ve bu suçlamalara konu olan kişiler birileri tarafından korunmaktadır.

Bu suçlamalara konu olan kişilerin profiline bakıldığında hemen hemen hepsinin, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP’li siyasiler ve bürokratlarla bağlantılı olduğu açıkça ortadadır. Devlet içerisindeki nüfuzunu ve devletin gücünü arkasına alarak kendisine verilen kamu görevini kötüye kullanarak suça bulaşan herkesin adalet önüne çıkarılması ülkemizin asıl beka meselesidir. Bütün bu nedenlerle; kamuoyuna yansıyan ve büyük bölümü doğrulanan iddiaların tüm yönleriyle araştırılarak, suç işleyenlerin, rüşvet alanların ve yolsuzluk yapanların yanına kar kalmaması, ülkemizin yeniden bir hukuk devleti olabilmesi ve temiz toplum hedefinin yaşama geçirilmesini sağlayacak önlemleri Türkiye uzun bir süredir; kamu yöneticilerinin ve iktidara yakın üst düzey siyasetçilerin adlarının karıştığı yolsuzluk, rüşvet, el koyma, şantaj olaylarının ortalığa saçıldığı bir dönemi yaşamaktadır. İktidar ve yargının süreci sadece izlemesi, adalet kavramının içini boşaltmıştır. Sedat Peker son olarak, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’nun da aralarında bulunduğu bazı kişilerin rüşvet aldığı iddialarına ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Bu iddialar; Bank Asya’nın 16 yıl yöneticiliğini yapan SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu, gazeteci Burak Taşçı ve eski Kıyı Emniyeti Genel Müdürü, Türkiye Odalar Borsalar Birliği Deniz Meclisi üyesi Salih Orakcı’nın da içinde bulunduğu yolsuzluk ağını içermektedir. ‘Bir sorunu nedeniyle SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’na başvuran Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den danışmanlık adı altında 12 milyon TL rüşvet istendiği, Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun sermaye artırımı yapmak isteyen firmalardan 180 Milyon Dolar rüşvet aldığı, Mine Tozlu Sineren’in Salih Orakcı’ya rüşvet olarak iki adet sıfır araba aldığı’ iddiaları da bulunmaktadır. Sedat Peker'in ortaya attığı iddialar, kamuoyunda, devlet-mafya-siyaset ilişkilerini açığa çıkaran, 3 Kasım 1996’da meydana gelen Susurluk kazasını akıllara getirmiştir.

Konular şikayete bağlı suçlar olmayıp, savcıların resen inceleyeceği konulardır. Ancak görülmektedir ki bu suçlamalar ve bu suçlamalara konu olan kişiler birileri tarafından korunmaktadır. Bu suçlamalara konu olan kişilerin profiline bakıldığında hemen hemen hepsinin, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP’li siyasiler ve bürokratlarla bağlantılı olduğu açıkça ortadadır. Devlet içerisindeki nüfuzunu ve devletin gücünü arkasına alarak kendisine verilen kamu görevini kötüye kullanarak suça bulaşan herkesin adalet önüne çıkarılması ülkemizin asıl beka meselesidir. 

Bütün bu nedenlerle; kamuoyuna yansıyan ve büyük bölümü doğrulanan iddiaların tüm yönleriyle araştırılarak, suç işleyenlerin, rüşvet alanların ve yolsuzluk yapanların yanına kar kalmaması, ülkemizin yeniden bir hukuk devleti olabilmesi ve temiz toplum hedefinin yaşama geçirilmesini sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa’nın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim."