Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

"Özgürlükçü" anayasa bugün açıklanıyor

Gözler bugün Bilkent Otel'de 6'lı Masa'nın hazırladığı anayasa taslağının duyurulacağı toplantıda olacak. Altılı Masa dokuzuncu toplantısını bugün saat 14.00’te DP’nin ev sahipliğinde yapacak. 6'lı Masa toplantısından önce Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi Tanıtım Toplantısı, saat 10.30’da Bilkent Otel’de başladı.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- Gözler bugün Bilkent Otel’de Altılı Masa'nın hazırladığı anayasa taslağının duyurulacağı toplantıda olacak. CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti (DP) tarafından oluşturulan Millet İttifakı'nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi, saat 10.30'da Ankara'da düzenlenen tanıtım toplantısı ile açıklanacak. 250 gazetecinin davet edildiği toplantıda duyurulacak 150 sayfalık taslakta mevcut anayasanın 85 maddesi değiştirildi. 

Altılı Masa, tamamladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği” önerisini bugün açıklayacak. Altılı Masa dokuzuncu toplantısını (ikinci tur üçüncü toplantısı) bugün saat 14.00’te DP’nin ev sahipliğinde yapacak. 6'lı Masa toplantısından önce Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi Tanıtım Toplantısı, saat 10.30’da Bilkent Otel’de başladı. 

Laiklik ilkesine dokunulmadı

Cumhuriyet'in haberine göre liderler, merakla beklenen ve laikliği düzenleyen 24. maddeye dokunmama kararı aldı. Basın özgürlüğü konusunda ileri adımların öngörüldüğü taslakta bu başlığa ilişkin, "Hürriyet esas, sınırlama istisnadır" hükmü öngörülüyor.

Cumhurbaşkanının yetkileri

Muhalefetin en yoğun eleştirisine neden olan ve "tek adam" nitelemesi yapılan cumhurbaşkanı yetkileri büyük oranda sınırlandırıldı. Taslakta, "Cumhurbaşkanının; tek başına yapabileceği işlemleri dışındaki bütün kararları, başbakan ve ilgili bakanın karşı-imzasına tabi kılınacaktır" ifadesine yer verildi.

Veto yetkisi kaldırılıyor

Ayrıca cumhurbaşkanının veto yetkisi de kaldırılıyor. Buna ilişkin, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kabul ettiği kanunlar üzerinde cumhurbaşkanına tanınan veto yetkisini sona erdirecektir. Böylece cumhurbaşkanı, Meclis'in kabul ettiği kanunları, evvelce olduğu gibi bir defaya mahsus olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne iade edecektir. Meclis iade edilen kanunu, dilerse basit çoğunlukla aynen kabul edebilecektir" hükmü getiriliyor.

Anayasa Mahkemesi düzenlemesi

Edinilen bilgiye göre, Anayasa Mahkemesi (AYM) konusunda da dikkat çeken düzenlemeler bulunuyor. Cumhurbaşkanının AYM'ye yapacağı atamalar ikiye indirgeniyor. Bu düzenlemeye göre Anayasa Mahkemesi 22 üyeden oluşacak. Üyelerden yirmisini TBMM, ikisini de cumhurbaşkanı seçecek. Meclis üyelerinin seçeceği AYM üyeleri Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği, YÖK içinden gelen adaylardan oluşacak. Cumhurbaşkanı ise bir üyeyi AYM raportörleri, bir üyeyi de profesör unvanlı öğretim üyeleri arasından seçebilecek.

1982 Anayasası'nın serencamı

1982 Anayasası, Türkiye'nin 9 Kasım 1982'den bu yana geçerli olan anayasasıdır. 12 Eylül sonrasında Danışma Meclisi tarafından hazırlandı, 23 Eylül 1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından ve 18 Ekim 1982 tarihinde Millî Güvenlik Konseyi tarafından kabul edildi, 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halkoylaması sonucu yüzde 91,37 oranında kabul oyu ile kabul edildi.

1982 Anayasası, bugüne kadar 21 kez değişikliğe uğradı.

Başlangıçtaki metin;

17 Mayıs 1987 tarih ve 3361 sayılı Kanun,

8 Temmuz 1993 tarih ve 3913 sayılı Kanun,

23 Temmuz 1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun,

18 Haziran 1999 tarih ve 4388 sayılı Kanun,

13 Ağustos 1999 tarih ve 4446 sayılı Kanun,

3 Ekim 2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun,

21 Kasım 2001 tarih ve 4720 sayılı Kanun,

27 Aralık 2002 tarih ve 4777 sayılı Kanun,

7 Mayıs 2004 tarih ve 5170 sayılı Kanun,

21 Haziran 2005 tarih ve 5370 sayılı Kanun,

29 Ekim 2005 tarih ve 5428 sayılı Kanun,

13 Ekim 2006 tarih ve 5551 sayılı Kanun,

10 Mayıs 2007 tarih ve 5659 sayılı Kanun,

31 Mayıs 2007 tarih ve 5678 sayılı Kanun,

9 Şubat 2008 tarih ve 5735 sayılı Kanun,

Anayasa Mahkemesi'nin 5 Mayıs 2008 tarih ve 2008/16 Esas, 2008/116 Karar sayılı sayılı kararı,

7 Mayıs 2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun,

Anayasa Mahkemesi'nin 7 Temmuz 2010 tarih ve 2010/49 Esas, 2010/87 Karar sayılı kararı,

20 Mayıs 2016 tarih ve 6718 sayılı Kanun,

21 Ocak 2017 tarih ve 6771 sayılı Kanun ile olmak üzere toplam 21 kez değiştirildi.

Yapılan değişiklikler kimi zaman geniş uzlaşmalara dayanmış ve farklı siyasi partilerin desteği ile şekillenen düzenlemelerle gerçekleştirildi kimi zaman ise yalnızca belirli siyasi partilerin diğerleriyle çatışmaları neticesinde geniş uzlaşılara dayanmaksızın yapıldı.

Anayasanın 175. Maddesinde düzenlenen usule göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tamsayısının beşte üçlük çoğunluğuyla kabul edilen ve halkoyuna sunulmasının zorunlu olduğu değişiklikleri “siyasi çekişmelerden doğan değişiklikler” olarak,

Meclis üye tamsayısının üçte ikilik çoğunluğuyla kabul edilen ve halkoylamasına gidilmesinin gereklilik göstermediği değişiklikleri ise “siyasi uzlaşmaya dayalı değişiklikler” olarak ele almak mümkün.

Siyasi hayata ve demokratikleşmeye doğrudan veya dolaylı olarak ciddi etkileri olan 1987, 1993, 1995, 1999, 2001, 2004, 2007 ve 2010 değişiklikleri ile 2017 Referandumu'nun üzerinde durulması gerekiyor.

Örneğin 2002 veya 2005 yıllarında bazı küçük değişiklikler yapılmışsa da bunlar daha çok teknik ve tali nitelikteki değişiklikler olduğundan çok da önem arz etmiyor. 2005 yılı değişikliklerinde yükseköğretim kurumlarının bütçelerine, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliklerine dair; 2011 değişikliğinde ise spor alanında zorunlu tahkim uygulamasına dair birtakım teknik nitelikteki değişiklikler yer alıyor.

1995 Anayasa değişiklikleri, siyasal katılım haklarının önünü açmayı hedefledi.

2001 ve 2004 Anayasa değişiklikleri, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini hızlandırmak için yapıldı ve böylece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyum amaçlandı.

2010 Anayasa değişiklikleri, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu açtı.

1995, 2001, 2004 ve 2010 Anayasa değişiklikleri esas olarak özgürlükleri genişletmeyi hedefledi.

2017 Anayasa değişikliklerinde ise, özgürlüklerin genişletilmesi yerine otoriteyi güçlü kılmak tercih edildi.

1982 Anayasası’nda siyasi uzlaşmaya dayalı değişiklikler

1993 yılı değişikliği

1990’lı yıllarda Türkiye’de anayasal alanda ortaya çıkan ilk tartışma, kamu otoritesi dışında radyo ve televizyon yayıncılığının yapılıp yapılamayacağına dairdi.

Anayasanın 133. maddesinde yapılan değişiklik geniş bir uzlaşmaya dayanan ve bu sebeple halk oylamasına gidilmeksizin gerçekleştirilen bir düzenleme oldu. Böylece anayasanın 133. maddesi şu şekilde değiştirildi:

“F) Radyo ve televizyon kuruluşları ve kamuyla ilişkili haber ajansları” “Madde 133. — Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.”

1995 yılı değişiklikleri

4121 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu kapsamında yapılan değişikliklerin ilki, yukarıda da işaret edildiği üzere, Anayasanın Başlangıç metninde yer alan, 12 Eylül müdahalesini meşrulaştırıcı ve devleti kutsallaştırıcı birtakım ifadelerin çıkarılmasına dairdi.

Böylelikle yalnızca bu anayasanın ortaya çıkmasına sebep olan 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin antidemokratik vasfını haklı ve meşru gösteren ifadeler çıkarılmış olmakla kalmayıp devlete kutsallık atfeden anlayışın da bazı izlerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı görüldü. Yine Başlangıç metninde kuvvetler ayrılığı prensibinin tanımlandığı paragraftaki “devlet yetkileri” yerine “devlet yetki ve görevleri” ibaresi getirilerek devlet otoritesinin halk karşısında sadece yetki sahibi olan değil, görevler de üstlenen bir varlık olduğunun vurgulanması amaçlandı.

1995 değişikliklerinden bir diğeri ise anayasanın 33. maddesinde düzenlenen derneklere dairdi.

Bu maddede yapılan değişikliklerin en çarpıcı yanı sivil toplumun önemli bir örgütlenme biçimi olan derneklerin siyasal süreçlere katılabilmesinin önünü açmak ve demokratik işleyişe dayalı bir toplum yapısının güçlendirilmesini sağlamaktı.

Yine 1995 değişikliklerinden bir diğer madde ise seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına dair yeni düzenlemeler getirmekteydi. Buna göre daha önceden anayasada belirtilmeyen yurt dışındaki vatandaşlar ve tutuklular için oy kullanma imkânı sağlandı.

Anayasanın 75. maddesinde yapılan bir diğer değişiklik de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tamsayısının 450’den 550’ye çıkarılması şeklinde. Aslında yapılan değişikliğinin amacı “Türkiye Milletvekilliği” şeklinde ayrı bir milletvekilliği kategorisi ihdas etmek ve ilave edilen yüz milletvekilinin herhangi bir seçim bölgesine bağlı olmaksızın, bütün ülke genelindeki oylara dayalı olarak seçilmesini sağlamaktı.

1999 Yılı Değişiklikleri

DGM’lerin sivilleşmesi

1999 yılı içerisinde anayasa üzerinde iki ayrı değişiklik kanunu kabul edildi. Bunlardan ilki haziran ayı içerisinde, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nden askeri üyelerin çıkarılmasına yönelik 4388 sayılı Anayasa Değişikliğine Dair Kanun’dur. 423 oyla kabul edilen anayasa değişikliğinin arka planında, o günlerde Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yapılacak olan Abdullah Öcalan yargılamasının özellikle Avrupa Birliği talepleri bağlamında uluslararası meşruiyetini sağlayabilme kaygısı yer aldı.

Özelleştirme ve Uluslararası Tahkim 1999 yılındaki diğer değişiklik girişimi bir ay sonra, temmuz ayı içerisinde dönemin koalisyon hükümetini oluşturan Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın mutabakatı çerçevesinde özelleştirme uygulamalarına dayanak oluşturacak ve yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapmalarını kolaylaştıracak bir anayasa reformu şeklinde hazırlandı.

1999 yılı değişikliklerinden bir diğeri, yani 1982 Anayasası’ndaki 5. değişiklik ise anayasada “devletleştirme” faaliyetini düzenleyen 47. maddenin başlığını “Devletleştirme ve Özelleştirme” şeklinde değiştirmek ve böylece özelleştirme uygulamalarına anayasal bir dayanak sağlamak yönünde olmuştur.

2001 yılı değişiklikleri

2001 yılında gerçekleştirilen anayasa değişiklikleri, 1982 Anayasası üzerindeki en kapsamlı dört değişiklik paketinden biri olarak değerlendirilebilir. 2001 yılı değişikliklerinin temel noktası temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına dair genişletici yorumlara yol açan maddelerin çıkarılması ve bu sınırlandırma rejiminin çerçevesinin daraltılmasına dair olmuştur.

Şüphesiz bu değişiklikler, 1982 Anayasası’nın önceden beri temel hak ve özgürlüklere karşı zayıf güvenceler içerdiğine dair eleştirilerden beslenmekteyse de, yapılan değişliklerde konjonktürel olarak Avrupa Birliği’ne üyelik hedeflerinin asıl etken olduğunu ifade etmek mümkündür

Anayasada temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını düzenleyen 13. Maddede yapılan değişiklik 2001 değişikliklerinin ağırlık noktasını ve temel istikametini belirleyen bir nitelikte oldu.

2004 yılı değişiklikleri

2004 yılında gerçekleştirilen anayasa değişiklikleri de temel olarak Avrupa Birliği hedeflerini gözeten ve demokratikleşme perspektifi üzerinde şekillenen değişikliklerdi.

2004 değişikliklerinin iki temel noktası, ölüm cezasının kaldırılması ve uluslararası anlaşmaların kanun değerinde sayılması, hatta çatışma halinde kanunların üstünde bir yere konulması hususlarındadır. 27 Nisan 2004 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinde hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan değişiklik teklifi, 4 Mayıs ve 7 Mayıs tarihlerinde yapılan görüşmeler neticesinde kabul edilerek onaylanmış oldu. Ölüm cezasının kaldırılmasına ilişkin olarak anayasanın 15., 17., 38., 87. Maddelerinde değişiklik gerçekleştirildi.

Yine değişiklikler kapsamında Avrupa Birliği 2003 Katılım Ortaklığı Belgesi ve 2003 İlerleme Raporu doğrultusunda Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni düzenleyen 143. Madde kaldırıldı ve böylece Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ne tamamen son verildi. Son olarak 2002 yılı Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporu doğrultusunda, Sayıştay denetimini düzenleyen 160. Maddede, Genelkurmay Başkanlığı’nın denetlenmesini istisna olarak gösteren son fıkra yürürlükten kaldırılmış ve böylece Genelkurmay Başkanlığı da tamamen Sayıştay denetimine tabi hale geldi.

1982 Anayasası’nda siyasi çekişmelerden doğan değişiklikler

1982 Anayasası üzerinde yapılan bazı değişiklikler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde genel uzlaşıya kavuşamayan ve ancak halkoylaması desteğiyle gerçekleşme imkânı bulabilen değişikliklerdir. Bu değişikliklerde siyasi partilerin bazıları değişiklik lehine, bazıları ise değişiklik aleyhine bir tavır takınmış ve çoğunlukla bu siyasi tavır doğrultusunda halkoylaması propagandaları yapmıştır. Dolayısıyla bu anayasa değişiklikleri önemli ölçüde siyasi çekişmelerin arasından sıyrılarak anayasal bir düzenlemeye dönüşebilmiş ve yürürlüğe girebilmiştir.

1987 yılı değişiklikleri

Siyasi hayat bakımından en önemli iki hususiyeti 12 Eylül 1980 öncesi siyasi liderlerin ve yönetici kadroların siyasi yasaklarının kaldırılması ile anayasanın değişiklik usulünü kolaylaştırıcı düzenlemeler olan bu değişiklikler kısmen siyasi partiler arasındaki birtakım çekişmeler neticesinde şekillenmiş olsa da asıl çekişme Hükümet ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren arasında cereyan etti.

Örneğin hazırlanan anayasa değişikliği paketine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının 400’den 500’e çıkarılması öngörülürken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in itirazı üzerinde bu sayı 450 olarak belirlendi. Yine anayasa değişiklikleri için gerekli olan oy çoğunluğunun 3/5 yerine 5/9’a indirilmesi teklifi de Cumhurbaşkanı’nın kabule 60 yanaşmaması üzerine 2/3 olarak tespit edilmiş oldu.

Neticede anayasa değişiklik paketi dört husus etrafında netleşerek Halkoylamasına sunuldu. Bunlardan birincisi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının 450’ye çıkarılması, ikincisi 12 Eylül öncesindeki siyasi yönetici kadroların yasaklarının kaldırılması, üçüncüsü Anayasa değişiklikleri usulünün değiştirilmesi ve nihayet dördüncüsü oy verme yaşının 21’den 20’ye indirilmesi şeklinde tespit edilmiş oldu.

2007 yılı değişiklikleri

1982 Anayasası üzerinde etkileri oldukça büyük çapta olan ve bilhassa siyasi çekişmelerin neticesinde kendini gösteren bir değişiklik de 2007 yılında halkoylaması yoluyla gerçekleştirilen 77., 79., 96., 101. ve 102. Madde değişiklikleri oldu.

Ekim ayındaki halkoylamasıyla değişikliği yürürlüğe giren maddeleri ele alacak olursak, Anayasanın 77. Maddesinde düzenlenen yasama döneminin beş yıldan dört yıla indirilmesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki her türlü oylamada üye tamsayısının üçte birinin toplantı yeter sayısı olarak kabul edileceğine dair 96. Madde düzenlemesini görmekteyiz. Anayasada gerçekleştirilen 96., 101. ve 102. Madde değişiklikleri ise değişiklik paketinin ağırlık noktalarını teşkil etmektedir.

Cumhurbaşkanının bu yeni düzenleme dolayısıyla halkoyu ile seçilecek olmasının Cumhurbaşkanı’nın hukuksal, siyasal konumu, hükümet ile olan ilişkileri ve hükümet sisteminin işleyişi bakımından birtakım yeni handikaplara yol açacağı, yapılan anayasa değişikliğinin dar çerçevede bir değişiklik gibi dursa da aslında bir nevi domino taşı etkisine yol açacağı hususu o günlerden itibaren ifade edilmeye başlanmıştır. Zira cumhurbaşkanlığı seçiminin halkoylamasıyla gerçekleştirilmesi demek, cumhurbaşkanı adaylarının ister istemez icra yani yürütme faaliyetlerine dair birtakım vaatlerde bulunma ve somut birtakım söylemler çerçevesinde propaganda yapması sonucunun doğması anlamına gelecektir.

21 Ekim 2007'de gerçekleştirilen halk oylaması sonucunda yüzde 68,95 “Evet” oyu ile Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk tarafından seçilmesinin önü açılmış oldu.

Erdoğan, 2007'deki halk oylamasıyla Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine imkân tanıyan düzenleme uyarınca 10 Ağustos 2014'teki seçimde oyların yüzde 52,6'sını alarak doğrudan halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olacaktı.

2010 yılı değişiklikleri

2010 Nisan ayında Adalet ve Kalkınma Partisi öncelikli gördüğü konuları ele alıp düzenleyen yeni bir anayasa değişiklik teklifi hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu. Söz konusu değişikliklerle elde edilmek istenen amaçlar olarak da şunlar belirtildi: “Temel hak ve hürriyetlerin, insan haklarının anayasal seviyesini genişletmek, güçlendirmek ve çeşitlendirmek; Demokratik standartları yükseltmek; Hukuk devletini ve yargı bağımsızlığını güçlendirmek; Siyasal alanı yeniden tabii sınırlarına uyumlu hale getirmek”122 Bu bağlamda Meclise getirilmiş olan 27 maddelik anayasa değişiklik teklifi, Mayıs ayında Genel Kurul’da oylandı ve maddelerden biri hariç 26 maddelik kısmı 330 milletvekilinin üstünde bir destek almak suretiyle halkoylaması gerektirecek nispette kabul edilmiş oldu.

2010 değişikliklerinin en çok tartışılan ve sonrasında da üzerinde ciddi şaibeler barındıran bir diğer yargı düzenlemesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun oluşumu ve işleyişine dair maddelerde yapıldı. HSYK’nın üye sayısı 7’den 22’ye çıkarılmış ve bu üyelerden dördünün Cumhurbaşkanı tarafından, beşinin üst derece yargı organları tarafından, onunun alt derece yargı organları tarafından, birinin Türkiye Adalet Akademisi tarafından seçileceği, bu yirmi üyeye ilave olarak Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın doğal üye olarak bulunacağı bir düzenleme gerçekleştirildi.

2010 değişikliklerinin bir bakıma sembolik sayılabilecek bir diğer parçası da Geçici 15. Madde ile kendilerine dokunulmazlık tanınmış bulunan 12 Eylül rejimi yöneticilerinin bu dokunulmazlıklarının söz konusu maddeyle birlikte kaldırılmış olmasıydı. Geçici 15. Maddenin kaldırılması sonrasında dönemin Milli Güvenlik Konseyi’nin sağ kalan iki üyesi Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında yargılama başlatıldı.

12 Eylül darbesinin 30. yılına denk gelen ve 1982 Anayasası'nda değişiklik öngören düzenlemeye ilişkin 2010'daki halk oylamasında yüzde 57,88 oranında "evet" oyu çıktı.

2017 değişiklikleri

16 Nisan 2017 Referandumunda yüzde 51,41 oranında "evet" ve yüzde 48,59 oranında "hayır" oyu ile sonuçlandı. Vatandaşlar verdikleri oylarla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesine karar verdi. Ayrıca Anayasa'daki, "Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir" hükmü kaldırıldı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a parti üyeliğinin yolu açıldı.