Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

1899

Alper Sezener

"İnsanlar hakikatten habersizdir. Sadece görmek istediklerini görürler."

"Her birimizin içinde sadece deşifre edilmesi gereken koca bir dünya saklıdır."

"Hepimiz maske takıyor, rol yapıyoruz."

"Sonunda her şey yoluna girecek, yani her şey yoluna girene kadar son gelmeyecek."

*

Yukarıdaki replikler, “Dark” (2017) dizisi ile dünya çapında şöhret kazanmış olan Jantje Friese ve Baran Bo Odar’ın çok dilli ve çok “kültürlü” yeni dizisi, “1899”a ait.

Dizi, 17 Kasım 2022’de dijital platform Netflix’te yayınlandı ve toplam sekiz bölümden oluşuyor.

Çeşitli haber kaynaklarından edinilen bilgilere göre, yapım olarak tüm zamanların en pahalı Alman televizyon dizisinin toplam bütçesi yaklaşık 60 milyon Euro.

Dizinin yayınlanmasından sadece üç gün sonra 79,27 milyon saat izlenerek Netflix'in En İyi 10 İngilizce dizisi arasında iki numaraya yerleştiği de ulaşılan bilgiler arasında. Halen dizinin “Wednesday” isimli gençlik gizem dizisinden hemen sonra en çok izlenen ikinci dizi olduğunu da hemen belirtelim.

Aslında, dizinin karmaşık ve çok katmanlı bir kurguya sahip olmasının yanı sıra sembol ve simgelere fazla yer vermesi ve televizyon izleyicisi için bu yönüyle kafa karıştırıcı görülmesine rağmen büyük rağbet görmesi önemli.

Bu yüzden, ayrı bir incelemeyi hak ediyor.

*

1899 dizisinin açılış şarkısının adı “Beyaz Tavşan” (White Rabbit) ve Jefferson Airplane'in 1967 tarihli klasik parçasının yeniden düzenlenmiş hali.

Şarkı, Lewis Caroll’un 1865 tarihli “Alice Harikalar Diyarında” (Alice's Adventures in Wonderland) isimli fantastik kitabına göndermelerle dolu ve aslında filmin tüm atmosferini çerçeveliyor.

Dizi, Amerika Birleşik Devletleri'ne doğru yola çıkan ve bu yolculuk esnasında hayatları değişen farklı sınıflara mensup Avrupalı göçmenlerin hikayesini konu ediyor.

Her bölüm, net bir açıklama sunmadan çok sayıda bilimkurgu türüne ve anlatıya dayanarak çok katmanlı bir sonu örmek için çok ince bir şekilde tasarlanmış. Öyle ki, dizinin her bölümü ana karakterlerin travmatik geçmişlerini yavaş yavaş ortaya çıkarırken şaşırtıcı bir gizem ile bitiyor.

Aslında filmdeki gemi, farklı dillere sahip ve kültürlere mensup insanlardan oluşan, paralel evrenlere açılan kapılara sahip bir çeşit alt evren gibi.

Yeni evli bir Fransız çift (Mathilde Ollivier ve Jonas Bloquet), geçmişinden kopamayan Alman kaptan (Andreas Pietschmann), İspanyol bir rahip ve şımarık kardeşi (José Pimentão ve Miguel Bernardeau), Çinli bir anne ve kızı (Gabby Wong ve Isabella Wei), Polonyalı ve İngiliz makine dairesi işçileri, yoksul Avrupalı yolcularla dolu bir alt güverteden oluşan gemide tüm karakterlerin merkezinde İngiliz bir kadın doktor, Maura (Emily Beecham) var.

*

“1899”, bilimkurgu yönü ağır basan ve “Dark”ı andıran gizem ve gerilim unsurlarını bolca barındıran bir dizi.

Hatırlanacağı gibi “Dark”, Almanya'nın kurgusal Winden kasabası sakinlerinin, bir çocuğun kaybolmasının ardındaki gerçeğin peşine düşmelerini konu alıyordu ve gizemin ipuçlarını ormanlık alandaki mağarada nesneleştiriyordu. Ayrıca, sıra dışı senaryosuyla zaman yolculuğu paradoksunun özünü alıp küp haline getirerek birçok paradoksu ve mantık karmaşasını birbirine ekleyerek izleyicilerine tarifsiz bir görsel deneyim sunmuştu.

1899’da mağaranın yerini bir gemi alıyor: Sınıfsal farklılıkların yolcuların etkileşime girmesini engellediği, Atlantik'i geçen büyük bir buharlı gemi.

Amosfer ise tipik bir “Titanik” atmosferi. Dizi, Titanik'in bir buzdağına çarpmasından 13 yıl önce geçiyor ve gemideki tüm karakterlerin yaşamlarına ilişkin geri dönüşler, hayaller ile iç içe geçmiş gizemli bir hikâyeyi örüyor.

“Dark”ta olduğu gibi ses tasarımı, müzik, renk tonlaması, sinematografi ve prodüksiyon tasarımı, hikâye anlatımını geliştirmek için oldukça iyi bir şekilde bir araya geliyor.

Ayrıca, filmdeki isimlere ve sembollere özellikle dikkat edilmesi gerektiğini de belirtelim: Kerberos, Prometheus, Nabla, ters üçgen, yeşil böcek…

Dahası ve belki de en önemlisi, dizi Platon’un “mağara alegorisi” ve dış dünyanın gerçekliğine, aklın sınırlarına ilişkin felsefi sorunlardan beslenen temasıyla izlenmeyi hak ediyor.

*

“Mağara Alegorisi”ne de değinmekte fayda var.

Bilindiği gibi Platon, "mağara alegorisi”nde bir grup insanın bir mağaraya zincirlendiği ve görebildikleri tek şeyin önlerindeki boş bir duvar olduğu varsayımından yola çıkarak felsefi bir soruna dikkat çeker.

Duvara yüzü dönük insanların ardındaki mağara girişinden sızan güneş ışınları gerçek dünyadan gölgeleri duvara yansıtır ama onlara asla gerçekliğin doğru bir tasvirini vermez. Algılarındaki sınırlamalara rağmen, mağara insanları kendilerine sunulan gerçekliği kabul ederler çünkü bildikleri tek gerçeklik budur.

Dolayısıyla, insanlar sunulmuş ya da verili olan “şeyi”, bu durumda gölgeleri gerçek şeyler ya da “hakikat” olarak kabul ederek yaşamaya devam ederler.

Bu durum, aralarından birinin zincirlerinden kurtulması ve her şeyin birer gölgeden ibaret olduğunu keşfetmesiyle birlikte kesintiye uğrar.

Bu bir çeşit “varoluş aydınlanması” olarak tanımlanabilir.

Dekorlar dünyasından ya da daha postmodern tabiriyle simülasyondan kurtuluş, diğerlerinin de bu uyanış düzeyine erişmesiyle mümkün olabileceği için, yoğun emek, uzun zaman, ağır bedel ve sonsuz mücadele gerektirir.

Christopher Nolan'ın yönetmenliğini yaptığı 2014 yapımı bilimkurgu filmi “Yıldızlararası” (Interstellar), Martin Scorsese'nin 2010 yapımı “Zindan Adası” (Shutter Island) ve türünün klasiklerinden Wachowski kardeşlerin Matrix (1999) filminde mağara alegorisine göndermeler olduğunu da hatırlatalım.

İyi pazarlar…