Faşizmin Zaferi

Gazete Durum Günce

11 Eylül, pandemi, gıda krizi, mülteci sorunu ve savaşlar dünyada ulus devletleri güçlendirmeye başladı. "Devlet bizi korusun, devlet bize gıda temin etsin, devlet bize iş bulsun" diyen insanların sayısı giderek artıyor. Küreselleşen dünya giderek içine kapanıyor. Dünya hızla bir paradigma değişimi yaşıyor. Bu değişim ise popülizmin ekmeğine yağ sürüyor.

Neo-faşist söylemleri ile tanınan Giorgia Meloni liderliğindeki yeni hükümetin 22 Ekim 2022 tarihinde yemin ederek göreve başlaması popülizmin zaferinin en son örneklerinden biridir.

Bundan yaklaşık bir asır önce Benito Mussolini’nin ordusunun Roma’da yarattığı trajediye karşı hafıza kaybı yaşayan İtalyanlar, Mussolini'nin sağdık müritleri tarafından kurulan aşırı sağcı İtalyan Sosyal Hareketi'nden (MSI) doğan İtalya’nın Kardeşleri'ni göreve getirdi. 

Meloni’nin başbakanlık koltuğuna oturması Avrupa’da liberalizmin, faşizm karşısındaki başarısızlığının sembolü oldu. 

Başarısızlıklarının üzerini örtmek isteyen liberaller; Meloni’nin Avrupa ve İtalyan halkı için oluşturduğu tehdidi görmezden gelerek tebrik etme yarışına girdiler. 

Almanya’nın en çok okunan gazetelerinden biri olan Frankfurter Allgemeine "Meloni şeytan değil" diyerek Meloni’yi eleştirenleri azarladı.

Eski Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Meloni için “Bir ülkede ilk kadın başbakanın seçilmesi her zaman geçmişten bir kopuşu temsil eder ve bu kesinlikle iyi bir şey” dedi. 

Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Meloni ile çalışma hevesini dile getirdi. Kısa bir süre önce yeniden seçilmek için aşırı sağcı rakibi ile yarışan Emmanuel Macron ve birçok devlet başkanı normal bir politikacı gibi Meloni'yi tebrik etti.

ABD'deki ana akım liberal gazeteciliğin temel taşlarından, New York Times ve Atlantik sırasıyla “Giorgia Meloni aşırı, ama zorba değil İtalyanlar tam olarak faşizme oy vermedi” başlıklı makaleler yayınladı.

Şu anda Fransa'daki en büyük ikinci siyasi partinin kökleri, neo-nazilere kadar gidiyor. İspanya'daki en büyük üçüncü siyasi güç, Hitler hayranı diktatör Franco'ya hayranlık duyuyor. Çok kısa bir süre önce seçimlerin yapıldığı İsveç'te neo-faşistler ikinci parti haline geldi.

"Faşizm tarihtir, günümüz dünyası ile alakası yoktur" diyerek kendisine karşı yapılan eleştirileri savuşturmaya çalışan Meloni’yi aldığı tebrik mesajları, hukuk devletinden uzaklaştırmak için cesaretlendirecek.

Meloni "Ben bir anneyim, İtalya’nım ve Hristiyan’ım" gibi sloganlar ile kutsalları okşayarak gemi sahibini kandırıp geminin dümenini ele geçirdi. Keyfince gemiyi kullanmak isteyecektir. Gemi kaptanı olması gereken kişinin havayı, mevsimi ve yıldızların pozisyonlarını bilmesi gerekli. Meloni, kaptan olması gereken kişi, ne zaman geminin rotasından çıktığını söylese onu işe yaramaz ve geveze olmakla suçlayacak. Kutsalları okşayarak gemi sahibini kandırıp geminin dümenini ele geçiren Meloni; bir gün eline İncili alıp "Sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim Parlamento'da bu iş çözülmüyorsa millete götürelim. Kararı millet versin" sözleri ile İtalyanları hükümet sistemini değiştirmeye davet ederse şaşırmamak lazım.

Sonuç olarak;

Faşizm ile mücadele onu övmek ve tebrik etmekle ile yapılamaz. Faşizm bir enfeksiyondur ve bir enfeksiyondan kurtulmanın tek yolu onu sarmak ve sterilize etmek değildir. Bu nedenle demokrasi ve hukuk devletini korumak isteyen herkes, gerçek ile hakikatin arasını dolduran safsatalardan beslenen popülizm ile savaşmak zorundadır. Faşizme prim veren ve popülizme karşı siyaset üretememiş, onu sterilize etmeye çalışan Avrupa en az faşistler kadar suçludur.