Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

Talan Sırası İstanbul Boğazı'nda

Ahmet Süha Umar

Görevi, Türk Boğazlarında* deniz ulaşımını düzenlemek olan Ulaştırma Bakanlığı, 6 Kasım 2022 günü İstanbul Boğazı’nda trafiği bir günlüğüne durdurma kararı aldı. Boğaz’da bir trafik sorunu, örneğin bir deniz kazası mı olmuştu? Hayır. Denizcilik Genel Müdürlüğü bu kararını, Poyrazköyü Su Ürünleri Kooperatifi’nin isteğine uyarak, “endüstriyel balıkçı teknelerinin, balık geçişi sırasında rahat avlanması” (!) gerekçesiyle almış. Ulaştırma Bakanlığı’nın balıkçılık konusunda hiçbir yetkisi yoktur. Boğaz trafiğini, gırgır ve trol teknelerinin rahat avlanmaları için durdurmak, 1380 sayılı Su Ürünleri Yasası’nın açık ihlalini oluşturur.

Deveye, boynun neden eğri diye sormuşlar. Nerem doğru ki? demiş. Türkiye 20 yılda bu duruma geldi.

Endüstriyel balıkçılık, büyük miktarlarda balık tutabilen trol (güney denizlerimizde “trata” denir) ve gırgır tekneleri/ağları ile yapılır. “Büyük balıkçı” olarak bilinen ve balıkçıların yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan, iki elin parmaklarını geçmeyen sayıda kişiye ait bu tekneler, avlanan balığın yaklaşık yüzde 90’ını tutarlar. Geri kalan yüzde 90 ise “küçük balıkçı” olarak tanımlanır ve yakalanan balığın yaklaşık yüzde 10’unu tutarlar.

Gırgır ve trol tekneleri, kâğıt üzerinde ciddi kısıtlamalara tabidir ancak denetimler yetersizdir. Yaptırımlar caydırıcı değildir.

Denizlerde ve iç sularda balıkçılık konusunda yetkili ve görevli kurum, Tarım ve Orman Bakanlığı'dır. Bakanlık, 4 yılda bir yayınlanan, ticari ve sportif balıkçılık tebliğleri ile balıkçılık kurallarını belirler. Bu kararlar, geçmişte yaşanan deneyimlerin ışığında, benim Başkanı olduğum Av ve Yaban Hayatı Vakfı’nın 1990’lı yıllardaki girişimiyle, bilim insanlarından, balıkçılardan ve sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan, “Danışma Kurulu”nun görüşleri doğrultusunda alınır. Yine geçmişten alınan dersler nedeniyle, Danışma Kurulu’nun olumlu görüşü alınmadan, Tarım Bakanı tarafından bile değiştirilemez.

Ulaştırma Bakanlığı’nın bu hukuksuz kararına karşı basına açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay, özetle; balıkçılık konusunda yetkili makamın Tarım Bakanlığı olduğunu; başka bir makamın bu konuda yetkisi bulunmadığını, ekolojik bir koridor olan Boğazları 20 yıldır koruma altına aldıklarını, Boğazların yüzde 93’ünde ticari balık avcılığına izin vermediklerini; balıkçılık kurallarının ancak Su Ürünleri Tebliği’nin değişmesi ile değişebileceğini; Tebliğ’deki kararların bilimin ışığında alındığını söylemiş.

Atalay’ın bu sözleri doğrudur ama eksiktir.

Türk Boğazları, Türkiye’de avlanan balıkların, palamut, torik, lüfer gibi en önemli ve aranan türlerinin varlıklarını sürdürebilmek için, her yıl, “anavaşya-katavaşya”** diye bilinen Karadeniz-Akdeniz iki yönlü geçişlerini gerçekleştirdikleri, dar deniz alanlarıdır. Balıklar bu geçişleri sırasında adeta istiflenmiş halde bulunurlar. Bu nedenle Boğazlarda avcılık popülâsyonlara çok zarar verir. Nitekim vermiş ve vermektedir. Bu nedenledir ki yıllardır bilim insanları ve sivil topum örgütleri, Boğazlarda balıkçılığın tümüyle yasaklanması için mücadele vermektedir. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı buna karşı çıkmaktadır. Bakanlık trol ve gırgır teknelerini de yeterince denetlememektedir. Geçmişe oranla gelişme göstermişse de denetim, sadece Boğazlarda değil, bütün Türkiye’de, gerek avcılık gerek satış aşamasında, Bakanlığın en zayıf olduğu alandır. Balık stoklarının korunması, Poyrazköyü Kooperatifi’nin ve büyük balıkçıların “halk ucuz balık yesin” gibi aldatıcı sözleri, balık stoklarının, üç-beş kişinin tekelinde olan gırgır ve trollerin, balıkları sıkıştırıp, talan etmesi ile değil, stokların korunması ile olanaklıdır. Önemli göçmen balık türlerimizin korunması ise özellikle Boğazlarda endüstriyel balıkçılığın, bugün olduğunun aksine tümüyle yasaklanmasını gerektirir. Tarım Bakanlığı’nın, bilim insanlarının ve sivil toplum örgütlerinin yıllardır tekrarladıkları bu talebi ciddiye alıp uygulamasının zamanı gelmiş, geçmektedir.  

Ancak Atalay’ın, yine basına yansıyan şu sözleri, Türkiye’nin nerede olduğunun kanıtıdır: “Ulaştırma Bakanlığı'mız balıkçılara bir jest yapmak istemiş. 6 Kasım'da Boğazı deniz trafiğine kapatacak. Bu süre içinde gırgır ve küçük balıkçı teknelerimiz rahat avlanabilecek. Ancak troller için Marmara ve Boğazlara giriş yasağı devam ediyor.”

* İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi, uluslararası literatürde “Türk Boğazları” olarak geçer.

** Anavaşya, göçmen balıkların Akdeniz’den, Karadeniz’e; katavaşya ise ters yönde Türk Boğazlarından geçişini anlatır.