Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASINI NELER BEKLİYOR?

Gazete Durum Analiz

Artık seçimler bitti, Erdoğan kendini her zamankinden daha güçlü hissediyor. NATO, Erdoğan’ın vaatlerini yerine getirip getirmeyeceğini merak ediyor. Erdoğan; balkondan yaptığı zafer konuşmasında Batı’ya "Bu ülke ne terörle mücadele ederken ne de ekonomi politikalarını belirlerken Batı’nın ne dediğine bakmıyor" diyerek Batılı müttefiklerinin sorularını cevaplamış oldu.

Balkon konuşmasının devamında Erdoğan; AB mahkemelerinin kararlarını tanımadığını, Selahattin Demirtaş ve Kavala’nın tutukluluk hallerinin devam edeceğini ilan ederek Türkiye Yüzyılı Vizyonu'nun sinyallerini vermiş oldu.


Erdoğan konuşmasında halktan aldığı destekle uluslararası meselelerde AB ve NATO’ya meydan okuyan bir lider imajı sergiledi.

Buna rağmen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, NATO Başkanı Stoltenberg ve AB Komisyon Başkanı Ursula Vonder Leyen gibi birçok liderden Erdoğan’a tebrik mesajı yağdı.

Bu tebriklerin, İsveç’in NATO'ya üyeliği konusunda Erdoğan’ın vetosu kaldırmak adına yapıldığını söylersek yanılmış sayılmayız.


Türkiye’nin uzun bir dönemdir AB ile huzursuz bir ilişkisi olduğunu biliyoruz. Neredeyse diplomatik bağlar atılmak üzere. Bu huzursuzluk AKP Hükümeti’nin sadece AB’nin değerleri ile uyuşmamasından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda Erdoğan’ın mültecileri Avrupa’ya göndermekle tehdit etmesi ile de alakalı. Her geçen gün hukuk devletinden uzaklaşan bir görünüm çizen Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden gündeme gelmesi şimdilik uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Eğer Erdoğan Türkiye’yi AB ile tekrar müzakere masasına oturtmak istiyorsa hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmesi gerekecek. Ukrayna -Rusya arasındaki savaş nedeniyle jeopolitik gerginlik buna müsaade etmeyecektir.

Sahadaki gerçeklik böyleyken cari açık ve liradaki aşırı değer kaybı Erdoğan’ı AB ile zorunlu bir evliliğe mahkum ediyor.

Öte yandan Türkiye’nin Rusya ile daha da yakınlaşmasından endişe eden Washington, seçim sonuçlarına tepkisiz kalmayı tercih edecek savunma sanayi alanında tavizler verecektir. Rusya ile Batı arasındaki politikalarından kazançlı çıkan Erdoğan’ın kazan-kazan politikasından vazgeçmesi pek olası görünmüyor. Bu ve benzer nedenlerle Ankara yeni dönemde NATO ile denge yönetimini gözetmek için Moskova ile diplomatik ve ekonomik bağlarını artırarak sürdürmeye devam edecektir. NATO ile ilişkilerin kilidi Türkiye’nin ihtiyacı olan F16 savaş uçaklarının satışına bağlı görünüyor. Bu kilidi açacak olanın ise İsveç’in NATO üyeliğine kabul edilmesi olduğu söyleyebiliriz.


Finlandiya’nın mart ayında NATO’ya üyeliğinin önünü açan Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington’a F16'larla ilgili taleplerinin bir kısmını kabul ettirebilirse temmuz ayında yapılacak olan NATO Zirve’sinde İsveç’in de NATO’ya olan üyeliğinin önünü açacaktır.

Arap coğrafyasının İran ile yakınlaşmaya başlaması Türkiye’nin bölgesel çıkarları ile örtüşmüyor. Bu durum Ankara'nın Şam ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına verdiği önemi göz önüne alınırsak Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile gerilimin ortadan kalkması yeni dönemde pek mümkün değil.

Sonuç olarak; Türkiye'nin; Batı ile Doğu arasındaki köprü rolü devam edecektir. Ancak Ankara’nın odak noktası artık Doğu olacak. Batı’yı ise sürekli elinde tutmaya çalışacaktır.