Şantajla tecavüz
Şantajla tecavüz
''Evlilikten çok daha güzel''
''Evlilikten çok daha güzel''
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
123456789
Şantajla tecavüz
Şantajla tecavüz
''Evlilikten çok daha güzel''
''Evlilikten çok daha güzel''
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Nihal Candan cezaevi günlerini anlattı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
Bülent Ersoy vasiyetini açıkladı
123456789

İlahiyatçı Eliaçık: "Kurban diye bir ibadet olamaz"

İlahiyatçı İhsan Eliaçık, her yıl kitleler halinde hayvan keserek kan akıtmanın ibadet olmadığını ifade ederek, "Kur'an-ı Kerim'de kurban kelimesi geçmiyor. Orada bahsedilen ayetlerin hiçbirinde hayvan kesme anlamında kurbandan bahsedilmiyor. Kur'an-ı Kerim'de hayvan kesme şeklinde bir ibadet yoktur. Kurban diye bir ibadet olamaz" dedi.

İlknur Yağumli

ANKARA- İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, Kurban Bayramı'nın dinde yeri olmadığını, bu bayramın aslında Hac Bayramı olduğunu söyledi. Eliaçık, her yıl kitleler halinde hayvan keserek kan akıtmanın ibadet olmadığını ifade ederek, "Kur'an-ı Kerim'de kurban kelimesi geçmiyor. Orada bahsedilen ayetlerin hiçbirinde hayvan kesme anlamında kurbandan bahsedilmiyor. Kur'an-ı Kerim'de hayvan kesme şeklinde bir ibadet yoktur. Kurban diye bir ibadet olamaz" dedi. Kurban Bayramı'nın ticarete dönüşerek bir sektör haline geldiğini savunan Eliaçık, "Bu iş bir ticarete dönüşmüş vaziyette. Diyanet, Türkiye'deki gerçek İslam'ın anlaşılmasının önündeki en büyük engellerden biridir. Diyanet'in kapatılması lazım. İlk kapatılması gereken kurumdur. Derhal kapatılması gerekiyor onun yerine başka bir çözüm bulunması gerekiyor. Çünkü o olduğu sürece resmi İslam oluyor, devletin İslam'ı oluyor, onun dışındakileri batıl görüyor. Din sınıfı oluşuyor ve din sınıfı bir sektöre dönüşüyor. Din sivil olmaktan, özgür olmaktan çıkıyor" eleştirisinde bulundu. 

Geleneksel İslam anlayışını eleştiren İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, Kurban Bayramı'nın İslam'daki yerini ve günümüzdeki anlamını GAZETE DURUM'a şöyle değerlendirdi:

İslam'da kurban kavramının yeri nedir, nereden geliyor kurban etme ve kan akıtma geleneği?

Aslında Kurban Bayramı diye kutlanan bu bayramın asıl adı Hac Bayramı'dır. Yani bugünlerde hacılar Kâbe'de toplanıyor. Kâbe'de toplanan hacılar, oraya uzak diyarlardan gelenler aç kalmasınlar diye bazı hayvanları kesip onlara yediriyorlar. İşin aslı böyle başladı ve hacca gitmeyenler de hacca gidenlerin oradaki toplantısına iştirak etme amacıyla bulundukları yerde bir tür oradaki hac toplantısına katılma amacına sembolik olarak kurban kesmeye başladılar, "Madem biz hacca gidemiyoruz o zaman bulunduğumuz yerden biz de onlara katılalım" diye... Bu gelenek tam olarak böyle gelişti. Oysaki Kur'an-ı Kerim'de "kurban kesin" diye bir emir yoktur.

Kurban İslam'dan önce de vardı. Hac, İslam'dan önce de vardı, müşrikler de hacca gidiyorlardı ve kurban kesiyorlardı. Elleri kan revan içinde kalıyordu Mekke'de. Kur'an-ı Kerim, "Bunları yoksullara dağıtın o kadar kesmenize de gerek yok. Aranızdaki hakka hukuka riayet edin, birbirinizin hakkını yemeyin" diyor. Direkt olarak, "Kurban kesin, Allah'ın emridir, kan akıtın" diye bir emir yer almamaktadır. Bu şekilde olduğunu iddia edenler gayet tabii anlamamakta ve çarpıtmaktadırlar. Bunların en meşhuru Kevser Suresi'dir; "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" diye tercüme ediliyor. Halbuki benim yapmış olduğum Kur'an çevirisinde, "Rabbin için yardımlaşma ve dayanışma içerisinde ol ve güçlüklere göğüs ger" diye yazdım. Aslı budur. Surede namaz kılmaktan ya da kurban kesmekten bahsetmiyor. Kurban ayetleri haritası diye bir makalem var, orada Kur'an'da kurban olduğu iddia edilen 11 ayeti tek tek inceliyorum. Kur'an-ı Kerim'de kurban kelimesi de geçmiyor. Orada bahsedilen ayetlerin hiçbirisinde hayvan kesme anlamında kurbandan bahsedilmiyor.

"Kurban Bayramı diye bir bayram yoktur" diyorsunuz, peki "bayram" var mıdır? "Bayram" diye kutladığımız bugünün İslam'daki anlamı nedir?

Bayram vardır, bu bayram Hac Bayramı'dır. Bayramlaşmada insanlar birbirini ziyaret eder, hediyeler alır, küsler barışır. Uzun süredir ziyaret edilmeyenler ziyaret edilir. Neşe ortamı, sevinç ortamı olur, insanlar birbirlerinin evlerine misafir olurlar. Bayram güzel bir şeydir, vardır. Her bir milletin ayrı ayrı bayramları vardır. Kur'an-ı Kerim'deki ismiyle Hacc-ı Ekber'dir bu günler. Yani büyük hac toplantısının yapıldığı günlerdir. Bunu İslam dünyası her bir diyarda coşkuyla Kabe'de toplanma gününü kutlar. Ama böyle hayvan keserek bu olmak zorunda değil, benim görüşüme göre.

İbrahim Peygamber zamanında insan kurbanı durdurulmuştur. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmek istemesi üzerine, gökten herhangi bir koç falan gelmemiştir. Sadece, büyük bir hata yapmaktan İbrahim kurtarılmıştır. Fakat geleneksel olarak, "İnsan kurban etmemeliyiz ama onun yerine hayvan kurban edebiliriz" diye düşünmüşler, öyle bir gelenek devam etmiş. Ama Muhammed Peygamber zamanında Kur'an'da direkt olarak "Kurban kesin" diye herhangi bir emir verilmeyerek, var olan kesimlerin dağıtılması, yoksullara verilmesi istenir. Üstüne üstlük teşvik edilmemiş, böylece hayvan kurbanı bitirilmek istenmiştir. Ama Kur'an'ın gelişmesi doğrultusunda değil de İslam dünyasındaki gelişmeler eski toplulukların adetleri doğrultusunda olmuştur. Kur'an reformları yarım kalmıştır, bütün cahiliye adetleri hortlamıştır ve Kerbela'da da İslamiyet doğduğu topraklara gömülmüştür.

Diyanet bu konunun neresinde?

Bu iş bir ticarete dönüşmüş vaziyette. Kurban bir sektöre dönüşmüş vaziyette. Diyanet de bu sektörün en önemli parçalarından bir tanesi. Diyanet, din sektörünün önemli kurumlarından bir tanesidir. Diyanet, Türkiye'deki gerçek İslam'ın anlaşılmasının önündeki en büyük engellerden biridir. Diyanet'in kapatılması lazım. İlk kapatılması gereken kurumdur. Derhal kapatılması gerekiyor onun yerine başka bir çözüm bulunması gerekiyor. Çünkü o olduğu sürece resmi İslam oluyor, devletin İslam'ı oluyor, onun dışındakileri batıl görüyor. Din sınıfı oluşuyor ve din sınıfı bir sektöre dönüşüyor. Din sivil olmaktan, özgür olmaktan çıkıyor. Her şeyi özelleştiriyorlar ama dini özelleştiremiyorlar. Neden acaba? Halbuki en büyük özel kurum dindir aslında.

Türkiye'de "kurban" algısı değişebilir mi? 

En azından hayvan kesmenin olmadığını ben yıllardır söylüyorum. Bayrama "evet", hayvan kesmeye "hayır" diyorum. Kur'an-ı Kerim'de hayvan kesme şeklinde bir ibadet yoktur. Kurban diye bir ibadet olamaz. Durum budur. Tabii ki bu bilinçle olacak bir şeydir. İnsanlar bilinç geliştirdikçe... Ben de bir zamanlar kurban kestim, babamdan kurban kesmeyi öğrendim. Yıllarca kurban kesilen ortamlarda büyüdüm ama 20 yıldır kurban kesmiyorum. Ben de bu bilinç geliştiyse herkeste gelişir.

Peki dini vecibelere göre kurbana en fazla 7 kişi girebiliyor ama kurban fiyatları da büyükbaşta 20 bin ila 50 bin arasında değişiyor. Bu ekonomik koşullarda kurbana 7 kişiden fazla girilebilir mi, Diyanet bununla ilgili bir açıklama yapar mı? 

İnsanların ortaklaşa kurban kesmesine gerek yok, o paraları yoksullara dağıtsınlar. Böyle söyleyince kurban yetiştirici, üreticilerin elinde kurbanlar kalıyor. Köylerde, kırsal yörede, hayvan üreten insanların zararına oluyor. Halbuki Kurban Bayramı'nda kesilen hayvan sayısıyla ibadet amacıyla Kurban Bayramı'nda hayvan kesiliyor. Onun sayısıyla bütün bir yıl boyunca kesilen hayvanları kıyaslarsanız onun binde biri bile değildir bayramda kesilenler. Onları başka yerlere değerlendirebilirler. Ben et tüketilmesinin yasaklanmasından bahsetmiyorum. Kasaplara veya Et ve Süt Kurumu da verilebilir, devletin onlara bir çözüm bulması, et kesim ve dağıtımını organize etmesi lazım. Şu anki Diyanet benim söylediğimi zaten kabullenemez. Onlar geleneksel öğreti üzerine gidiyorlar ve ben gerçek İslam'dan bahsediyorum. İnsanları hiçbir şekilde kurban kesmeye ve ortak olmaya çağırmıyorum. Bunu teşvik de tavsiye de etmiyorum. Kurban paralarınızı, gidip bir yoksula, çaresize, kimsesize, borçluya, geçinemeyene ulaştırmak en iyisidir.

Son olarak kansız kurbansız bir bayram diliyorum herkese...