Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

GIDA ENFLASYONU VE KAYNAKLARI

Türkiye geniş halk kitleleri yoksulluk koşullarında yaşamaktadır. Asgari ücretin adeta ortalama ücret konumuna gelmesi ve bu ücretin yoksulluk sınırının çok altında kalması da bu yargıyı teyit etmektedir. Yine Gini katsayısının 0,40 düzeylerinde bulunması gelir dağılımında adaletsizlik olduğunu ortaya koymaktadır. Hem gelir dağılımının adaletsiz olması hem de yoksulluğun yaygınlığı gıda fiyatları ve bunlardaki artışı çok önemli hale getirmektedir.

Bu yazımızda var olan fiyat göstergelerinden ilgili olanların tamamı kullanılarak gıda enflasyonunun kaynaklarını ortaya koymak istiyoruz. Bu çerçevede tarım-gıda enflasyonuyla bağlantılı göstergeler; girdi fiyatlarındaki gelişmeleri değerlendirmek amacıyla Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, tarım ürünlerinin çiftçiden alış fiyatlarını temsil eden Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, işlenmiş tarım ürünleri fiyatlarındaki gelişmeleri görebilmek amacıyla Yurtiçi ÜFE içinde bulunan Gıda Sanayi Fiyat Endeksi, ham ve işlenmiş gıda ürünlerinin tüketiciye ulaştırılması sürecindeki nakliye maliyetlerini değerlendirebilmek için Kara ve Boru Hattı Taşımacılığı Hizmet Üretici Fiyat Endeksi kullanılmıştır. Ayrıca Tüketici Fiyatları Endeksi'nde yer alan Gıda-İçecek Fiyat Endeksi ile Yiyecek-İçecek Sunum Hizmetleri Fiyat Endeksi ve dış talebi temsilen Yurtdışı Üretici Fiyatları Endeksi'nin alt endeksi olan Gıda Fiyat Endeksi kullanılmıştır. Böylece tarım ve gıda ürünleri fiyatlarını etkileyen olası tüm fiyat endeksleri analizde kullanılmıştır. Kuşkusuz bu endekslerin kapsamları ve kapsamdaki maddelerin ağırlıkları oldukça farklıdır. Ancak, fiyatlardaki genel eğilimleri değerlendirmek açısından bu endekslerin anlamlı olduğu söylenebilir.

Gıda enflasyonunu değerlendirmek açısından incelenebilecek ilk göstergeler tarımsal girdi fiyatlarındaki gelişmelerdir. Böylece tarımda üretim maliyetlerinin nasıl geliştiği ve gıda enflasyonundaki rolü değerlendirilebilecektir. Bu amaçla Tablo 1’de Tarım Girdi Fiyat Endeksi'nde kapsanan bazı temel girdilerin fiyatlarında yıllık bazda görülen artışlara yer verilmiştir. Tabloda ilk dikkati çeken nokta 2021 yılı son çeyreğinde belirgin hale gelmeye başlayan yüksek oranlı fiyat artışlarıdır. Bu gelişmenin TCMB’nin faiz indirimine başlaması ve bunun ardından döviz kurlarında yaşanan yüksek oranlı artışlarla yakından ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Tabloda yer verilen girdilerin daha çok ya ithal ya da ham maddesi ithal maddeler olması kur artışlarının etkisini belirginleştirmektedir. Dolayısıyla makro ekonomik politika tercihlerinin (düşük faiz) de tarım-gıda enflasyonunda etkili olduğu söylenebilir.


Diğer taraftan 2022 yılı Ekim ayı sonu itibariyle son bir yılda; mazot fiyatlarının yüzde 233,5, elektrik fiyatlarının yüzde 128,6, bileşik gübrelerin yüzde 207,1, ot ilaçlarının yüzde 112,1, böcek ilaçlarının yüzde 98,3, kesif yem fiyatlarının ise yüzde 147,8 oranında arttığı görülmektedir. 2022 yılı Ekim ayı sonu itibariyle tüm tarımsal girdilerdeki yıllık ortalama fiyat artışı ise (Tarım Girdi FE) yüzde 134,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu veriler çerçevesinde tarım ve gıda ürünleri fiyatlarındaki artışın önemli bir nedeninin girdi maliyet artışları olduğu söylenebilir.

Üreticilerin böylesi bir maliyet artışı karşısında üretim motivasyonunu koruyabilmeleri için ürün fiyatlarının daha yüksek oranda artması gerekecektir. Nitekim 2022 yılı Ekim ayı sonu itibariyle Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi'ndeki yıllık artış yüzde 163,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. Ancak 2021 yılının tamamında ve 2022 yılının Nisan ayına kadar olan bölümde tarım girdilerindeki fiyat artışı, ürün fiyatlarındaki artışın çok üzerinde gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle tarım ürünleri fiyatları girdi maliyetlerindeki artışa gecikmeli olarak uyum sağlamıştır. Dolayısıyla 2022 yılı Nisan ayı ve sonrasında tarım ürünleri fiyatlarındaki artışın girdi fiyatlarının üzerinde gerçekleşmesinin bir taraftan kar marjının korunması, diğer taraftan da arz artışındaki yetersizlikle ilgili olduğu söylenebilir.



Tarımsal girdilerin kullanılıp üretimin yapılmasının ardından bazı ürünler işlenmek üzere gıda sanayi işletmelerine satılmaktadır/gönderilmektedir. İşlenmiş gıda ürünleri fiyatlarındaki yıllık artış da 2022 yılı Nisan ayına kadar tarım ürünleri fiyatlarındaki artıştan daha yüksek oranda gerçekleşmiş, bu tarihten sonra ise tarım ürünleri fiyatları daha yüksek oranda artmıştır. Bununla birlikte 2022 yılı Ekim ayı sonunda gıda sanayi ürünleri Üretici Fiyat Endeksi yüzde 150 oranında artmıştır. Kasım ayında ise bu artış az da olsa gerilemiş yüzde 138,5 olmuştur. Dolayısıyla 2022 Nisan'ından sonra tarım ürünleri fiyatlarındaki artışın çok daha belirgin hale geldiği anlaşılmaktadır.

Tarımsal girdilerin kullanılıp üretimin gerçekleştirilmesinin ardından gerek nihai tüketicilere gerekse tarıma dayalı sanayi firmalarına ulaştırılmasında ve yine sanayi işletmelerinden çıkan gıdaların tüketicilere ulaştırılmasında nakliye hizmetleri devreye girmektedir. Bu aşamada söz konusu hizmetler ile bu hizmetin üretilmesinde kullanılan başlıca girdi olan mazot fiyatlarındaki artış önem taşımaktadır. Nitekim 2022 yılı Ekim sonu itibariyle bu hizmetlerin fiyatlarında yıllık bazda yüzde 135,2, mazot fiyatlarında ise yüzde 233,5 düzeyinde artış gerçekleşmiştir. Dolayısıyla tarım ürünleri ve gıda fiyatlarındaki artışın önemli bir nedeni de nakliye ücretleri olmuştur.

Bu şekilde, tarımda pahalı girdiler ile üretilen, sanayi işletmelerinde pahalı ham madde kullanılarak pahalı enerji ile işlenen ve oldukça yüksek nakliye maliyetleriyle nihai tüketicilere sunulmak üzere marketlere gönderilen ürünler söz konusu olmaktadır.

Yüksek kira, enerji ve iş gücü maliyetlerine sahip olduğu söylenebilecek marketlerdeki fiyat artışlarını değerlendirmek için TÜFE içinde yer alan Gıda-İçecek Fiyatları Endeksi verilerine de Tablo 2’de yer verilmiştir. Buradan görülebileceği gibi 2021 yılının Haziran ayına kadar gıda-içecek fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 20’nin altında seyretmiş, Temmuz ayından sonra yüzde 20’yi, Aralık ayı sonrasında da yüzde 40’ı aşmıştır. 2022 yılı Ekim ayında bu ürünlerin fiyatındaki yıllık artış yüzde 99, Kasım ayında yüzde 102’ye ulaşmıştır. Dolayısıyla dolar kuru, tarım girdi fiyatları, tarım ürünleri fiyatları ile gıda sanayi ürünlerindeki fiyat artışları, 2021 yılı Aralık ayından sonra, daha hızlı ve yüksek oranda perakende gıda ve içecek fiyatlarına yansımıştır.

Gıda fiyatlarındaki artışın yansımasının görülebileceği bir diğer alan da Hizmet Üretici Fiyat Endeksi'ndeki bir alt grup olan Yiyecek ve İçecek Sunum Hizmetleri olabilecektir. Bu nedenle Tablo 2’de bu endeksteki yıllık artışlara da yer verilmiştir. Buna göre endeksteki artış 2021 yılı Aralık sonrasında sürekli bir üst platoya yerleşmiş ve 2022 Ekim ayı itibariyle yüzde 103’ü aşmıştır. Bu endeksteki artışların TÜFE içinde yer alan Gıda ve İçecek Fiyatları Endeksi'ndeki artışlara yakın ve paralel seyrettiği görülmektedir.

Türkiye önemli bir tarım ve gıda ürünleri ihracatçısıdır. Bu nedenle ihracatta ortaya çıkan gelişmeler iç fiyatları etkileyebilmektedir. Dolayısıyla Yurtdışı Üretici Fiyatları Endeksi'nde yer alan Gıda Ürünleri Fiyat Endeksi'ndeki gelişmelerin incelenmesi gıda enflasyonun olası farklı bir kaynağını ortaya koyacaktır. Tablo 2’den görülebileceği gibi, bu endeksteki yıllık artış, dolar kurundaki artışın belirginleştiği 2021 yılı Kasım ayı sonrasında hızlanmış ve 2022 yılı Eylül ayında yüzde 135,5 ile en yüksek düzeye ulaşmış ve izleyen Ekim ayında yüzde 123,9 olmuştur. Dolayısıyla gıda ürünleri ihracat fiyatlarında da yüksek oranlı artışlar yaşanmıştır.

Diğer taraftan 2021 yılı Ocak ayından 2022 yılı Mart ayı sonuna kadar Gıda Ürünleri Yurtdışı Fiyat Endeksi'ndeki artış hem Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi hem de Gıda Sanayi Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi'nden daha yüksek olmuştur. Yani, bu dönemde gıda ihracatı cazip hale gelmiştir. Dolayısıyla söz konusu dönemde tarım ve gıda ürünleri fiyatlarının artmasında ihracat yoluyla arzın azalmasının da rolü olduğu söylenebilir. Ayrıca girişimcilerin yüksek fiyatla ihracat yapabilir hale gelmeleri, iç piyasa fiyatlarını artırmak konusunda daha rahat davranabilmelerine imkan vermiş olabilir.

Tarım ve gıda ürünleri fiyatlarındaki artış maliyetler yanında arz yetersizliklerinden de kaynaklanabilecektir. Bu nedenle tarımsal üretimdeki gelişmelerin değerlendirilmesi uygun olacaktır. Bu amaçla Tablo 3’te çeyrekler itibariyle tarım sektöründe büyüme hızları ile tarım sektöründe üretilen tüm ürünlerin ortalama fiyatını temsil eden tarım sektörü deflatöründeki değişmelere yani deflatör enflasyonuna yer verilmiştir.

Buna göre 2019 ve 2020 yıllarında tarım sektörünün yüksek sayılabilecek oranlarda büyüdüğü, 2021 ve 2022 yıllarını içeren yedi çeyreğin dördünde küçüldüğü sadece üç çeyrekte büyüyebildiği görülmektedir. Bununla birlikte 2021 yılının dört ve 2022 yılının ilk üç çeyreğinde sektörde üretim ortalama olarak yüzde 1,1 oranında azalmıştır. Ülke nüfusunun her yıl yaklaşık bir milyon düzeyinde arttığı, sayılarının 10 milyona ulaştığı söylenen sığınmacıların varlığı, 50 milyona yakın yabancı turistin ülkeye geldiği dikkate alındığında, tarımdaki üretim gerilemesinin gıdalarda fiyat artışlarına neden olması kaçınılmazdır. Nitekim tarım sektörü deflatör enflasyonunun 2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren artması da bunu teyit etmektedir. Dolayısıyla tarım ve gıda ürünleri fiyatlarındaki artışın gerisinde arz artışındaki yetersizliğin de olduğu söylenebilir.



Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tarım-gıda enflasyonunu doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen çok sayıda faktör olduğu görülmektedir. Bu faktörleri bütünsel olarak şöyle sistematize etmek mümkündür;

√ Faiz ve diğer makro ekonomik politikalara ilişkin olarak irrasyonel oldukları ortaya çıkan tercihler,

√ Bu tercihlere bağlı olarak reel döviz kurlarında ortaya çıkan yüksek oranlı artışlar ve bu artışların tarımsal üretimde kullanılan girdilerin büyük ölçüde ithalata dayalı olması nedeniyle girdi maliyetlerinde de çok yüksek oranlı artışlara neden olması,

√ Tarımsal ürün fiyatlarının uzun süre girdi fiyatlarından daha düşük artması sonucunda kar marjlarının gerilemesine bağlı olarak çiftçinin üretim motivasyonunun azalması, daha az girdi kullanmak zorunda kalması ve bunlara bağlı olarak verim ve üretim artışının yetersiz kalması,

√ Verim ve üretim artışı yetersizken gıda talebinin nüfus artışı, sığınmacılar ve turist girişindeki artışlara bağlı olarak artması ve dolayısıyla arz-talep uyumsuzluğunun oluşması,

√ Bu uyumsuzluğa rağmen, dar ve sabit gelirlilerin gelirlerindeki reel gerilemeye bağlı olarak satın alma güçlerinin azalması nedeniyle gıda talebi desenini daraltmak ve azaltmak zorunda kalmaları, bu nedenle yokluk-kıtlık görülmemesi, dolayısıyla tarım politikası karar birimlerinin sorunun derinliğini göremeyerek gerekli önlemleri almamaları,

√ Akaryakıt ve elektrik fiyatlarındaki çok yüksek artışlar nedeniyle tarım ürünlerinin nakliyesi ve depolanması sürecindeki maliyetlerin de çok yüksek oranda artması ve buna bağlı olarak tarım ve gıda ürünleri fiyatlarının artışını beslemesi,

√ Önce pandemi ve sonra Rusya-Ukrayna Savaşı sürecine bağlı olarak küresel gıda fiyatlarındaki artışın ihracatı cazip hale getirmesi, 2021 yılı son çeyreğinden sonra kur artışlarının ihracatı cazip hale getirmesinin yarattığı etki, yani dış talebin ülke içi arzı olumsuz etkilemesi.

Bu faktörlerin çokluğu gıda enflasyonuyla mücadelenin de güç ancak zorunlu olduğunu ortaya koymaktadır.

Kısaca ifade etmek gerekirse Türkiye’de tarım sektöründe yaşanan gelişmeler oldukça endişe vericidir. Bu endişe verici gelişmelerden biri olan gıda enflasyonu ise bir neden değil, bir sonuçtur. Pahalı girdilerle, optimumdan uzak ölçeğe sahip işletmelerde yeterli bilgi-bilinç olmadan yapılan ve yeterince artırılamayan, istikrarsız nitelikteki üretim, nitelik standartları çok düşük lojistik zinciri ve ambalajlar, gereğinden fazla aracı, işlevsellikten uzak çiftçi örgütleri, üretici aleyhine piyasa yapıları, yanlış-yetersiz destekleme politikaları, birikiminden yeterince faydalanılamayan Bakanlık bürokrasisi…

Görüldüğü gibi gıda enflasyonunu düşürmek için, bu enflasyonla mücadeleye gelmeden önce tarımda yapılması gereken çok iş bulunmaktadır. Zira kalıcı çözüm, sonuçları ortadan kaldırarak (ithalat, kamu eliyle sübvansiyonlu gıda satmak vb.) değil, nedenleri ortadan kaldırarak (örgütlü çiftçi, uygun maliyetli, istikrarlı ve artan üretim) bulunabilecektir. Tarım ve bağlantılı boyutlardaki sorunların çözülememesi, sadece ekonomik değil sosyal ve politik sonuçlar da üretebilecektir.