Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
123456789
Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
123456789

Çin artık daha proaktif

Çin üzerine araştırmalar yapan Selim Öterbülbül'e göre Çin, sistemi yıkıp yeni baştan yapmak istemiyor, kendine sistemde bir yer açmaya çalışıyor. Çin'in sesi eskisine oranla daha yüksek çıksa da NATO benzeri bir güvenlik yapısı inşa etme peşinde değil.

Hale Tuna Kuterdem

ANKARA- Çin üzerine araştırmalar yapan Selim Öterbülbül'e göre Çin, sistemi yıkıp yeni baştan yapmak istemiyor, kendine sistemde bir yer açmaya çalışıyor. Çin'in sesi eskisine oranla daha yüksek çıksa da NATO benzeri bir güvenlik yapısı inşa etme peşinde değil. Öterbülbül ile söyleşimizin beşinci ve son kısmı şöyle:

Hale Tuna Kuterdem: Çok kutuplu dünya açısından bakarsak nasıl görüyorsunuz? Çin kendi uydu ülkelerini mi oluşturuyor? Kendi hinterlandını mı oluşturuyor?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Şunu açıkça söylemek lazım; Çin, Amerikan sisteminde gördüğümüz gibi bir güvenlik yapısı inşa etmeye çalışmıyor. Dolayısıyla da Orta Doğu'da Amerika'nın paralelinde ya da ona alternatif olacak bir güvenlik ağı oluşturmaya çalışmıyor. Zaten bu mümkün de olamaz. Çünkü Amerika bölge ile çok entegre şekilde. Hem askeri varlığıyla hem ikili ilişkileriyle mevcut sistemi inşa etmiş aktör. Çin buna ancak bir katkı verebilir konumda. Alternatif sunmak değil hedefi. Kendisi de böyle bir şey iddia etmiyor.

Çin bölgede alternatif güvenlik ağı kurmak istemiyor

Fakat söyleminde özellikle vurguladığı birkaç nokta var. Bunu hem Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin hem de Xi Jinping'in açıklamalarında görüyoruz: “Asya Asyalılar’ndır!”, “Asya'nın sorununu Asyalılar çözsün” gibi ifadelerle aslında yabancı güçlerin neden buradan ayrılması gerektiğini, Asyalılık söylemi üzerinden aslında Çin'in neden bölgede aktif rol oynaması gerektiğini kendilerince meşrulaştırdıklarını görüyoruz. Ama şunu söylemek lazım; Çin, Orta Doğu veya başka bir bölgede Amerika’ya alternatif bir güvenlik ağı kurmak istemiyor.

Hale Tuna Kuterdem: “Şu an için”

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Evet şu an.

Hale Tuna Kuterdem: Son olarak size bundan 10-15 yıl sonrasını, 1930-35'leri sormak istiyorum. Bizi, gelecek kuşakları ne bekliyor?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Çin aşısından bakarsak Çin'in kendi hedefleri var. 2035 için hedefleri var. Ama özellikle 2049 için kendine koyduğu hedefleri var. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılı olduğu için bu tarihler üzerinden belirleniyor. Özellikle bu hedefler belirlenirken içerideki belli başlı gelişmeler, yani kalkınmanın sağlanması, refahın bütün topluma olabildiğince eşit şekilde yayılması gibi hedefler vurgulanıyor.

Sistemde Çin’in eleştirilerini de dikkate alan evrim istiyor

Dış politika açısından da dünyanın sayılı güçlerinden biri olmak, öncü güçlerinden biri olarak sistemi daha iyiye evirmek. Biz bunu Xi Jinping'in araştırmalarında da görüyoruz. Çok taraflı kazan kazan ilişkisini, karşılıklı iş birliğini vurgulayarak bir gelecek inşa etmenin önemini vurguluyor. Onun dışında biz örneğin çevre sorunları konusunda da Çin’in aktif bir oyuncu olarak yer aldığını görüyoruz. Meseleler sadece siyasi ve askerdi boyutta değil. Çok katmanlı olarak ele alınıyor. O yüzden de geleceğe yönelik bir projeksiyon yapıldığında çok kutupluluğun çok daha olası bir senaryo olduğunu ve Çin'in de bu çok kutupluluk içinde önemli bir merkez olarak yer alacağını öngörmek zor değil.

Hale Tuna Kuterdem: Yani iki kutuplu değil çok kutuplu. O kutuplar kimler olacak sizce?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Yani çok kutupluluk derken illa bir ülke olmasına da gerek yok. Avrupa ve Avrupa Birliği özelinde de aslında böyle bir yapıdan söz edilebilir. Yükselen güçler zaten bir gerçek. Brezilya'sı Güney Amerika'sı, Hindistan, Türkiye…

Diğer kutuplar yükseliyor bile, ama sil baştan olmayacak

Bunlar önemli aktörler ve bunların söz sahibi olup olmaması Birleşmiş Milletler gibi kurumlardaki bazı reformlara bağlı ama evet, dünya siyasetinde yer almaya başladığını görüyoruz. O yüzden bugün Brezilya'daki seçimler bu kadar yakından takip ediliyor. Örneğin Türkiye'de olan seçimler ondan bu kadar yakından takip edilecek önümüzdeki aylarda. Çünkü gelecek projeksiyonu ve dünya sisteminde yer alacak aktörler ancak bu şekilde birlikte çalışmak bir sistemi reforme edebilir. Şu anda sil baştan bir sistem öngörülmüyor.

Hale Tuna Kuterdem: Bu bakış açısıyla Çin revizyonist diyemezsiniz o halde.

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Tabii ki. Ne bir aktör bunu önceliyor -yani ne sil baştan biz bunu inşa edelim- ne de sistemde böyle bir devasa kriz var. Sistem kendisini restore ediyor. Ama yavaş, ama hızlı şekilde. Baktığınızda aktörlerin mevcut rahatsızlıkları var. Sistemde işlemeyen noktalar var ve bunun değişeceği evrileceği öngörülebilir.

Sesleri artık daha yüksek çıkıyor

Çin bunu, “Çin karakteristiğine sahip sosyalizm” şeklinde nasıl kendi sistemini anlattıysa, uluslararası sistemi ve dış politikayı da yine Çin karakteriyle, Çin'e özgü bazı noktaları vurgulayarak dönüştüreceğini söylüyor zaten. Buna yönelik olarak eleştirilerde bulunuyor. Belki zorlamıyor ama fikrini beyan etmeye başladı. Yani eskiden daha düşük profilli, çok karışmayan bir Çin görürken, biz bugün çok daha proaktif şekilde tartışmalara katılan, kendi görüşünü beyan eden ve yeri geldiğinde de farklı görüşlerin politikalarını engelleyen bir Çin görüyoruz.

Hale Tuna Kuterdem: Sonuç olarak Çin'in yükselişinin de devam etmesini bekliyorsunuz.

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Çin'in yükselişi meselesi “barışçıl yükseliş” tanımlamasıyla 2000'lerin başında adlandırılan ve bizatihi Çinliler tarafından isimlendirilen bir şey. Ve bu bir gerçek ama elbette ki siz daha küçük ölçekli bir yapının büyümesi ile devasa hale gelmiş bir yapının büyümesini aynı oranda değerlendiremezsiniz. Yani büyüme oranlarında elbette ki değişiklik olacak, biraz daha yavaşlama olacak. Ama parti açısından da istikrarlı bir ekonomik kalkınmanın ve gelişimin sürdürülmesi çok önemli. O yüzden bunda bir geri adım attıracak gelişmelere karşı çok sert tedbirler almaya devam edilecektir.

Hale Tuna Kuterdem: Amerikan akademik çevrelerinde süregelen bir tartışma var. Çin'in artık maksimum gücüne eriştiği, çöküşe geçeceği, nüfusunun yaşlandığı, emeklilerin sayısının katlandığı, üstelik su kıtlığı çektiği... Bu görüşe ne diyorsunuz?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Elbette bu büyük ve hızlı gelişimin çevresel sorunları oldu. Büyük şehirlerde hava kirliliğinden başlayarak sağlık sorunlarına kadar... Fakat bunlar tamamıyla Çin'in yükselişini engelleyecek şartlar oluşturur mu, o konuda şüpheliyim.

Hale Tuna Kuterdem: Ama yine de Çin'de önceki yıl 10 milyon 600 bin çocuk doğarken, geçen yıl bu sayı 10 milyona düştü.

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Çünkü bakmanız gerekiyor. Çocuğunuza da belli bir refah sağlamanız gerekiyor. Bunu sağlayamayacaksanız, yeterli imkanlar sunamayacaksanız toplumda bu reaksiyon oluşuyor. Ona yetecek bir mesken bulamıyorsanız, ona iyi eğitim veremeyecekseniz, iyi sağlık koşullarıyla yetiştiremeyecekseniz, gelecekte iş konusunda yeterli bir öngörü yoksa o zaman belki tek çocuk yeterli görülüyordur Çin halkı tarafından.

Ancak Çin'de yaşanan bu gelişmeler de bu şekilde çözülecek. Ama unutulmaması gereken bir nokta var. Çin şu anda dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Orada yaşanacak bir kriz aslında bütün dünyanın krizi olmaya aday.

Hale Tuna Kuterdem: Çin’i tek bir yönden okumamak gerektiğini gösterdiniz Verdiğiniz bilgeler için çok teşekkür ediyoruz.

Önceki bölümler:

1.Bölüm: Zorla dünyaya açtılar

2. Bölüm: Kissinger'a göre Go oyununun hamlelerini yapıyor

3.Bölüm: Çin'in "usul usul" stratejisi

4.Bölüm: Artık temelli Orta Doğu'da