58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
Efsanenin çöküşü
Efsanenin çöküşü
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
123456789
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
Efsanenin çöküşü
Efsanenin çöküşü
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
123456789

“Ülkemizin gazetecilik tarihindeki en ağır sansür ve ceza tehdidi”

TBMM’ye sunulan "Basın Kanunu" teklifinin içeriğini, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, GAZETE DURUM’a değerlendirdi.

ANKARA- TBMM Başkanlığı’na sunulan "Basın Kanunu" teklifinin, 2023 yılındaki seçimler yaklaşırken gündeme gelmesi, "seçimlere hazırlık" olarak yorumlanırken, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, teklifin içeriğini, "Bu teklif, ülkemizin son dönem gazetecilik tarihinde karşı karşıya kaldığımız en ağır sansür ve ceza tehdidini içinde barındırıyor" sözleriyle değenlendirdi.
 
Sosyal medya ve internette "yalan haberle mücadele" gerekçesiyle hazırlanan ve kamuoyunda "dezenformasyon yasası" olarak adlandırılan yasa teklifi, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunuldu.

Teklif ile Türk Ceza Kanunu'na "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu eklenerek, "endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya" yönelik yayın yapanların, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor.

İnternet haber siteleri de diğer süreli yayınlar gibi Basın Yasası kapsamına girerek, editoryal işlerde çalışanların basın kartı edinmesinin yolu açılıyor. Ayrıca, haber siteleri de diğer yayın organları gibi Basın İlan Kurumu'ndan resmi ilan alabilecek.

GAZETE DURUM'a konuşan Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener'in, yasa teklifine ilişkin değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

“Seçim yaklaştığı için bu kanun teklifi hızlandırıldı”

TBMM’ye sunulan Basın Kanunu’nun sadece seçimlerle ilgili olduğunu düşünmediğini ifade eden Şener, “Seçimlere giderken 1 yıldır bu Basın Kanunu’nun değişmesi gündemde. O yüzden sadece seçimlerle ilişkilendirmek doğru olmayabilir. Ama şüphesiz yaklaşan seçimler nedeniyle, üzerinde ihtilaf olan maddeler bulunmasına karşın, seçim yaklaştığı için bu girişimi hızlandırdıklarını tahmin ediyorum” dedi.

“Gazetecilere göre değil, kendilerine göre düzenleme yapıyorlar”

Kanun teklifi hazırlanırken, gazetecilerin görüşlerinin alınmadığının altını çizen Şener, “Yasada tanımı yapılması gereken bazı şeyler var. Bunları biz de destekliyoruz. Örneğin, dezenformasyon, yalan haber. Bunlar nedir, ne değildir bunların belli olması gerekir. Gazetecilerle, yasa yapıcıların, siyasetçilerin bir araya gelmesi gerekiyor. Bu tür önemli meselelerin konuşulması gerekiyor. Yine aynı şekilde internet medyasında çalışan arkadaşlarımızın onların Basın Kanunu çerçevesinde çalışılması sağlanabilmelidir. Mevcut Basın Kanunumuzda internet haberciliği yapanlara yer yok. Dolayısıyla buna da bir düzenlemeye ihtiyaç var. Yeni getirilen bu teklifte, internet medyasına da bir düzenleme yapılıyor ama gazetecilerin dediği şekilde değil, kendi çıkarlarına göre bir düzenleme yapılıyor” ifadelerini kullandı.

“Hangi gazetelere resmi ilan bedeli aktarıldığını biliyoruz”

Muhalif gazetelerin, çok ciddi resmi ilan ambargosuyla karşı karşıya kaldığını söyleyen Kenan Şener, “Çünkü bu şüpheleri güçlendiren pek çok örnek gördük günümüzde. Örneğin, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan bedelleri. Hangi gazetelere resmi ilan bedeli aktarıldığını biliyoruz. Bunlar mevzuatta düzenlenmiş ama biz resmi ilan cezası alan gazetelerin ilan yayınlayamadığını ve ekonomik olarak çok zorlandıklarını biliyoruz. Bunların başında Sözcü, Yeni Asya, Evrensel, BirGün geliyor. Bu gazeteler, çok ciddi resmi ilan ambargosuyla karşı karşıya durumda. Bizim basını desteklemek üzere oluşturduğumuz mevzuatın dışında kalıyor bu gazeteler. O zaman internet siteleri içinde benzer engellerle karşı karşıya kalabiliriz. Mevcut yasal hazırlık, internet sitelerinde de resmi ilan uygulamasının benzer şekilde yapılacağı yönündeki endişelerimizi ortadan kaldırmıyor. Resmi ilan uygulaması açısından, basın kartı açısından, dezenformasyon adı altında getirilmek istenen bu yasanın elle tutulur tek yanı internet medyasında çalışan arkadaşlarımızın Basın Kanunu çerçevesine alınmasıdır” sözlerini dile getirdi.

“Yalan haberin tanımı hakim ve savcıların takdirine mi bırakılacak?”

Şener, yasa teklifinin hazırlanma sürecinin uzamasını, "yalan haber ve dezenformasyonun tanımında" iktidarın bir türlü karar verememesine bağlayan, “Birinin yalan haber yayınladığına kim karar verecek? Otorite kim olacak? Bu yasa ilk hazırlanmaya başlandığında, ‘Hakikat Başkanlığı’ kurulacak denmişti ama yasa teklifine baktığımızda bu yok. Kim belirleyecek? Hakimlerin savcıların takdirine mi bırakıyorlar yalan haberi? Yalan olup olmadığına gazeteciler ya da gazetecilerin danışmanlığında bir kurul yapmayacaksa o haberin yalan olup olmadığını nasıl iddia edeceğiz?” sorularını yöneltti.

“Sadece bizi değil, yurttaşı da ilgilendiriyor”

Bu yasa teklifinin böyle kaldığı sürece anayasaya aykırı olacağını söyleyen Şener, şöyle devam etti: “Örneğin, kamu ihalelerini en çok alan şirketlerle ilgili bir haber yaptınız. Şirket de dedi ki bu haber benim itibarımı sarsıyor. İtibarını sarstığı için bu haberin internet sitesinden bir saat içerisinde çıkarılmasını isteyebilecek. Haberin doğruluğu üzerine bir tartışma var. Gazeteciler, kaynaklarını açıklamak zorunda değiller. Kaynağını açıklamak istemeyen gazeteciye haberinin yalan olduğunu iddia edebilir herhangi bir mercii. Burada bir somut belirlilik ve tutarlılıkta yoksun bir yasa teklifi var. Bu yasa teklifi böyle kaldığı müddetçe anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi’ne gidecektir bu yasa teklifi. Biz daha önce Basın Kartı Yönetmeliği’ni Danıştay’a taşıdık ve hukuk dışı hükümlerin durdurulmasını sağladık. Danıştay, bu maddeler yasaya, anayasaya aykırı demişti. Ama görüyoruz ki aynı maddeler, bu yasa tasarıyla tekrar karşımıza çıkmakta. Bu şu anlama geliyor; biz, idari mahkeme olan Danıştay’a başvuramayacağız. Çünkü kanunlara karşı itiraz yolu Anayasa Mahkemesi’nden geçiyor. Bunu 110 milletvekilinin götürmesi gerekiyor. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) götürecektir. Bu teklif, ülkemizin son dönem gazetecilik tarihinde karşı karşıya kaldığımız en ağır sansür ve ceza tehdidini içinde barındırıyor. Bu yasa teklifi, sadece bizi değil, yurttaşı da ilgilendiriyor. Sosyal medyada herhangi bir şey paylaşıp, hapis cezasıyla karşı karşıya kalma riski toplum için doğuyorsa bir oturup düşünmemiz lazım, bu kabul edilemez.” 

“İktidar cephesinde bazı isimler aynı görüşte değil”

Kanun teklifi hazırlanırken kendilerinin görüşüne başvurulmadığını söyleyen Şener, “Bizim görüşümüze başvurmadılar. Türkiye’nin en eski, en köklü basın cemiyetidir, Gazeteciler Cemiyeti. İktidara yakın isimlerin görüşlerini aldılar. Kalan süreçte; komisyonda, TBMM Genel Kurulu’nda elimizden gelen tüm gayretle bu yasa teklifine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Orada da belki gelen yeni önergelerle teklifte bazı değişiklikler yapılabilir. Çünkü teklifin bazı maddelerinde iktidar cephesinde de bazı isimlerin aynı görüşte olmadığını biliyoruz. AK Parti içinden de bu yasa teklifine itirazlar geleceğini tahmin ediyoruz. Meclis aşamasında süreci takip edeceğiz” diye konuştu.

“Yürürlük tarihinin geç olması normal”

“Kanunun eğer yasalaşırsa 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe girecek olmasını nasıl yorumluyorsunuz?” sorusuna Şener, “Bunun nedeni şu; internet haber sitelerinin, internet habercilerinin, internet haber sitesi tanımına girebilmesi için belirli koşulları yerine getirmesi gerekiyor. Bunun için de bir zaman harcamaları gerekiyor. Dolayısıyla onlarla ilgili koşulların, yürürlük tarihinin, 3 ay sonra olması ya da 6 ay sonra olması gibi durumlar normal. Bazı teknik düzenlemeleri internet sitelerinin yapabilmeleri için, zamana ihtiyaçları var. Dolayısıyla yürürlük tarihinin geç olması normal” yanıtını verdi.

“İnternet gazeteciliğinin mevzuatta tanımlanması bizim için olumlu”

“Bu kanunda basın çalışanlarının yararına bir düzenleme var mı?” sorusu üzerine Genel Sekreter Şener, şunları kaydetti: “Evet. İnternet medyasında çalışan arkadaşlarımız Basın Kanunu kapsamında değiller şu anda. İnternette habercilik yapan kişi sayısı çok ciddi şekilde arttı. Medya ekonomisinde ciddi daralma, insanların çalışacak yer konusunda sıkıntı yaşaması, gazetecilikte yaşanan işsizlik durumu gibi nedenlerle çoğu meslektaşımız internet üzerinden okuruna ulaşmaya başladı. Bunun bir de özgürlük tarafı vardı. Meslektaşlarımız internet üzerinden okurlarına ulaşırken, özgürlüklerini de kullanabiliyorlardı. Biz istiyoruz ki, internet hem özgürlüğünü korusun hem de internette çalışanlar gazeteciler, yasal olarak gazeteci sayılabilsin, basın kartını alabilsin, sendikada örgütlenebilsin. Bunları sağlayacak bazı maddeler var. Örneğin, internet sitelerinin haberlerinin yayınlandığı tarihin üzerinde yazmasının gerekmesi gibi. İnternet medyasına kısmi düzenleme getirmesi açısından olumlu maddeleri var. Yine internette çalışan arkadaşlarımızın gazeteci sayılabilmesi için, bazı koşulların en azından ortaya konulması söz konusu. Bizim mevzuatımızda, internet gazeteciliği tanımlanmamış. Bunun tanımlanması bizim için de iyidir, olumludur ama özgürlükleri de koruyarak.”