58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
Efsanenin çöküşü
Efsanenin çöküşü
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
123456789
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
58 bin 500 tutuklu ve hükümlü üretim yapıyor
Efsanenin çöküşü
Efsanenin çöküşü
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
Sharon Stone'dan Kurtlar Vadisi itirafı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
PKK firarisi atlara tecavüz ederken yakalandı
123456789

Erdoğan'ın Balkan Gezisi'nin Görünmeyen Yüzü

Gazete Durum Analiz

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından dünya, Doğu-Batı olarak bölünürken, Erdoğan kendini tarafsız bir ortak olarak konumlandırdı. 

Erdoğan bu konumunu tahıl anlaşması ile taçlandırdı.

Ne Batı ne de Doğu kampında yer almadığını söyleyen Erdoğan, Balkanlar'da üç gün boyunca arabuluculuk rolüne soyundu.

Üç günlük ziyaretin arkasından yurda dönen Erdoğan; Bosnalı Sırp Lider Dodik’in bağımsızlık arayışı, Bosna’daki Hırvat-Boşnaklar arasındaki anlaşmazlıklar, Kosova-Sırbistan gerginliği gibi birçok konuda yaptığı görüşmeler hakkında gazetecilere bilgi verdi.

Peki ama Erdoğan'ın Balkan ziyaretinin arkasında ne var?

Gazete Durum Analiz, Erdoğan'ın Balkan ziyaretinin görünmeyen yüzünü anlamaya çalışıyor.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic; Ukrayna-Rusya Savaşı başladığında, "Sırbistan, bölgede barışı korumak için anayasasının ilkelerine bağlı kalmaya devam edecek" dedi. Vucic'in bu açıklaması, Rusya'ya uygulanacak ambargoya karşı olduğu anlamı taşıyordu. Anglo Saksonlar bu duruma çok kızdı.

Sırp Lider'in izlediği politikadan memnun olmayan Avrupalılar, Rusya ve Amerika'nın bölgedeki çıkarları nedeniyle bu açıklamayı görmezden geldi.

Aleksandar Vucic'e gözdağı vermek isteyen Amerikalılar, Kosova başta olmak üzere Balkanlar'da NATO güçlerinin varlığını artırmaya başladı. Kosova'ya yapılan geniş çaplı asker ve silah sevkiyatını Pentagon; Rusya ve Sırbistan'dan gelen tehditler nedeniyle Kosova Başbakanı Kurti'den gelen bir talep olarak açıkladı.

Peki durum tam olarak böyle miydi? 

ABD Kosova sorununu,  çatışma ve etki alanlarının genişliği nedeniyle içten içe yanan sıcak bir kor olarak bekletiyor ve yıllardır söndürmüyordu.

Bölgede sorunların çözüme kavuşması Amerikalılar için kârlı değildi. Amerika söndürmediği ateşi yeniden harlayarak, Sırbistan'ı Ukrayna-Rusya Savaşı'nda izlediği politikalar nedeniyle köşeye sıkıştırmak istiyor.

Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Kosova ve Karadağ'daki sorunlar AB ülkeleri ile Amerika arasında bir takoz oluşturuyor. 

Bu takoz sayesinde Washington, Avrupa'nın çelişkileri üzerinde oyun kuracak bir alan buluyor.

Bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve fay hatlarını harekete geçirmek için Amerikalılar, Priştine üzerinden Sırbistan ile bir çatışmayı kışkırtarak bu fırsatı değerlendirmek isteyecektir. Amerikalıların, Bondsteel Askeri Üssü'ndeki askerler ile bölgeye müdahale etmesi muhtemel bir senaryo olarak görünüyor.

Bondsteel Askeri Üssü dünyanın en büyük silah deposu olarak bilinir. Orada görev yapan barış gücü askerleri, "Dünyadan iki şey görünür biri burası diğeri Çin Seddi" derler. Avrupa'nın göbeğinde dünyanın en büyük askeri birliğinin neden Kosova'da olduğu, bu bölgenin ne kadar kırılgan olduğunu açıklıyor.

Sırada Bosna mı var?

Amerikalılar görevini ve yetkilerini kötüye kullanma, yolsuzlukla elde edilen paraların aklanması ve vergi kaçırmak gibi birçok suç nedeniyle Milorad Dodik ve oğlu İgor Dodik'in yargılanmasında da ısrar edebilirler. Sırp Lider Dodik, "Bosna Hersek'in kaderi Erdoğan ve Vucic'e bağlı" diyor.

Şimdilik Bosna Merkez Seçim Komisyonu, Milorad Dodik'in seçimlere katılma isteğini reddetti.

Dodik'in ayrılıkçı söylemleri ve soykırımın suç sayılması konusunda oluşan itilaf,  bölgeyi barut fıçısına çevirdi. 

Sırbistan'da gerilim tırmanmaya devam ederse Bosna-Hersek'teki Althea AB Barış Gücü Misyonu ve bölgedeki bütün uluslararası kazanımlar kaybolacak.

Amerikalılar, Bosna'yı bir NATO birliğine dönüştürmek için Kosova'daki gerginliği artırır ve Milorad Dodik'i tecrit etme yolunu seçerse Bosna Hersek, merkezi bir devlete dönüştürülmüş olur.

Sırbistan şimdilik askeri güç kullanmaya cesaret edemiyor.

Washington için bir sonraki adım, Belgrad'daki iktidarın tamamen Amerikalılar tarafından kontrol edilen bir rejimle değiştirilmesi ve Sırp halkının bağımsızlığının yok edilerek yoksullaştırılması olacaktır.

Benzer bir senaryoya Tunus'ta şahitlik ettik.

Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve Rusya'nın Balkanlar'da yaptığı propagandanın farkında. AB, bölgesinde başka bir savaş istemiyor. Bu nedenle Balkan ülkelerine ciddi ekonomik destek veriyorlar.

Belgrad'ın kendi güvenliğini düşünmesi ve Ukrayna Savaşı'ndaki tarafsız pozisyonlarını koruyabilmesi için Anglo Saksonlar ve onların denetimindeki güçlerle flört etmemesi gerekli.

Sırbistan, Avrasya Ekonomik Birliği'nin serbest ticaret bölgesinin bir parçası olmasına rağmen, ülkenin coğrafi konumu Rusya ile yakın iş birliği yapmasını engelliyor.

Ancak Ocak 2021'de hizmete giren ve Türk Akımı'nın devamı niteliğinde olan Balkan Akımı Doğal Gaz Boru Hattı üzerinden, Rusya'ya yaptırım uygulayan ülkelere göre Sırbistan'a doğal gaz vermek mümkün olacak.

Mevcut şartlar göz önüne alındığında, Rusya ile ilişkilerin Avrupa ekonomisi için doğrudan ve dolaylı sonuçları olduğu açık.

Kaos ve belirsizlikler üzerinden çatışma alanları yaratmak bir Anglo Sakson geleneğidir. Sırbistan taraf olmaya ikna edilemez ise bertaraf edilmekle korkutuluyor. Bu yaklaşım biçimi Balkanları çatışma ve kaosa sürüklüyor.

Ukrayna Savaşı nedeniyle Amerika, Balkanlar'da kaybettiği itibarı geri kazanmak istiyor. Washington; Avrupa ülkeleri içinde oluşan muhalefeti baskılamak için bölgeyi istikrarsızlaştırmaya hazırlanıyor.

Türkiye bu bölge ile ilgilenen tek ülke değil. Yaz boyunca Sırbistan ve Kosova arasında gerginlik had safhadaydı. Avrupa ülkeleri bölgesel barışı korumak için Amerika ise kontrollü bir çatışma alanı yaratmak için bölgeye birçok elçi gönderdi.

Kosova, 1990'lardan bugüne kadar Bosna'daki yüksek temsilcisi tarafından yönetiliyor. 

Batılı güçlerin yanı sıra Rusya ve Çin'in bölgede çıkarlarının olduğu bilinen bir durum.

Erdoğan, Balkan turu ile iyi komşuluk ilişkilerinin bölgeye ne gibi katkılar sağladığını anlatma fırsatı yakaladı. Yunanistan'a karşı sert söylemleri ile Balkanlar'da Türkiye'nin birçok müttefikinin olduğunu göstermiş oldu.

Türkiye-Balkan ilişkileri, köklü komşuluk ve akrabalık ilişkilerine dayanıyor. Ayrıca Erdoğan'ın bölge liderlerinin birçoğuyla kişisel ilişkileri bulunmakta.

Erdoğan, Boşnak Demokratik Hareket Partisi Lideri Bakir İzzetbegoviç'in kızının düğününde kızının sağdıcıydı.

Ayrıca Aleksandar Vucic ve Sırp Lider Milorad Dodik, Erdoğan ve Putin hayranı siyasetçiler. Dodik birçok kez Erdoğan'ı bölgenin en büyük lideri olarak tanımladı.

Sırbistan, Avrasya Ekonomik Serbest Ticaret Bölgesi'nin bir parçası olmasına rağmen, Sırbistan'ın coğrafi konumu, Rusya ile yakın iş birliği yapmasına müsaade etmiyor.

Yaptırımlar nedeniyle Rusya Avrupa'ya doğal gazı kesti.

Fakat Sırbistan'ın, Türk Akımı'nın devamı niteliğinde olan Balkan Akımı Doğalgaz Boru Hattı üzerinden gaz tedarik etmesi mümkün görünüyor.

Sırbistan şimdilik Balkan Akımı Gaz Boru Hattı'nın güvenliğini alarak kışı rahat geçirmenin planlarını yapıyor.

Rusya ile ilişkilerin Avrupa ekonomisi için doğrudan ve dolaylı sonuçları Ukrayna'daki savaş ile birlikte gün yüzüne çıktı.

Savaş, Avrupa'yı hızla konfor alanından çıkardı.

Erdoğan; Balkan turu ile iyi komşuluğun sonuçlarını Putin adına Avrupalılara anlatmış oldu.

Balkan turunu yorumlayan birçok yorumcu ve gazeteci, Erdoğan için "Balkanlar'da önemli sorunlarına yaratıcı çözümler getirebilir, siyasi otoritesi ve uluslararası itibarı bölgedeki gerilimleri yatıştırmaya yeter" şeklinde yorumlar yaptılar.

Erdoğan gerçekten Balkanlar'da yaratıcı çözümler için alan açabilir mi?

AB tarafından çok uluslu bir yönetimin bölgedeki ağırlığı ve dünyanın en büyük askeri üssünün Kosova'da konuşlu olması, bölgedeki fay hatlarının derinliğini göstermesi açısından önemli.

Balkanlar'da; Çin, Amerika ve Rusya'nın çıkarları Avrupa Birliği'ne angajmanını hızlandırması için önemli bir motivasyon oldu.

Avrupa Birliği'ne aday olan; Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya'da; Rusya, Amerika ve Çin'in güç savaşı bölgede huzur ve güven ortamını tehdit ediyor. Bölgede yaşanacak olası bir çatışmanın etkileri Erdoğan'a, Balkanlar'a müdahale etmesi için motivasyon sağlıyor.

Bu ve benzer nedenlerden dolayı Türkiye'nin bölgeye müdahalesi kaçınılmaz olacaktır.

Fakat Avrupa Birliği ve Amerika'nın bölgeye yüksek perdeden müdahalesi ve bölgedeki ekonomik ve askeri gücü göz önüne alındığında Türkiye ya da bir üçüncü aktörün etki alanının bölgede çok sınırlı olduğu söylenebilir.