Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

Üstün Dökmen'le Cumhuriyet ve Bilim: Uzaydaki hareketlerin nedeni matematik, 'geleneklerimiz’ değil

Galaksiler, gezegenler, belli matematik ilkelere göre hareket eder. Bir nizam, düzen vardır. Bu düzen de matematiğe dayanır. Geleneklere göre ışık gitmez. Ya da ay, geleneklere göre, 'geleneğimiz bu' diye dönmez.

Devrim Hacısalihoğlu

Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Üstün Dökmen'le Sıra Dışı Sohbetler" programındaki söyleşimizde siyasi gündemde tartışılan pek çok başlığın, doğrudan ya da dolaylı olarak Cumhuriyet'in kazanımları konusu ile çakışmasını, Cumhuriyet'in sosyal ve siyasal alandaki kazanımlarının güncel tartışmalara konu olmasını kendine özgü üslubu ile yorumladı.

Üstün Dökmen, bilimi ve aklı gelenek ve dogmaya tercih eden Cumhuriyet modernleşmesinin, Türkiye devletinin ve halkının çağdaşlaşmasındaki önemli katkılarını yorumlarken Cumhuriyet’in kurucu iradesinin pozitivizmi ve akılcılığı önceleyen ideolojik ve felsefi temellerini hatırlattı.

Prof. Dökmen, Cumhuriyet’in fikrinin rasyonel düşünce ile ilişkisini “Cumhuriyet dedeler nizamı değil, aklın intizamıdır” ifadesinden hareketle açıkladı.

“Cumhuriyet dedeler nizamı değil aklın intizamıdır”

"Ben şöyle diyorum, bendenizin cümlesi, 'Cumhuriyet dedeler nizamı değil aklın intizamıdır.' Dedeler nizamı, “böyle gelmiş böyle gider”, yani, 'dedelerimiz böyle yapıyordu, onu sürdürelim' Eski rejimler, despotik rejimlerde, bulursunuz. 'babadan gördük, padişahındır mülk, yine onundur' Şehzadenin nitelikli olması gerekmiyor.

Ama çok eski Türklerde, kadim Türklerde kağan, han, seçiliyor. İnanılmaz bir şey. Kurultay toplanıp seçiyor. 'Öncekinin oğlu' diyerek, yeteneği sınırlı, yeterli yetersiz, olup olmayan, herhangi birisini getirmiyorlar. Seçiyorlar. Yani 'bizim kadim tarihimizde seçme yoktur demokrasi yoktur' Hayır, bal gibi seçiyorlar.

Bizim için yeni bir şey değil. Ama padişahlıkta, Osmanlı'da, Bizans'ta böyle bir seçme yok. Bir şekilde güçlü olan vuruyor, alıyor. Öyle olmaması gerekiyor. Yönetebilecek yeterlilikte olanların alması gerekiyor. Dedeler nizamı, 'böyle gelmiş böyle gider' Aklın intizamı, 'pozitif bilime uygunluk' demektir.

“Uzayda sayıların sessiz dansı vardır, ışık geleneklere göre gitmez, ay ‘geleneğimiz bu’ diye hareket etmez”

Cumhuriyet, dedeler nizamı değil aklın intizamıdır. Akıl, pozitif bilim, matematik. 'İlk Arkhe (Varlığın temelinde yer alan ilk madde) nedir' konusunda ilk soyutlamayı yapan Pisagor ne demiş? 'Uzayda sayıların sessiz dansı vardır.' Müthiş...

Arkhe, ana madde, toprak ateş hava su. Somut...Adam demiş ki Arkhe sayıdır, ana madde sayı. Sayı ne? Galaksiler, gezegenler, belli matematik ilkelere göre hareket eder. Işığın matematiği vardır. Gelişi güzel gitmiyor ışık, gitmez. Bir nizam, düzen vardır. Bu düzen de matematiğe dayanır. Geleneklere göre ışık gitmez. Ya da ay, geleneklere göre, 'geleneğimiz bu' diye dönmez. Gelenek yoktur gökyüzünde. Matematiksel düzen vardır. Cumhuriyet'te de demokraside de pozitif bilim olması gerekir. Matematik olması gerekir. Temeli nizama, matematiksel düzene dayanmalıdır. 

Afet İnan’ın Devrim Tarihi dersinde “Atatürk ne yapmıştır” sorusuna verilen sürpriz yanıt

Cumhuriyet ne getirmiştir? Biraz önce aklıma geldi bu konu. Belki gerçek, belki rivayet. Rivayet olabilir, çünkü çok fazla bilgi kirliliği, yani yakıştırma var ki? Bir tanesi şu: Afet Hoca, Profesör Afet İnan hoca, bir sınavında, Devrim Tarihi sınavında öğrencilerine, 'Atatürk Ne Yapmıştır' diye soruyor. Rivayet ediliyor. Herkes sayfalar boyu yazıyor. İki saat süre. Dolduruyor kağıtları. İki saat süre. Bir öğrenci de kağıdı verip çıkıyor. O tam puan alıyor. 'Bir cümle yazıp tam puan alan ne yazmıştır' diye merak ediliyor.

Soru: Atatürk ne yapmıştır.

Cevap: Ne yapmamıştır ki?

Şimdi gerçek olmuş mu bilmiyorum, böyle bir kağıt var mı? Ama rivayet ediliyor. Şimdi basitçe birisi bana sorduğu zaman, 'Cumhuriyet ne getirmiştir?' Ne getirmemiştir ki?

Bir ülkeye cumhuriyet ne getirir? Vesayet rejimi olmamayı getirir. Çok basitçe bir ailenin, bir hanedanın, bu dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, bir kraliyet ailesinin bir padişah ailesinin güdümüne vesayetine girmemeyi getirir.

Seçim getiriyor öncelikle. Cumhuriyet demokrasi, kavramlar ayrı ayrı tartışılabilir. Üst üste gelen yanları da vardır. Bir kişiye ya da zümreye, Atatürk de bunu açıkça ifade etmiştir, toplumun sahibi olma hakkını vermiyor.

“Mülk padişahındır, şehzadesinin babasının malı”

Osmanlı'da bir padişah öldüğü zaman, çok hızla şehzadelere haber gidiyor. Birisi daha önde gelen bir şehzade, vezirlerin istediği falan...Gidiyor, hızla ve gece yarısı yola çıkıyor.

Bildiğim kadarıyla, kitaplarda yazıldığı kadarıyla şöyle: Selam getiriyor. 'Şehzadem, payitahta gel, mülkü al' diyor. 'Mülkü al' diyor. Kimse o şehzadeye, 'Birader, bu senin banın malı mı' diyemez. Evet babasının malı. Babasının malı. Mülk padişahındır çünkü. Mülk padişahındır, toplumun değil. 'Gel mülkü al' diyor.

Niçin babanın malı. E öyle... Böyle gelmiş böyle gider. Aksini söyleyen olmadı. Neden mülk bir kişinin oluyor? Gayri menkulün menkulü. Hepsi onun oluyor. İnsanlar da onun oluyor. Cumhuriyet krallıkların padişahlıkların şahlıkların tek adam rejimlerinin despot baskıcı yönetimlerinden tamamen uzaktır, onlara aykırıdır Cumhuriyet yönetimi. Kuvvetler ayrılığı vardır. Yasama, yürütme, yargı vardır. Pozitif bilim vardır. Pozitif bilim olmadan Cumhuriyet olur mu? Belki olabilir ama bence olmuyor. Yani teorik olarak olabilmeli. Ama pratikte olmuyor.

"Kişi onurlarının eşit olduğu fikrini Cumhuriyet getirdi"

Nerede Cumhuriyet var, orada pozitif bilim var, nerede Cumhuriyet var orada kadın hakları var, insan hakları var. Cumhuriyet'in bir getirisi de kişi onurlarının eşitliğidir. Bugün diyoruz ki bir kurumun en başındaki kişi okulun müdürü ile oradaki çaycı arasında statü farkı vardır ama kişi onurları eşittir. Değerli izleyicilerin çocukları ile benim aramda statü farklı vardır, benim işim başka, çocuğun işi başka, ama onurlarımız eşittir. Çocuğa istediğiniz lafı söyleyemezsiniz. Bana da söyleyemezsiniz. Söylerseniz sıkıntı. 'Canım o çocuktur amcası, iki şaplak atıp...' Hayır atamazsınız. Yok öyle bir şey. Cumhuriyet bize bunu getirdi. Kişi onurlarının eşit olduğu fikrini getirdi. Dünyaya bakış tarzının modern dünyasının gerisinde kalmaması gerektiği fikrini getirdi. Ezcümle insanca yaşama şartlarını getirmiştir."