Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Asi Ruh Salome’nin Sıra Dışı Yaşamı ve Mektupları

Başına buyruk, asi, özgür ruhlu ve zeki.

Öyle ki Friedrich Nietzsche (1844-1900), Sigmond Freud (1856-1939) ve Rainer Maria Rilke (1875-1926) ile aşk yaşayan ve onların yaşamlarına olumlu ya da olumsuz yönleriyle tesir eden bir kadın: Lou Andreas-Salomé.

Nietzsche'ye göre o, "tanıdığı en zeki insan", “felsefesinin mükemmel varisi” ve fikirleri için "en verimli tarla"ydı.

Rainer Maria Rilke'ye göre, "olağanüstü bir kadındı" ve onun etkisi olmasaydı "tüm gelişimi birçok şeye yol açan yollardan geçemezdi."

Sigmund Freud'a göre ise "mükemmel bir anlayıcı", “hayatındaki ikinci kadın” ve meslektaşları arasında uzun ve sürekli bir yazışmayı sürdüreceği tek kadındı.

*

12 Şubat 1861'de Saint Petersburg'da doğdu. Beş erkeğin en küçüğü olan ve kendini çocuklarının bakımına adamış bir anneye sahip olan Lou, ailenin asi çocuğuydu.

Babası, Çar II. Alexander’ın ordusunda görev yapan Fransız kökenli bir Rus generaliydi.

15 yaşından itibaren Kant ve Spinoza'nın eserlerini öğrendi. Her erkek gibi seyahat etme ve çalışma arzusu onu Zürih'e götürdü. Orada İsviçre üniversitesinde Teoloji ve Felsefe ile uğraştı.

İlk akıl hocası, Descartes, Pascal, Voltaire ve Rousseau'yu birlikte keşfettiği Alman vaiz Henrik Gillot oldu.

Alman vaiz evlenme teklifi etse de Salome reddetti ve babasının ölümünden sonra 1881 yılında annesiyle birlikte Roma'ya taşındı.

Wagner'in yakın çevresinin önde gelen bir üyesi olan yazar Malwida von Meysenbug'u ziyaret ettiğinde, orada Schopenhauer'in felsefesinin hevesli okuyucuları olan bir gruba katıldı ve bu grup aracılığıyla Salomé'den 12 yaş büyük olan felsefe tarihçisi Paul Rée ile tanıştı.

1882’de, o sıralar bir filozof olarak geniş çevreler tarafından yeni yeni tanınmaya başlayan Friedrich Nietzsche’yi de Paul sayesinde tanıdı.

38 yaşındaki Nietzsche, “Tragedyanın Doğuşu” (1872) ve “İnsan, Çok İnsan” (1878) kitaplarını yayınlamış, 33 yaşındaki Rée ise “Ahlaki Duyguların Kökeni” (1877) kitabını kısa süre önce yayınlamıştı.

Kısa zamanda Rée, Nietzsche ve Salomé arasındaki yakın ilişki ilerledi. Fakat, bu üç sıra dışı kişiliğin birbirleri arasındaki ilişkinin seyri de tıpkı ruh halleri gibi inişli çıkışlıydı.

Entelektüel kıskançlıklar ve anlaşmazlıklarla dolu bir dostluk kurdular ve bu dostluk Nietzsche ve Rée'nin Salomé'nin kırbaç kullandığı bir arabayı çekmeye hazır iki hayvan gibi göründüğü ünlü fotoğrafta ölümsüzleştirildi.

Alman filozof Salomé’ye âşık oldu ve (bazı kaynaklara göre) Salomé genç filozofun evlilik teklifini reddetti.

Nietzsche için büyük darbe ise Rée'nin ihanetiydi.

Bir gün Paul ve Salomé, Nietzshe’yi terk ederek birlikte Berlin'e gidip orada birkaç yıl birlikte yaşadılar.

Bu haber Alman filozof için duygusal bir çöküntü oldu ve sonraları hastalığının ilerlemesindeki ana etmenlerden biri olarak görüldü.

Yine de Rée ile Lou arasındaki ilişki de uzun sürmedi.

*

Salomé’nin Nietzsche ile ilişkisi duygu yoğun, entelektüel derinliği olan yıpratıcı bir ilişkiydi. Nietzsche’nin kronik zihin sorunları diğer hastalıklarıyla birlikte zaman zaman nüksediyor ve bu onu daha hırçın, kestirilemez ve katlanılamaz hale getiriyordu.

Salomé, Nietzsche’nin zekasına hayrandı ama ötesi var mıydı?

Salomé günlüğüne şöyle yazmıştır:

"Duygu fırtınasında ikimizin de kaçındığı şeyle yüzleşirsek, küçük dedikodulara rağmen, derinden ilişkili doğalarımıza yeterince hızlı bir şekilde geri döneceğimizi biliyordum... Ve öyle de oldu... Sohbetlerimizden o kadar çok zevk alıyor ki, buraya geldiğimde onu çok sefil bir durumda bulduğum ilk tartışmamızda bile, onunla çelişme tarzıma bağlı bir zevki bastıramadığını söyledi... Öğretme yeteneğine muazzam bir inancım var. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Ancak sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar benimle sohbet etmesi ve bu nedenle materyali üzerinde çalışmaması iyi bir şey mi? Bunu bugün ona söyledim ve o da başını sallayarak, 'Bunu çok nadir yapıyorum ve bundan bir çocuk gibi zevk alıyorum' dedi. Ama aynı akşam şöyle dedi: 'Huzurunuzda uzun süre kalamam. İtalya'da geçirdiğimiz zamanın anısı sık sık gözümüzün önüne geliyor… hayatımın en güzel rüyasını sana borçluyum. Birbirimizle çok mutluyuz, çok gülüyoruz. Beni çok üzen asık suratlı ve kederli halinin yüzünden kaybolmasına ve gözlerinin eski ışıltısına kavuşup yeniden parıldamasına çok sevindim."

Bir başkasında Salome şöyle yazdı: "Ne kadar benzer düşünüyor ve hissediyoruz ve kelimeleri birbirimizin ağzından nasıl alıyoruz. Son üç haftadır ölesiye konuşuyoruz ve mucizevi bir şekilde o bu tartışmalara günde on saat dayanabiliyor. Garip, bu konuşmalarla istemeden de olsa uçuruma gidiyor gibiyiz, insanın derinliklere bakmak için genellikle tek başına tırmandığı o dengesiz yerlere."

Fakat, Nietzsche ile Salomé arasındaki ilişki olmadı, tıkandığı yerde koptu.

Nietzsche, Aralık 1882’de Lou von Salomé ve Paul Rée'ye yazdığı mektupta tüm duygularını serbest bıraktı:

“Sevgili Lou ve Rée:

Lütfen "megalomanlığımın" ya da "yaralı kibrimin" patlak vermesinden çok fazla rahatsız olmayın. Şans eseri bazı dürtülerime yenik düşerek canıma kıyacak olsam bile üzülecek çok fazla bir şey olmaz. Benim kaprisli fikirlerimden size ne! (Şimdiye kadar "doğrularım" bile sizi ilgilendirmedi.) Lütfen ikiniz de bir araya gelin ve son tahlilde kafamdan vurulmuş, tımarhaneye kapatılmaya yarı hazır, uzun yalnızlığım yüzünden kafası tamamen karışmış biri olduğumu iyice düşünün.

Umutsuzluktan muazzam bir doz afyon aldıktan sonra, olayların nasıl geliştiğine dair makul bir kavrayışa ulaştım. Ama aklımı yitirmek yerine, sonunda aklım başıma gelmiş gibi görünüyor. Bu arada, haftalarca hastaydım ve 20 gün boyunca burada Orta hava olduğunu söylersem, daha fazlasını söylememe gerek yok.

Dostum Rée, lütfen Lou'dan beni affetmesini iste; o da bana kendisini affetmem için bir fırsat veriyor. Şimdiye kadar onu affetmedim.”

“Dostlarınızı affetmek, düşmanlarınızı affetmekten daha zordur.”

*

Salomé, 1887'de Göttingen Üniversitesi'nde dilbilim profesörü olan Carl Friedrich Andreas ile evlendi.

1897'de ise kendisinden 14 yaş küçük olan şair Rainer Maria Rilke ile tanıştı ve ona âşık oldu. Bu ilişki 22 yaşındaki genç Rilke'nin yaşamı üzerindeki biçimlendirici etkilerden biri oldu.

Rilke'nin 1926'da lösemi nedeniyle ölümüne kadar birbirlerine olan sevgi ve tutkuyu yansıtan birçok mektup yazdılar.

Fakat, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez, bu ilişki de kırılgan şairin tıpkı Nietzschevari bir ruhsal bunalıma saplandı.

1914 yazında Rilke, Salomé'ye yazdığı bir mektupta artık yazmakta zorlandığını ve depresyonla mücadelesini itiraf etti:

“Bir zamanlar Roma'daki bahçede gördüğüm küçük dağ lalesi gibiyim; gündüzleri o kadar geniş açılmıştı ki geceleri artık kapanamıyordu. Karanlık çimenlikte onu görmek korkunçtu, ardına kadar açık, hala kaliksinden içeri giriyor, sanki üzerine eksilmeden akan her şeyi aşan bir gecenin altında çılgınca açılmış gibi görünüyordu...”

Buna yanıt olarak Salomé şöyle yazdı:

“Kendinizi sürekli hasta ve mutsuz hissederken, aynı zamanda sürekli olarak bu deneyim için ifadeler buluyorsunuz ve bu ifadeler, onlara verdiğiniz ayırt edici formda, içinizde bir yerlerde, dışarıya doğru kaçan bir dürtü ve içe doğru yuva yapan bir başka dürtü arasında parçalanmış olarak hissettiğiniz şeyin birlikte akması, birlikte deneyimlenmesi ve aralarında sadece boş, kendini terk etmiş bir orta boşluk olmaması durumunda oldukça imkânsız olacaktır. Bu durumu ifade ettiğiniz o kelimeler ve örneğin dağ lalesi ilgili o pasaj- bunlar birer eser, başarılmış işler, içinizdeki en derin birliklerin ortaya çıkması değilse nedir!”

*

Rée, 28 Ekim 1901'de İsviçre Alpleri'nde Celerina yakınlarında yürüyüş yaparken Charnadüra Boğazı'na düşerek öldü. Cesedi aynı gün Inn Nehri'nde bulundu. Ölümünün intihar mı yoksa kaza mı olduğu beliirlenemedi.

Salomé, Paul Rée'nin onu son kez reddettiği yerde intihar etmesinin ardından derin bir krize girdi.

Tüm bu trajik olaylardan sonra Salomé psikanalize yöneldi. Sigmund Freud ile yoğun bir ilişki kurmasına yol açacak kadar kendisini geliştirdi ve psikoloji alanında ilerleme kaydetti.

1911'de Viyana psikanalist çevresi ile ilişki kurdu ve Sigmund Freud'un arkadaşı ve öğrencisi oldu. Dahası ilk kadın psikanalist olarak anılmasına neden olacak çalışmalarda bulundu.

Zekâsı ve cazibesi kısa sürede Freud’un ilgisini çekti; aralarında duygusal bir ilişki yaşanmasına neden oldu.

25 Mayıs 1916 tarihli mektubunda Freud Salomé’ye şunları yazmıştır:

"Yazarken, tüm ışığı karanlık bir noktaya odaklamak için kendimi yapay olarak körleştirmem gerektiğini biliyorum; bütünlükten, uyumdan, retorikten ve sembolik dediğiniz her şeyden feragat ediyorum; böyle bir iddianın ya da beklentinin, onu süslese bile, incelenen konuyu çarpıtma tehlikesi içerdiğini deneyimlemekten korkuyorum. Sonra siz geliyorsunuz ve eksik olanı ekliyorsunuz, üzerine inşa ediyorsunuz, izole edilmiş olanı uygun bağlamına geri koyuyorsunuz. Sizi her zaman takip edemiyorum, çünkü karanlığa uyum sağlamış gözlerim muhtemelen güçlü bir ışığa ya da geniş bir görüş alanına dayanamıyor. Ama daha parlak bir ışık ve daha geniş bir ufuk fikrinden zevk alamayacak, hatta bunların varlığını inkâr edecek kadar da köstebekleşmedim."

*

Her şeye rağmen zamanının önemli figürlerini kendine hayran bırakıp âşık etmeyi başaran Salomé, kendi istediği gibi, zamanının ötesinde bir kadın olarak yaşamayı seçti.

5 Şubat 1937'de, 75 yaşındayken, böbrek yetmezliği nedeniyle Almanya'da hayata veda etti.

Peki, bu kadar duygu yoğun, stresli ve karmaşık bir yaşam onu tam anlamıyla mutlu etti mi?

Mutluluk nedir?

Üstüne düşünelim.