İlk kez stadyum konseri verecek
İlk kez stadyum konseri verecek
Kızılcık Şerbeti'nin Nilay'ı
Kızılcık Şerbeti'nin Nilay'ı
Haluk Levent'ten şaşırtan 'Eurovision' açıklaması
Haluk Levent'ten şaşırtan 'Eurovision' açıklaması
Volkan Demirel boşanma iddialarıa yanıt verdi
Volkan Demirel boşanma iddialarıa yanıt verdi
123456789
İlk kez stadyum konseri verecek
İlk kez stadyum konseri verecek
Kızılcık Şerbeti'nin Nilay'ı
Kızılcık Şerbeti'nin Nilay'ı
Haluk Levent'ten şaşırtan 'Eurovision' açıklaması
Haluk Levent'ten şaşırtan 'Eurovision' açıklaması
Volkan Demirel boşanma iddialarıa yanıt verdi
Volkan Demirel boşanma iddialarıa yanıt verdi
123456789

Avrupa Siyasi Topluluğu'nun Geleceği

Avrupa Siyasi Topluluğu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından önerilen, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkeleri, Balkanlar ve İngiltere'nin dahil olduğu yeni bir siyasi oluşum olarak tarih sahnesinde yerini almaya hazırlanıyor. Macron bu projeyi ilk defa 23 ve 24 Haziran 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen Avrupa Birliği Liderler Zirvesi toplantısında dile getirmişti.

Macron'un amacı, Avrupa ülkeleri için ortak konuların ele alınacağı, siyasi diyalog ve iş birliğini teşvik edecek, ülkelerin güvenliğini, istikrarını ve refahını güçlendirecek Avrupa Birliği'ne alternatif bir yapı inşa etmek olarak açıklandı. Bu fikir Batı’da ilgi uyandırmışa benziyor. Avrupa Siyasi Topluluğu'nun (AST) ilk buluşmasına davet edilen AB üyesi olan ve olmayan 44 Avrupa ülkesinin 43'ü toplantıya katıldı. Sadece Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, meclis çalışmaları nedeniyle toplantıya katılamayacağını bildirdi. Liderlerin gösterdiği ilgi basına da yansıdı. Yaklaşık 1200 gazeteci toplantıyı takip etmek üzere akreditasyon yaptırdı. 

Eski Demir Perde ülkesi Batı Almanya ve Avusturya ile sınır komşusu olan Çekya; Avrupa siyasi tarihinin en önemli kilometre taşlarından birinin döşendiği AST'nin ilk toplantısına ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyor. Çekoslovakya’da Prag Baharı'nın getirdiği liberalleşme arzusu, Sovyet ve Varşova Paktı’na üye devletlerin tanklarının altında ezilip gitti. Bu nedenle Prag’ın toplantıya ev sahipliği yapması sembolik açıdan önemli.

Macron, Ukrayna ve Moldova’nın Batı’ya yönelmesini provokasyon olarak gören Putin ve toplantıya davet edilmeyen Biden'a karşı enerji krizinin çözüm adresi olarak Avrupa Siyasi Topluluğu'nu gösteriyor. Macron’un AST'yi eşitler arası iş birliği olarak nitelendirmesi,  AB üzerinde oluşan benzer şüpheleri engellemek şeklinde okunabilir. Sonucu ve uygulanabilirliği belirsiz olan AST'yi kurma fikri Macron açısından içinde siyasi riskleri barındıran cesur bir adımdır.

Avrupa Siyasi Topluluğu’na gösterilen ilgi, Macron'un haziran ayında bahsettiği endişelere verilen bir cevaptır. AST her ne kadar Avrupa Birliği’ne alternatif olmasa da sembolik açıdan önemli. Fakat daha fazla katılımcı ve AB’nin kuruluş değerlerine uygun olmayan lider kadrosuna Macron'un her şeyi vaat ediyor olması, Batı'da eleştirilere neden oluyor. AST bu yapısı ile yakınlaştırmak isterken uzaklaştırma potansiyeli taşıyor. Bu ve benzer nedenlerle Macron, Pandora'nın kutusunu açmakla suçlandı. Suçlamalara ve eleştirilere rağmen AST çatısı altında 44 ülkenin Putin'e karşı verdiği mesaj, yapılan bu eleştirileri bir müddet rafa kaldıracaktır.

Putin'in bölünmüş bir Avrupa üzerindeki emellerine karşı omuz omuza verilen bir aile fotoğrafı için liderleri bir araya getirmesi, Macron açısından başlı başına bir zaferdir. Avrupa Konfederasyonu projesi; eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından 1991’de Sovyetler Birliği'nin vesayetinden çıkan Orta ve Doğu Avrupa devletlerini birliğe dahil etme projesi olarak daha önce gündeme getirilmişti.

Avrupa’nın değişen öncelikleri nedeniyle siyasi bir mayın tarlasına dönüşen Mitterrand’ın Avrupa Konfederasyonu projesinin adını değiştirerek kafaları karıştıran Macron; açılış konuşmasına Zelenski’yi davet etti.

Ukrayna Devlet Başkanı toplantıya video konferans yoluyla katılmak zorunda kaldı.

Zelenski; "... Rus tankları Varşova'ya veya tekrar Prag'a ilerlemedi. Rus topçusu Baltık ülkelerini vuramadı. Rus füzeleri Finlandiya topraklarına veya başka bir ülkeyi vuramadı. Ukrayna'daki işgalcileri yok ettiğimiz her gün böyle tehditleri azaltıyoruz. Barış formülümüzün üçüncü noktası, güvenliğin ve toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasıdır. Bunu sizlerin yardımıyla sürdürüyoruz. Dördüncü nokta, güvenlik garantileridir. NATO'ya katılımımızdan önce ve bu yol boyunca güvenlik garantilerine ihtiyacımız var" dedi.

Zelenski; "Rus filosu Karadeniz, Akdeniz veya başka bir denizdeki diğer limanları engelleyemedi. Rus tankları Varşova'ya veya tekrar Prag'a ilerleyemedi" diyerek Ukrayna’nın batının güvenlik duvarı olduğunu vurguladı.

Zelenski yaptığı konuşma ile AB ve NATO'ya bir kez daha sözlü başvuruda bulundu. Fakat Kiev'in; AB ve NATO üyeliği Ukrayna'nın şu anki bölünmüş görüntüsü nedeniyle gereken kriterleri taşımadığı anlamına geliyor. Zelenski; ortak düşmana karşı iş birliği davetini tekrar etmiş olsa da NATO'nun 10. Maddesi, NATO'ya katılmanın ön koşulu olarak herhangi bir üyenin “NATO bölgesinin güvenliğine katkıda bulunacak” bir konumda olmasını istemesi, Ukrayna’nın savaş ortamında NATO’nun güvenliğine katkı sağlayamayacağı anlamına geliyor. NATO’nun 5’inci maddesine göre NATO’ya üye herhangi bir ülkeye saldırı olduğu takdirde, bu saldırı tüm NATO üyesi ülkelere yapılmış sayılıyor. Bu nedenle Avrupalı liderler şimdilik Zelenski’nin kendileri adına cephede olmasından memnun görünüyorlar. AB’nin kurumsal yapısı ve karar alma mekanizması nedeniyle Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne üye olması yıllar sürebilir. Bu durum Kiev’in elini daraltıyor. Ukrayna Başbakan Yardımcısı Olha Stefanishyna, POLITICO'ya verdiği demeçte, "Fransa Cumhurbaşkanı'nın bu girişimini destekliyoruz ancak bu üyelik sürecinin yerini almamalı, üyelik süreci boyunca entegrasyonu hızlandırmalı” sözleri ile AST'nin yapı içindeki konumunu özetlemiş oldu.

İsrail'in yanı sıra Türkiye, İzlanda, Gürcistan ve Ermenistan gibi ülkelerin Avrupa Siyasi Topluluğu'na davet edilmesi Avrupa tanımını bulanıklaştırdı. Bu durum ileride Avrupa’nın sınırların nerede bittiği, nerede başladığı konusunu tartışacağı anlamına geliyor.

Avrupa Birliği dışında yapılan bir toplantıda AB ile iş birliği yapmanın yollarını arayan İngiltere Başbakanı Liz Truss Macron'un altı ay içinde yapmak istediği ikinci toplantıya ev sahipliği yapmayı teklif etti. Birçok yorumcuya göre Liz Truss’un bu isteği, Brexit sonrası İngiltere’ye koltuk verilmesi AB üyesi Yunanistan’a yönelik söylemlerine rağmen Erdoğan’a koltuk verilmesi ile aynı anlamı taşıyor. Macron'un partisinden milletvekili Sabine Thillaye, "İngiltere AB’den çıktı ancak özellikle güvenlik ve savunma konularında bir Avrupa ülkesi olmaya devam ediyor" diyerek eleştirilere farklı bir bakış açısı getirdi. 

Sabine Thillaye, her ne kadar yaptığı açıklama ile AST'yi savunmak istese de AST artık İngiltere ve Türkiye gibi diğer katılımcılar için siyasi bir platform. AB+'nın bir kulüp yerine “hükümetler arası” iş birliği süreci olduğu düşünüldüğünde Türkiye ve İngiltere’nin etki alanının beklenenin altında kalacağı söylenebilir.

İngiltere, Avrupa Birliği'ni 2016 yılında ilk terk eden üye olarak AB oluşumunu dinamitlemekle suçlanıyor. Kuzey İrlanda protokolü konusundaki uzlaşmazlığına rağmen AB'ye şüphe ile yaklaşan İngiltere’nin AST'de yer alması,  Türkiye gibi diğer ülkelerin de bu topluluğa katılmalarını kolaylaştıracaktır. Bu durum aynı zamanda İngiltere’nin AB’ye karşı olan şüpheli ve sorunlu bakışını AST'ye aşılaması riskini de beraberinde getiriyor.

İngiltere, ulusal öncelikleri konusunda Avrupa Siyasi Topluluğu'nu yönlendirmek için lider ülke rolünü Macron’a kaptırmak istemeyecek. Bu rolünü Ukrayna’ya silah ve finans desteği vermek istemeyen muhalif ülkelere karşı baskı yapmak için kullanacaktır.

OPEC Plus enerji kartelinin liderleri Suudi Arabistan ve Rusya’nın fiyatları yükseltmek amacıyla petrol üretimindeki kesintileri görüştüğü bugünlerde Avrupa Siyasi Topluluğu'nda gözler iki büyük petrol üreticisi Azerbaycan ve Norveç'te olacaktır. Şubat ayında doğal gazının yüzde 41'i için Rusya'ya bağımlı olan Avrupa, Moskova'ya bağımlılığını Norveç ve Azerbaycan ile yaptığı anlaşmalar ile yüzde 7,5'e düşürmeyi başardı. Rusya’ya karşı enerji bağımlılığını azaltan Avrupa, sıvılaştırılmış gazı Amerika’dan pahalıya satın almak zorunda kaldı. Bu durum ileride Avrupa için yeni kırılganlıklar yaratacaktır.

Ukrayna’daki savaş enerji krizi sorunu yaşayan Avrupa için Amerika ile aynı anlamı taşımıyor. Tarihe seyirci kalmak istemeyen Macron, COVID-19 aşı tedariğinde Avrupa Komisyonu'nun gösterdiği iş birliği gayretini en uygun fiyata gaz alım müzakerelerinde görmek istiyor.

Ukrayna'daki savaş, Avrupa’yı fosil yakıtların yerine kömür üretimini arttırmaya yöneltiyor. Macron kömür üretimine karşı çıkan liderlerin başında geliyor. Macron, Avrupa topraklarında daha fazla elektrik üretimi görmek istediğini belirtti. Macron’a göre bu konuda verilecek yanıt daha fazla nükleer güç, yenilenebilir enerji ve daha fazla enerji verimliliği olmalı. Macron’un yeni nesil atom reaktörleri inşa etmek için iddialı planları var. Bütün bunlara rağmen yeni Avrupa Siyasi Topluluğu’nun bu tür fikirlere nasıl tepki vereceği belirsizliğini koruyan bir durum. AB Genişleme sürecinde Avrupa Birliği'nin bekleme odalarında sıkışıp kalan bütün ülkeler ve öneriler Putin tarafından paramparça ediliyorken AST tünelin ucundaki ışık olabilir. Savaşın başından beri Erdoğan, Macron, Paşinyan ve Aliyev'in ilk defa bir araya gelmesi bölgesel barış ve istikrar için umut vericidir.

AB'nin katılığı ile basit bir forumun gevşekliği arasında orta bir yol bulunabilirse AST bürokratik engeller için başarı sağlayabilir. Fakat bu politikanın AB’nin hiyerarşik yapısına zarar vermesi olasıdır. Süreç nasıl ilerlerle ilerlesin AB varken Avrupa Siyasi Topluluğu hükümetler arasında gönüllü iş birliğinin ötesine geçemeyecektir. AB’nin tam olarak entegre olmadığı savunma ve enerji gibi konularda bu yeni yapı, çatışmalardan kaçınmanın bir yolu olarak görülebilir. Avrupa’da birçok siyasetçi AST’nin G-7 ve G-20 gibi çalışacağını fakat resmi bir niteliğinin olmayacağını düşünüyor.

AB'ye aday statüsü verilen Ukrayna ve Türkiye gibi ülkeler iki katmanlı Avrupa'yı andıran bu süreçten çabuk yorulacaktır. AST'nin ikinci toplantısının AB üyesi olmayan bir ülkede yapılacak olması ile Fransa'nın Ukrayna ve Moldova gibi üyelik bekleyen ülkelere karşı mesafeli tavrı, Macron’u yalnızlaştırıyor. Avrupa'da siyasi oluşumlar kurma fikri yıllardır var fakat birçoğu başarısızlıkla sonuçlandı. 

Avrupa yeni bir doğuma şahitlik ediyor. Bu doğumun doğal olarak sancıları olacaktır. Sonuç olarak Putin'in Avrupa üzerindeki baskısı neticesinde ortaya çıkan AST fikri, uygulanabilirliği ve etki alanı açısından bekleneni sağlamaktan uzaktır.