Türkan Şoray'a iki haftalık yasak
Türkan Şoray'a iki haftalık yasak
'panda' olarak sergilenen hayvanlar boyanmış köpek çıktı
'panda' olarak sergilenen hayvanlar boyanmış köpek çıktı
Kalben gözaltına alındı
Kalben gözaltına alındı
Ajda Pekkan'dan büyük stadyum konseri için sürpriz!
Ajda Pekkan'dan büyük stadyum konseri için sürpriz!
123456789
Türkan Şoray'a iki haftalık yasak
Türkan Şoray'a iki haftalık yasak
'panda' olarak sergilenen hayvanlar boyanmış köpek çıktı
'panda' olarak sergilenen hayvanlar boyanmış köpek çıktı
Kalben gözaltına alındı
Kalben gözaltına alındı
Ajda Pekkan'dan büyük stadyum konseri için sürpriz!
Ajda Pekkan'dan büyük stadyum konseri için sürpriz!
123456789

YENİ NORMAL: ABD, İSRAİL PARANTEZİNDE BİR DÜNYA

ŞİÖ hayatına "Şanghay Beşlisi" olarak başladı.

Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan.

Bu arkadaşlar Haziran 2001'de şahane bir gerekçe ile resmi bir örgüt olma kararı aldılar. Şahane gerekçe şuydu: "Terörizm ve dini aşırıcılıkla mücadele".

Böyle bir gerekçeye kim hayır diyebilirdi ki?

Hele ki 11 Eylül saldırılarından sonra.

Peki ama bu arkadaşların terörist ve dini aşırıcıları kimdi ki?

Bir kaçını sayalım:

Uygur Türkleri

Tabii ki Çeçenler.

Tacik İslami Rönesans Partisi

Ve benzerleri.

9 Haziran 2017'de Astana'da gerçekleştiren zirvede iki nükleer güç olan Hindistan ve Pakistan'ın da örgüte katılması ile ortaya "dört dörtlük nükleer bir güç" çıktı.

Aslında Hindistan ve Pakistan'dan önce, 25 Temmuz 2012'de Türkiye, Şangay Beşlisi'ne "şakayla karışık" bir selam göndermişti.

Sayın Erdoğan, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e 'Bizi Şanghay Beşlisi'ne kabul edin, biz de AB konusundaki tutumumuzu gözden geçireceğiz'” demişti.

Bu "gözden geçirme" şu an yine gündeme geldi ve tartışılıyor.

Erdoğan, aslında NATO'ya ve AB'ye mesaj vermiyor. İstediği şeylerden birisi Rusya'nın Türkiye'ye karşı agresif politikalar uygulamasının önüne geçmek. Diğeri de şüphesiz ki doğal gaz konusu başta olmak üzere ekonominin geleceğini ciddi ölçüde Rusya'ya bağlamış olması.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan bu "ekonomik gerekliliğin" Türkiye'nin bağımsız kararlar alması ve uygulamasının önüne geçmesini istemiyor.

Hem NATO'ya hem de ŞİÖ'ye "İkinizin de bana ihtiyacı var" mesajını veriyor. Daha alttaki mesaj ise şu: "Türkiye için birbirinizin alternatifisiniz ama bir tane Türkiye var. İkiniz de benden vazgeçmek zorunda değilsiniz." 

Şahane strateji.

Buraya kadar her şey "anlaşılır düzeyde".

İş bundan sonra başlıyor.

At yarışlarında şöyle bir ifade vardır: "Şu atı gizlemişler". Bu ifade yarışı kazanacak en yüksek potansiyele sahip atın bir süre unutturulup, fark edilmeyeceği bir koşuda koşturuluyor olmasını ifade eder.

ŞİÖ genişliyor.

Moğolistan da örgüte katılacak.

Ermenistan da.

İran da üye olacak.

Derken... Bir de bakacağız ki İsrail de nükleer güç olarak ŞİÖ üyesi olmuş.

NATO'ya ABD yön verirken, ŞİÖ'de güçlü bir İsrail etkisi göreceğiz.


Kramer Kramer'e karşı! Türkiye bu örgüte üye olur mu bilemem. Tamam ŞİÖ özel elçisi Bakhtiyor Khakimov, “Türkiye'nin üyelik talebi geldiği anda değerlendirilecek” demiş olsa da bu o kadar kolay değil.

Zaten bu diyaloglar "Cambaza bak" diyor dünya kamuoyuna.

Dünya cambaza bakarken de ABD ve İsrail "yeni normal"i yapılandıracaklar.

Bu büyük oyunun birinci perdesinin bitmesine daha uzun zaman var. Ancak birinci perde sonunda Rusya'yı NATO üyesi olarak görebiliriz.

Final cümlesi pat diye düştü biliyorum ama işleyen sürecin birincil sonucu bu olacak gibi.




BİR ŞEYİ TARİF ETMENİN BİR YOLU DA O ŞEYİN NE OLMADIĞINI ANLATMAK MIDIR?

Birisine sandalyenin ne olduğunu anlatırken sandalyeyi mi tanımlarsınız? Yoksa sandalyenin ne olmadığını mı?

Sandalye şudur; arkalığı olan, dört ayaklı, kol koyacak yerleri bulunmayan, tek kişilik oturma eşyası.

Sandalye şu değildir; yenecek bir şey değildir. İçecek de değildir. Metafizik bir kavram ya da bir programlama dili de değildir.

Bu "değildir"leri sonsuz örneklerle çoğaltabiliriz.

Peki ama sandalyeyi anlatmanın en kolay yolu ne?

Ne olduğunu söylemek mi? Ne olmadığını söylemek mi?

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı adayının kimler olmadığını anlatmaya başladı.

Ekrem İmamoğlu değil.

Mansur Yavaş değil.

Meral Akşener zaten değil.

Liste uzayıp gider.

Kılıçdaroğlu maşallah "Son Aday Bükücü" gibi.

Ya Hu! Kim olmadığını değil de kim olduğunu söyleseniz ya.

Bu arada sandalye bir inanç ya da siyasi bir sistem de değil.

Sandalye aslında sadece sandalyedir.




YALAN HABER

Hayatın bana öğrettiklerinden biri de şudur: İnsan ölür ama sanatçılar ölmez.

Haberi okuyunca bu geldi aklıma.

Haber, Guguk Kuşu filminin Oscar ödüllü oyuncusu, kötü kalpli hemşire Louise Fletcher'in öldüğünü söylüyordu.



23 Eylül'de 88 yaşında ölmüştü...

Sahiden mi?

Öyle söylüyordu haber.

Fletcher 1975 yapımı Guguk Kuşu filminde canlandırdığı Hemşire Ratched karakteriyle "En İyi Kadın Oyuncu" dalında Akademi, BAFTA ve Altın Küre ödüllerine değer görüldüğünde 41 yaşındaydı.

Filmi ne zaman izlesen o yaşta olacak.

Fletcher ancak oynadığı, hayat verdiği karakterler öldüğünde ölebilir.

Peki onları ne öldürebilir ki?




MİŞ MİŞ MİŞ DE MUŞ MUŞ MUŞ

Sözcü Gazetesi'nden Emin Özgönül yazMIŞ. Kılıçdaroğlu'nun adaylığı artık kesinleşMİŞ. Kılıçdaroğlu 13. Cumhurbaşkanı adayıyMIŞ. Hatta 6'lı masanın 2 Ekim toplantısı ortak adayın CHP Lideri olduğu gündemiyle başlayacakMIŞ.

Benzer haberler revaçta bu günlerde.

Tarafsız ve bağımsız gazetecilik yapmak zor diyorlar. Kabul zor. Ama vallahi yandaş olmak çok daha zor. Düşünsenize her gün hayal gücünüzü zorlamak ve hayali gerçek gibi yazmak zorundasınız.

Neyse...

Hayal gücüne ve emeğe saygı.

O halde Sayın Özgönül için gelsin...

Ne diyordu Simge şarkısında: Miş miş miş de muş muş muş.