Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
123456789
Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Erkan Yolaç hayatını kaybetti
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
123456789

Suskun Türkiye

Konuşan Türkiye bir dönemin en önemli sloganı idi. Askeri yönetim ve her türlü toplumsal gösterinin son derece kısıtlı olduğu yıllar ardından sivil demokrasi yeniden şekillenirken, askeri yönetimin koyduğu siyasi yasakların kaldırılması sırasında bayrak olmuştu bu slogan: Yasaksız ve konuşan Türkiye!


Rahmetli Süleyman Demirel ile adım adım dolaşmıştık Türkiye’yi “Konuşan Türkiye”, “Yasaksız Türkiye” sloganlarıyla. Kıl payı da olsa yasaklar kalkmış, Türkiye tekrar konuşan bir ülke, dertlerin seslendirildiği bir demokrasi olmuştu.


20 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıyla Türkiye tekrar “Suskun Türkiye” oldu. Gazeteler ve televizyonlar fiili olarak ya iktidarın yayın organları oldu ya da korkutuldu, susturuldu. Birkaç yayın organı hala daha itiraz etmeye, iktidarı eleştirmeye çalışıyorlar, ciddi baskı ve korkutma kampanyasına maruz kalıyorlar, korkunç RTÜK, Basın İlan Kurumu cezalandırmalarıyla disipline edilmeye çalışılıyorlar.


İnsafsız RTÜK cezaları


Bu hafta yayınlanan Gazeteciler Cemiyeti Medya için Demokrasi Medya İzleme raporu Türkiye’de şeffaf olmayan medya sahipliğinin yayın politikalarını belirlediğini, iktidar yanlısı medyanın reklam gelirleriyle kayırılırken eleştirel yayıncıların cezalarla boğuştuğunu ortaya koydu.


Rapora göre, 2022’de RTÜK en çok cezayı 2021’de olduğu gibi Halk TV’ye verdi. Halk TV’ye 23 kez ceza kesen RTÜK, Tele 1’e 16, KRT TV’ye 6, Fox TV’ye 5 kez ceza verdi. Zaman zaman eleştirel yaklaşıma ekranlarını açan Habertürk’e 2 ve Show TV’ye de 1 kez ceza verildi. Son toplantısı hariç olmak üzere RTÜK’ün yıl boyunca 13 yaygın televizyona verdiği toplam ceza miktarı 16 milyon 692 bin 950 lira oldu. Bu miktarın yüzde 66,4’ü, yani 11 milyon 83 bin lirası Halk TV, Tele 1, KRT ve Fox TV’ye, yani ısrarla eleştirel yayın yapmaya devam eden dört televizyona verildi. Peki bu ceza alan kanallara kamu bankaları ya da devletin atadığı isimlerin görev yaptığı kamu şirketleri ne kadar reklam verdi dersiniz? Sıfır. Hiç kamu reklamı alamadı bu dört kanal.


İnternet medyasına sus emri


Geçtiğimiz hafta Basın İlan Kurumu resmi ilan ve reklamların yayımlanacağı mecralar arasına internet haber sitelerinin de dahil edilmesine ilişkin bir yönetmeliği oyladı ve kabul etti. Gazeteciler Cemiyeti’nin muhalefet şerhi koyduğu ve iptali için Danıştay’da dava açacağını ilan ettiği bu yönetmelik maalesef Anayasaya, yasalara, basın ve ifade özgürlüğüne, çalışma hürriyetine aykırı, apaçık bir hukuk ihlalidir. Bu tespiti yapmak için Yönetim Kurulu’na muhalif olmak gerekmez. Değil gazeteciler, hukukçular ya da akademisyenler, en temel hukuk ve yasa bilgisine sahip herhangi birinin bile bu yönetmelik taslağına imza atması, bu antidemokratik hükümleri onaylaması düşünülemez.


Kâğıt üstünde ‘resmi ilanların adil bir şekilde dağıtılması amacıyla’ kurulan BİK, haber sitelerine ilan vermek için bin bir dereden su getirtilen, koşullar ve dayatmalarla dolu bir yönetmelik hazırladı. En vahim ‘dayatma’ şu: Haber siteleri, mahkeme kararını bile beklemeden yani daha hüküm kesinleşmeden, sırf hakkında dava açıldı diye çalışanını işten çıkarması öngörülmektedir.


Basın İlan Kurumu, yönetmeliğin pek çok farklı kesimle ve internet haber sitesi temsilcileriyle görüşülerek hazırlandığını iddia etmektedir. Bu doğru değildir. Pek çok görüşme ve toplantıda bir araya getirilen bu temsilcilerin görüşleri alınmış ancak yönetmelik metnine bu görüşler yansıtılmamıştır. Sözüm ona demokratik ve katılımcı görünerek bir dizi toplantı yapılmış ancak 2018 yılından bu yana bir tür idare kuralı haline getirilen “ben yaptım oldu” anlayışıyla hazırlanan taslak BİK Genel Kuruluna götürülmüş ve geçirilmiştir. Yapılması gereken, derhal sektör temsilcileri, internet gazetecileri ve basın meslek örgütlerinin bir araya getirilmesi yeni bir yönetmelik taslağının “birlikte” hazırlanmasıdır.


BİK yönetmeliği kritik seçim öncesinde internet medyasını “havuç-kötek” ilişkisine iterek bir anlamda rehin almak, susturmak amacına yöneliktir. Danıştay bu yönetmeliği nihayette çok büyük olasılıkla anayasaya aykırılık çerçevesinde iptal edecektir ancak bu iptal kararı gelinceye kadar seçimler çoktan tamamlanmış olacak, Türkiye’yi susturmak, eleştirileri engellemek amacı yerine getirilmiş olacaktır.


Kritik seçim


Türkiye çok önemli bir seçime gidiyor. Euronews, mesela, “Kritik seçim” olarak tanımladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Cumhuriyet’imizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023’te ülkemiz aynı zamanda demokrasi tarihinin en kritik seçimlerinden birini yapacaktır” sözleriyle bu değerlendirmeye katıldı.


Bloomberg yazarı Bobby Ghosh, Türkiye'de yapılacak seçimlerin 2023'te dünyada yapılacak en önemli oylama olacağını, Rusya ve ABD başta olmak üzere birçok devlet seçimin sonucundan etkileneceğini yazdı. Ghosh’a göre, Türkler oylarını kullanana kadar Batılı liderler diken üstünde olacaklar.


Değerli arkadaşım Gülsen Solaker geçenlerde Deutsche Welle’deki yazısında “Türkiye'yi 2023'te kritik gelişmeler bekliyor. Seçim öncesi ve sonrasında yaşanacak pek çok gelişme bu ‘kader oylamasının’ etrafında şekillenirken, sonuca göre yılın ilk yarısı gibi ikinci yarısı da hareketli geçebilir” diye yazdı. Washington Post Gazetesi'nde ise Türkiye'deki durumla ilgili analizde, Türkiye’deki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçiminin dünyadaki en önemli oylama olacağına dikkat çekildi. Seçim sonucunun ABD, Avrupa, Orta Doğu ve Asya'daki dengeleri değiştirebileceği belirtildi.


ABD merkezli Politico ise Türkiye'deki seçimin bu yılın dünyadaki en önemli ama adil olmayan seçimi olacağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi kazanmak, iktidara tutunmak için ülkesini gereksiz bir savaşa sürüklediği ve mahkemeleri muhaliflerine karşı manipüle ettiği iddiasında bulundu. "Erdoğan kendini kurtarmak için savaş ve baskı planları yapıyor" başlığıyla yayınlanan makalede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidara tutunmak için her türlü adımı atabileceği öne sürüldü.


Böyle kritik bir seçimle karşı karşıyayken, Türkiye elbette suskun bir ülke olmalıdır.