Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Türk oyuncular Cannes'da
Türk oyuncular Cannes'da
Meryl Streep'in gözyaşları
Meryl Streep'in gözyaşları
Boşandı, daldan dala konuyor
Boşandı, daldan dala konuyor
123456789

Saygılar beyefendi…

Adaletin düzgün çalışması her zaman önemli olmuş, düzgün olmadığı kanısı da çoğunlukla cari olmuştur. Hakaret veya küfür tartışmalı kavramlardır. Mesela, “Aslan gibi adam” övgü olarak kabul görür ama “Ayıya bak!” küfür, hatta hakaret sayılabilir. “Eşek gözlü” ifadesi büyük ve güzel gözleriyle ünlü aktrise yakıştırılır, ama bir sert tartışmada “Eşek” ifadesi hakaret ve aşağılama olarak görülebilir.

Aklıma bir fıkra geldi…

Bir Anadolu kasabasında adamın biri kavga ettiği birisine “eşek” demiş ve mahkemeye düşmüşler. Mahkeme hakimi ifadeyi küçük bir cezayı hak edecek derecede “küfür ve aşağılama” olarak görmüş ve fazla olmasa da önce küçük bir cezaya, sonra cezanın açıklanmasını ötelemeye karar vermiş, taraflara uzlaşma, sorunlarını mahkeme salonu dışında çözme tavsiyesinde bulunmuş.

Karara bozulan davalı, hakimin kararının açıklanması ardından “Hakim bey, kararınızda gördük ki bir beyefendiye eşek demek suç imiş. Elbette itiraz etmeyeceğim. Ancak bir sorum var, ya bir eşeğe beyefendi demek suç olur mu?

Hakim, “Elbette hayır” deyince davalı davacıya dönmüş, “Saygılar beyefendi, saygılar” demiş…


Hakaret suçları

Türkiye Cumhuriyeti Ceza Yasası 299 maddesi uyarınca kısıtlı olarak cumhurbaşkanına yönelik hakaret, aşağılama, küfür gibi ifadelerin cezalandırılması öngörülmekteyse de özellikle Türkiye’nin tek adam yönetimine geçtiği Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi sonrasında cumhurbaşkanının tüm ailesi, neredeyse bakanlar ile ilgili her türlü eleştiri bu kapsama alınmış, cezaevleri ve mahkeme salonları “hakaret suçu” sanık ve mahkumlarıyla doldu. Üstelik 12-13 yaşındaki yasal olarak henüz çocuk olanların da bu suçtan ciddi mağduriyet yaşamaları ülkemizin çağdaş devletler arasındaki yerini liste diplerine taşıyan ve mesela Avrupa Birliği ile yaşadığımız vize sorununda sıklıkla bahsedilen adaletsizliklerin arasındadır.

Mesela, kaç kişi biliyor acaba geçtiğimiz 2022 yılında “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “hükümeti aşağılama” suçlamasıyla tam 16 bin 753 kişi ceza mahkemelerinde hâkim karşısına çıkarıldı. Şüphesiz, Anti Terör Yasası gibi ifade ve basın özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden olan 299’uncu maddenin çağdaş bir demokraside tümüyle kaldırılması veya en azından kapsamının daraltılması, ceza alt ve üst limitlerinin göstermelik derecelere kadar indirilmelidirler.


Anti Terör Yasası daraltılmalı

Aynı şekilde, Türkiye Avrupa Birliği ile giderek ciddileşen Schengen vizesi krizini çözmek istiyor ise öncelikle Türkiye vatandaşlığı konusunda adım atmak, ev aldı, falan müftü kefil oldu, filanca tarikat istedi diye milyonlarca vatandaşlığı hovardaca dağıtmamalı, bu konuyu ciddi bir şekilde ele almalıdır. Vatandaşlık ciddi iştir.

Diğer yandan her rejim muhalifini terörist gösterebilecek, üç-beş kişinin bir araya gelip bir konuda beraberce düşünmelerini organize suç çetesi kurmaya müsait bir geniş terörizmle mücadele yasa ve içtihadıyla Türkiye’nin AB ile Ankara anlaşmasından kaynaklanan meşru hakkı olan serbest dolaşımı gündeme getirebilmesi hayal olmaya devam edecektir. 

Gazeteciler Cemiyeti’nin de üyesi olduğu Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun Türk gazetecilerin Schengen vizesi engellemesiyle seyahat edemedikleri ve görevlerini yapamadıkları şikayeti ciddi bir uyarıdır. Ancak sıkıntılı durum gazetecilerle sınırlı değildir. Eğitimlerini yapamamaktadır gençlerimiz. Turistik geziler sıkıntıdadır. İş insanlarımızın faaliyetleri engellenmektedir. Schengen vizesi sıkıntısı aşılmalıdır, aşılabilmek için gerek vatandaşlık hovardalığını sonlandırmak, gerekse de terör yasası torbasını daraltmamız şarttır.


Kervan yolda düzülmemeliydi…

Ercan Havalimanı'nın yeni pisti ve binası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından büyük bir törenle açıldı. Birkaç senede bite cek iş 11 yıl sonra kısmen tamamlanıp, sıkıntılar göz ardı edilerek emirle açıldı. Açılışta KKTC turizmine, ve uluslararası tanınmasına ne büyük katkıları olacağı vurgulandı. Bu katkılar ve büyük beklentiler muhakkak da gerçekleştirilecektir elbette.

Yeni havalimanı binasının gümrük ve muhaceret/emniyet görevlileri bölümlerinin ve hatta uçuş kulesinin “unutulmuş” olması ya da ihale bedeli ,ile şimdiye kadar yapılan ödemelerin ve ödenmesi beklenen büyük borcun ne derece uzlaştıkları sorusuna da elbette birileri bir şekilde cevap verecektir elbette.

Nihayette Kıbrıs Türk halkına yakışan, büyük gövdeli uçakların da inişine müsait bir pist ve milyonlarca turistin kullanabileceği bir muhteşem havalimanı binası inşası tamamlandı ve açıldı. Kuzey Kıbrıs’a, halkımıza, insanlığa hayırlı olsun. Mesele, sekiz körüklü havalimanı ne derece kullanılacaktır? Ankara’daki gibi neredeyse tüm Anadolu Jet uçaklarının körüğe yanaşmaması gibi bir durum ortaya çıkacaksa, mevcut havalimanı yeterli değil miydi?

Veya, koca havalimanı genişletmesi acaba niye yeterli elektrik sistemine sahip olamadı? Yok muydu mühendisi, uzmanı sıcak havalarda artacak enerji kullanımına da cevap verecek kablolama yapılmasını, gerekli güvenlik sistemlerini ve hatta acil durumda birkaç saniye içerisinde devreye girecek güç sistemi yedeklemesi, jeneratör falan önlemi alınması uyarısında bulunsun gerek planlamada, gerek inşaat aşamasında?

“Kervan yolda düzülür” deriz hep… Bir kez de kervan yola çıkmadan özen gösterip planlasak ya! Bu inşaatın düşünülmesi, planlaması ve inşası aşamasında görev yapan tüm ilgili bakanların, başbakanların, büyük amirleri T.C. büyükelçilerinin ve onların patronlarının tümüne en derin saygılarımızı sunmanın suç olduğunu zannetmiyorum.

Yine yanlış yaptık vesselam… Kervan yolda düzülmemeliydi…