Erdem Yener'in 'Her Sabah' Şarkısı Dinleyicilerle Buluştu
Erdem Yener'in 'Her Sabah' Şarkısı Dinleyicilerle Buluştu
Ediz Hun: Sadece 5 kişi kaldık
Ediz Hun: Sadece 5 kişi kaldık
Hande Erçel ile Nazlı Sabancı tatilde
Hande Erçel ile Nazlı Sabancı tatilde
Eurovision, Joost Klein'ı yarışmadan menetti
Eurovision, Joost Klein'ı yarışmadan menetti
123456789
Erdem Yener'in 'Her Sabah' Şarkısı Dinleyicilerle Buluştu
Erdem Yener'in 'Her Sabah' Şarkısı Dinleyicilerle Buluştu
Ediz Hun: Sadece 5 kişi kaldık
Ediz Hun: Sadece 5 kişi kaldık
Hande Erçel ile Nazlı Sabancı tatilde
Hande Erçel ile Nazlı Sabancı tatilde
Eurovision, Joost Klein'ı yarışmadan menetti
Eurovision, Joost Klein'ı yarışmadan menetti
123456789

Bir Şeyler Oluyor

Birçoğunuz gibi ben de Cumhuriyet Halk Partisi’nin 3 Aralık 2’nci Yüzyıl toplantısının anlamını, niye yapıldığını doğrusu tam anlamadım. Günlük siyasi takıntıların ötesinde değişen ve dönüşen günümüz dünyasının ekonomik, siyasi, sosyal ve tabii ki bilimsel değişimlere uygun yeniden yapılanmasının tartışıldığı, kötü organize edilmesinin yanı sıra altyapısının ciddi sıkıntılar yaşattığı o çalışma, her şeye rağmen yararlı ve önemliydi.

Yabancı danışmanlar, toplantıya fiziki katılımının bile sağlanamadığı Türk uzmanlar, doğrusu çoğu arkadaş gibi bende de “Bu nasıl ekip? Toplantıya bile getirilemiyorlar, nasıl yarın ellerini taşın altına koyup hizmet sunabilecekler?” diye düşündüm.

Birçok arkadaş, esas itibarıyla 3 Aralık toplantısının, "CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasına noktayı koyduğu an" olduğu yorumunu yaptı. Hiç aynı fikirde değilim. Tam aksine, çok kısa süreli ve tam başarılı olmasa da kendisini, partisini, günlük siyasi çekişmenin bir adım üstesine çekerek, arzuladığımız o değişimin sağlanacağını, kurucu ideallerin yeniden yürürlüğe sokulacağı restorasyon döneminde nasıl katılıma açık, çok sesliliğe önem veren bir orkestra şefi, cumhurbaşkanı olunabileceğini ortaya koydu Kılıçdaroğlu. Evet, çok acemilik vardı. Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak istediği kadar pandemi döneminde CHP’nin sanal ortamları en başarıyla kullanan parti olduğunu söylesin, 3 Aralıkta CHP etkinliği teknik altyapı ve iletişim kazaları yaşadı. Umarım gerekli dersleri çıkarır, tekrarlamaz.

Ne denirse densin günün sonunda CHP’deki bu çaba önemliydi, değişikti, vizyona sahipti. Buna ihtiyacımız var mı? Var, hem de çok.


2. Yüzyıl İktisat Kongresi

Öte yandan aylardan beri sakin ama kararlı, Mustafa Kemal Atatürk ve diğer Türkiye Cumhuriyeti kurucu babalarının izinden yürüyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, tıpkı 1923 İzmir İktisat Kongresi gibi bir büyük kongre toplamayı hedefliyor: 2. Yüzyıl İktisat Kongresi. Kuruluşuna birinci kongrede karar verilen Türkiye İş Bankası, Ege Bölgesi'nin Cumhuriyet dönemi en büyük kazanımlarından Yaşar Holding ve Arkas gibi ana sponsorların desteklediği aylardır süren bu çalışmada, çiftçi grubu, işçi grubu, sanayici grubu ve tüccar grubu paydaş buluşmaları büyük oranda tamamlandı. Cumartesi gün ise bu siyaset üstü çalışmanın dört çalışma grubu raporlarının değerlendirileceği, önümüzdeki dönemin yol haritasının konuşulacağı ve şubat ayında toplanması öngörülen 2. Yüzyıl İktisat Kongresi tarihlendirme ve içerik konularını ele alacak Yüksek İstişare Kurulu toplantısı gerçekleştirildi.

Ülkenin önde gelen ekonomistleri, örgüt temsilcileri ve akademisyenleri ile gazetecileri; çalışma grupları raporlarını, ara raporlarını detaylı şekilde tartıştılar, eksiklikleri, olması gerekenleri sesli olarak beraber düşündüler. Bölgesel ve uluslararası barış, Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri ve strateji perspektifi, sosyal durum değerlendirmesi gibi konuların yanı sıra ülkenin Doğu-Batı uçurumu gibi aynı kentler içerisinde oluşan derin fay hatlarının doğuracağı ciddi sorunlara karşı yapılması gerekenler ve birçok konu ele alındı.

Doğal olarak 1923 birinci kongre ile günümüz Türkiye’sinin ve dünyanın içerisinde olduğu konjonktürel durumun farklılığı, temel önceliklerin değişimini ve aynı zamanda ihtiyaçları değiştirmiştir. Ancak, nasıl 1923’te yeni bir devletin ekonomi politikaları çöken imparatorluğun şartlarıyla değil, günün koşulları ve ihtiyaçlarıyla şekillenmişse, bugün de değişen ulusal ve uluslararası durumun dikkate alınmasının, dönemsel olarak kısa, orta ve uzun vadeli tehditlerin ve olası imkanların değerlendirilmesi üzerinde vurgu yapıldı.


Bir devir sandıkta kapanabilir

Türkiye, kozasından tekrar çıkmaya çalışmaktadır. Seçim ne zaman olacak henüz belli değil ancak Türkiye uzun tarihinde ikinci kez sandık yoluyla siyasi geleceğini şekillendirmek imkanıyla karşı karşıyadır. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye birçok açıdan karşı olabilir, onu eleştirebiliriz. Ancak, seçimle iktidarı terk eden, ülkede ve Meclis'te kalarak geçiş döneminde kale gibi duran büyük bir lider olduğunu günümüz koşullarında daha iyi anlıyoruz.

Mutlak yönetime sahip bir siyasetçinin, üstelik askerin, yapmaması telkinlerine rağmen gücü ve yönetimi seçilenlere suhuletle devretmesi geçekten de ayakta alkışlanacak bir tutumdur. Türkiye bir kez daha benzeri bir durumu yaşamanın arifesinde olabilir. Elbette seçim sonucu sandıklar açılmadan belli olamaz ama seçimi kaybedenin sonucu olgunlukla kabul edeceğini düşünmek yanlış olmasa gerek.


Hak edecek çok şey yapıldı

Bir de İstanbul Havalimanı işkencesi olmasa, hayat herhalde daha da güzel olacak. Kaşları kaldırmayın lütfen, farkındayım. Şehir hastaneleri, bakanlıkların ulaşılamaz olması, siyasi erk sahiplerinin her türlü denetimden, hatta medyanın neyi nasıl ve neden yaptıkları sorularından bile kendilerini vareste tutmaları gibi İstanbul Havalimanı'ndan çok daha büyük ve güncel yaşamı etkileyen sorunlar var. Üstelik İstanbul Havalimanı'ndan sakınabilmek de kısmen mümkün. İstanbul bağlantılı seferler yerine ya Sabiha Gökçen ya da az sayıda da olsa Münih gibi dış bağlantılarla bu işkenceyi azaltmak mümkün. Dahası İstanbul seyahatlerinde Sabiha Gökçen, hızlandırılmış tren ya da karayolu seçenekleri de kullanılabilir.

Demek ki cumartesi sabahı benim yaşadığım işkence resmen taammüden olmuş. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi Yüksek İstişare Kurulu toplantısı için davet aldığımda sekretaryayı uyarmam, ya bir gün önceden hızlandırılmış trenle, ya Sabiha Gökçen tercihini talep etmem yeterli olacakmış. Ancak, önermelerine rağmen bir gün önceden gidip toplantıyı düzenleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne otel konaklama masrafı da açmak istemedim doğrusu.

Sonuçta cumartesi sabahı daha kargalar kahvaltılarını etmeden İstanbul Havalimanı'nda THY’nin neredeyse 20 dakika ücretsiz havalimanı pistleri, taksi turu ve sonrasında da sağlık için elbette çok yararlı olduğundan planlandığı kesin ama güne yorgunlukla başlama sonucu veren, körükten 13 numaralı çıkış kapısına kadar 3 bin 580 adımlık sabah yürüyüşü bir kez daha planlayanlarına, düşünenlerine, yolcu kullanım garantili yüklenicilerine en derin saygılarımı sunma imkanı verdi.

Doğrusu, biz bu işkenceyi hak ettik. Atatürk Havalimanı'nın berhava edilmesini de içeren protokolü görmeyerek, benzer angajmanları ticari sır ardına saklayıp her haltı yiyenlerin Sayıştay denetiminden kaçmalarına göz yumarak, dahası bu mantaliteye bu kadar görevde tutarak, gösteriş uğruna işkenceye razı olarak fazlasıyla hak ettik. Çok mu iyi oldu sanki pistlerinin kırılıp üzerine salgın hastanesi yapılması Atatürk Havalimanı'nın? Türkiye’de normalleşmenin adımlarından birisi de Atatürk Havalimanı'nı tekrar açmak olmalı, kesinlikle.