Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Utancın fotoğrafı

Sıralandılar boy, boy. Gururla poz verdiler. Adı, son zamanlarda benzeri görülmemiş nüfus ticaretiyle birlikte geçen kadın milletvekili de yeraltı dünyasının avukatından dönme milliyetçi milletvekili de poz verdiler kameralara hep birlikte…

Ayaklarını, Afrika savanasında vurulan aslanın kafasının üzerine koymamışlardı beyaz adam gibi ama onların ayaklarının altında da acımasızca katlettikleri ifade ve basın özgürlüğü vardı…

Hatırlanacak elbette, on yıllar boyunca yaklaşan seçimde ortaya saçılabilecek şecaat ifşasının üstünü örtmek, ağızları, sayfaları, ekranları ve tabii elektronik haber mecralarını susturabilmek için gösterilebilecek cüretin boyutuna örnek olarak.


“Resmi açıklamalarla yetinmek gerekmektedir”

Takdiriilahi. Daha "dezenformasyonu yasaklıyoruz" diye çıkılan yolda Türkiye'nin üzerine, eşine rastlanamayacak sansür ve daha da kötüsü gerçeği tanımlama hakkının gaspı, doğrunun esareti ve yalan haber yasaklaması adı altında gerek görüntülü, yazılı ve elektronik tüm ifade mecralarına hapis tehdidi, tüm vatandaşlar ve ülke üzerine korku şalı serilip, “Sus yoksa ödersin” sansür baskısı döşenirken, ülke büyük bir facia yaşadı. Grizu sonucu 41 can aldı Bartın’daki kömür madeni.

Buyurdu Bolu Beyi… Pardon, o Köroğlu Destanı'ndaydı. Bizim trajedide buyuran Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun Bey. Dedi ki “Resmî makamların paylaştığı bilgiler dışındaki iddia ve spekülasyonlara itibar edilmemesi gerekmektedir.”

Baktı gördü ki basın ısrarla 2019 Sayıştay raporundan, o raporda grizu tehlikesinin büyüklüğünden bahsedilmeye devam ediyor, ilave etti Fahrettin Efendi, “Meydana gelen bu elim kaza ile ilgili yapılan dezenformasyon içerikli paylaşımlara vatandaşlarımızın itibar etmemesi, konu ile ilgili bölgede bulunan bakanlarımızın ve resmî kurumların açıklamalarını dikkate almaları hususunun önemini bir kez daha ifade etmek isterim.”

Bu arada “dezenformasyon yaydıkları iddia edilen çok sayıda internet adresi hakkında da tedbir alındığını açıklayıverdi yandaş medya.

Kısaca, yeni yasa tam saha uygulamada. Halkın bilgi alma hakkı anayasal güvence altındaymış, anayasa “Basın sansür edilemez” diye emrediyormuş, kimin umurunda. Alın size sansür yasasının uygulanmasına örnekler. Tabii bunlar iyi günlerimiz, vardır bu sansür yasasını bu kadar ısrarla ve acımasızca ülke üzerine serenlerin bir ilk “yapılacaklar” listesi…


CHP’nin tarih önünde sınavı

Yasa teklifi sırasında TBMM’de Medya Dayanışma Grubu üyeleriyle temaslarda gerek ana muhalefet Meclis Grup Başkanvekilleri, gerek CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, anayasanın en az on maddesini açık ihlal eden bu yasayla ilgili olarak Resmi Gazete'de yayınlanmasının ertesi günü, Anayasa Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma ve iptal talebiyle götürecekleri sözü verilmişti.

Doğrudur, sebebini anlamakta zorlanılan başörtüsü tartışması, neye hizmet ettiği hiç belli olmayan ve hiçbir Amerikalı yetkili ile temas da yapılmayan ABD gezisi gibi türlü saçmalıklar son zamanlarda CHP’ye daha önemli gelebilir. Niye bu sansür yasasına daha etkin şekilde karşı duramadı CHP, İYİ Parti ve diğer muhalif partiler, doğrusu anlamak zor. Şimdi beklenti Anayasa Mahkemesi’ne götürmek için verilen sözün hemen yerine getirilmesi. Hodri meydan, görelim bakalım ne yapacak CHP.


"Yaz kızım"

Mesleğe başlamamın neredeyse en başlarında karşılaştığım, gazeteciliğinin yanı sıra kitaplarıyla da takdir toplamış değerli bir dostum Ali Tartanoğlu. Sağ olsun, tıpkı benim gibi ele avuca sığmayanlardan. Bazen hinliği, bazen de fırlamalığı tutar.

Son gelişmeler üzerine Ali, sosyal medyada, “Dezenformasyon yasası sonrası Türkiye’ye dair bir deneme” başlığıyla bir yazı paylaştı bu hafta. Kelimesine dokunmadan o kısacık yazıyı sizle paylaşmak istedim:

“Yargıç: Camide içki içtiler, camileri yaktılar, demişsin. Var mı delilin, tanığın?

Sanık: Siyaset bu sayın yargıç. Muhalifleri şeytanlaştırmak için bu kadar yalan her yerde olur...

Yargıç: Bu yasayı sen çıkarmadın mı?

Sanık: Bana uygulanacağını hiç düşünmemiştim.

Yargıç: 'Hukuk herkese dokunur' senin lafındı değil mi? Seni ben değil, sen kendin mahkum ettin. Yaz kızım 29'uncu maddeyi ihlalden 3 yıl hapsine...

Yargıç: 'Bu yasayı yaparken Avrupa'dan örnek aldık' demişsin. Oysa o ülkelerde hapis cezası yok. Ne diyeceksin?

Sanık: Efendim çevirmenler bizi aldattı...

Yargıç: Yaz kızım; dezenformasyon yasasının 29'uncu maddesini ihlal ve halkı yanıltmaktan 3 yıl hapsine...

Yargıç: 'Yangın, doğal gaz patlamasından çıktı' demişsin. Oysa o binada doğal gaz aboneliği hatta bağlantısı yokmuş. Var mı bir diyeceğin?

Sanık: Efendim polis beni kandırdı...

Yargıç: Yaz kızım; dezenformasyon yasasının 29'uncu maddesini ihlal, halkı yalan haberle birbirine düşman etmekten 3 yıl hapsine...

Yargıç: 'Kel kafalı, deri eldivenli adamlar beni dövdü, üstüme işedi' demişsin. İspatlayabiliyor musun?

Sanık: Bana böyle konuşmam söylendi efendim.

Yargıç: Yaz kızım; halkı kin ve düşmanlığa sürükleyecek asılsız beyanlarla dezenformasyon yasasının 29'uncu maddesini ihlalden 3 yıl hapsine...

Yargıç: Gazeteci olarak, bu görüntülerin videosunu izlediğini yazmışsın. Nerede izledin, o görüntüler sana nasıl geldi? Kim getirdi? Üstelik bak bu kadar zaman geçti; bu iddianın sahipleri de böyle bir görüntüyü kamuoyuyla paylaşmadı. Sen nasıl görmüş olabilirsin, olmayan görüntüyü?

Sanık: Ben 2. Cumhuriyetçi'yim sayın yargıç.

Yargıç: Yaz kızım; ..... 3 yıl hapsine..."


Yarın da gelecek

Elbette bu durumun bir de yarını, öbür günü var. AKP seçimde ne yapar, bilemeyiz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açık yasal sınırlamaya rağmen üçüncü kez aday olur mu? Olursa nasıl olur? Yaşayıp göreceğiz. MHP umduğu gibi karşıtlarını korkutabilecek, susturabilecek mi? Sedat Peker, yarın kirli çarşaflar iddialarını ipe serince, mesajlarını medya bu yasak ortamında kullanabilecek mi?

Doğru, İran bile bu kadar kalın bir örtü seremedi muhalif seslere, kadınların başkaldırısı sosyal medya üzerinden ulaşıyor dünyaya. Bu yasa, Türkiye sosyal medyasını susturabilecek mi? Belki Çin gibi kendi sosyal medya platformlarını da kurmak isteyecek konuşma, fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü ve eleştiri hakkından nasibini almamış o sansür fotoğrafına girenler gibi arkadaşlar.

Müsaade ederlerse yaşayıp göreceğiz elbette ancak yaratılan bu düzen ister sekiz ay sonraki seçimde ister daha da önce onu yaratanları da avlamaya başlayacaktır, benden uyarması. Ali arkadaşın hayali mahkeme sahnesi bir bakarsınız gerçek olur. Ayrıca, Saddam Hüseyin’in “adil yargılanma talep ediyorum” talebine Bağdat mahkemesi yargıcının “Kendi yaptığınız yasalarla yargılanacaksınız” cevabının ağırlığını bu büyük demokrasi ayıbından dönme gereğini kavrama açısından bir daha düşünmek gerekir.

Bu yasa Türkiye’ye yakışmıyor. Eninde sonunda da kaldırılacaktır elbette. Ancak umarım bu arada çok büyük acıya sebep olmaz.