Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA VE KADINA ŞİDDETİ SİYASAL İSTİSMAR MALZEMESİ YAPMAK ÜZERİNE BİR SOHBET...

Türkiye'de muhalefet partisi olmak, iktidara muhalif birey olmak son derece konforlu.

Sadece ve sadece problem olarak gördüğünüz her şeyden ama istisnasız her şeyden iktidarı sorumlu tutmanız yeterli.

Ne bir araştırmaya ne de sayısal verilere ihtiyacınız var.

Gerçeğe ise hiç ihtiyacınız yok.

Yapmanız gereken sadece olumlu görünen her şeyin aslında olumlu olmadığını, olumsuz görünen her şeyin sorumlusunun ise iktidar olduğunu söylemek.

Çözüm önerisi üretmek gibi bir derdiniz ise zaten yok.

Bakın, sağlık çalışanlarına şiddet ve kadına yönelik şiddette de durum aynı.

“Türkçeyle sevişen adam” rahmetli Çetin Altan derdi ki: “Bir şeyi sayılarla ifade edemiyorsanız o şeyi bilmiyorsunuzdur.”

Şimdi diyorlar ki sağlık çalışanlarına ve kadınlara yönelik şiddetten tümüyle iktidar sorumlu. Bu mantığa göre dünyada da sağlık çalışanlarına ve kadınlara yönelik şiddetten iktidarların sorumlu olması gerekiyor.

Ancak konu Batı olunca sadece Batı'ya övgü cümleleri duyarsınız. Orada her şey şahanedir.

Peki ama şiddet, bu yüzeysel bakış açısı ve kolaycılıkla engellenebilecek bir olgu mudur?

Birlikte birkaç proje üzerinde çalıştığımız gazetedurum.com.tr editörü ve sanat danışmanımız İlhan Deliktaş ile bu konu üzerine konuştuk. Yazı için kullandığım fotoğrafı ise “Biz farkında değilmişiz gibi çek kanka” dediğimiz kameramanımız Muzaffer Adıgüzel çekti.


Konuyu rakamlar üzerinden değerlendirdik. Şöyle bir diyalog geçti aramızda:

Esat: Sağlık çalışanlarına şiddet Türkiye'de sıklıkla gündeme geliyor. Biz neden böyle olduk?

İlhan: Sağlık çalışanlarına şiddet dünyanın sorunu.

Esat: Mutlaka her yerde vardır. İnsanın olduğu her yerde sorun da vardır.

İlhan: Dünya Sağlık Örgütü verileri öyle söylüyor. Sağlık çalışanlarının yüzde 62'si iş yerinde şiddete maruz kalıyormuş.

Esat: Dünya ortalaması yüzde 62. Bu çok yüksek bir oran.

İlhan: Şimdi verilere bakıyorum... Sözlü taciz (yüzde 58) fiziksel olmayan şiddetin en yaygın biçimidir ve bunu tehditler (yüzde 33) ve cinsel taciz (yüzde 12) izlemekteymiş.

Esat: Sen şimdi ABD'ye yapılan bir araştırmaya göre... diye başlayan bir veri sepeti de gösterirsin.

İlhan: Bu doğru...  ABD'de yapılan bir araştırmaya göre acil servis doktorlarının yaklaşık yüzde 50'si saldırıya uğradıklarını söylüyor. Acil hemşirelerin yüzde 70'i iş başında vurulduğunu veya tekmelendiğini bildiriyor. 2016'dan 2020'ye kadar özel sektörde sağlık ve sosyal yardım sektöründe iş yerinde şiddet nedeniyle 207 ölüm meydana gelmiş. Sağlık sektörü ABD'de tehlikeli meslekler kategorisinde.

Esat: ABD Başkanı sağlık çalışanlarına -take your mother and go- falan mı dedi de şiddet bu kadar yüksek? Vay arkadaş!

İlhan: ABD'de doktorluk en gözde, kazancı en yüksek meslekler arasında. Ancak şiddet insani, öznel, siyasetle doğrudan ilintili değil.

Esat: Orası Amerika... Avrupa'da durum ne? Örneğin demokrasinin, insan haklarının beşiği İngiltere’de?

İlhan: Hemen bakalım... Londra ambulans hizmeti rakamları, fiziksel taciz ve saldırı içeren olayların 2016-17'de 534'ten 2020-21'de 650'ye ve sözlü düşmanlığın da 596'dan 1.025'e yükseldiğini gösteriyor.

Fiziksel saldırı, hemşirelerin yüzde 92,7'sini etkileyen, bildirilen travmatik olaylardanmış. Hemşirelerin yaklaşık yarısı (yüzde 46,4), 11 veya daha fazla kez fiziksel saldırıya maruz kaldığını bildirmiş.

Esat: Vay be! Hem de medeniyetin beşiğinde!

İlhan: Avustralya'da 2019'da yapılan bir anket, son üç yılda Queensland'de hemşirelere yönelik saldırılarda yüzde 48'lik bir artış olduğunu gösteriyor.

Çin çok daha vahim durumda. Çin'de, sağlık uzmanlarına yönelik bir web sitesi olan Dingxiang Yuan tarafından 2019 yılında yapılan bir anket, doktorların yüzde 85'inin iş yerlerinde şiddete maruz kaldığını gösteriyor.

Esat: Biz hangi ülkenin sağlık çalışanlarına şiddet verilerine baksak benzer şeyler göreceğiz. Bu anlaşıldı. Zaten Dünya Sağlık Örgütü verileri ortalamayı vermiş: Sağlık çalışanlarının yüzde 62'si iş yerinde şiddete maruz kalıyor.

Muhalif bir gazetedeki ara başlığı aynen buraya yazıyorum; 17 vekilin 9 yıl önce 7 ay süren araştırmasının raporu çıktı. Meclis Araştırma Komisyonu’nun önerileri hayata geçirilseydi şiddet bitecek ve hekim göçü olmayacaktı.

Tabii merak edip "Bu öneriler neymiş?" diye baktım.

"Sağlık çalışanına psikolojik veya fiziksel şiddet uygulanmasının önlenmesi için gereken her türlü hukuki ve idari tedbir eksiksiz olarak alınmalıdır” diyorlar.

Ben de “Yani” diyorum; "Neymiş o tedbirler? Hangi araştırma, hangi verilerin sonucunda bu öneri getirtilmiş?" Belli değil. Görev savmışlar sadece.

Başka?

“Tüm toplumun, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet karşısında, söz ve eylem birliği içinde olması gereklidir” demişler.

Ben de “Kesinlikle” diyorum. Peki ama bunu nasıl yapacaksınız? Belli değil.

“Şiddet ile karşılaşan sağlık çalışanına hukuki, tıbbi ve sosyal destek sağlanmalıdır” denilmiş.

Ben de “İyi olur” diyorum. Peki ama bunun sağlık çalışanlarına karşı şiddetin önlenmesi ile ilgisi nedir?

“Sağlık çalışanlarının mesai ve nöbet saatleri yeniden düzenlenmeli, uzun çalışma sürelerinden vazgeçilmelidir” diyorlar.

Ben de yine “İyi olur” diyorum. Ve yine soruyorum: Peki ama bunun sağlık çalışanlarına karşı şiddetin önlenmesi ile ilgisi nedir?

İlhan: Görev savmışlar dediğiniz gibi.

Esat: Her şeyi siyasallaştırınca, her konuyu siyaset malzemesi yapınca çözüm üretmenin önü en baştan kapatılmış oluyor.

İlhan: Muhalif anlayış özellikle şiddet konusunu siyasi istismar malzemesi yapmamalı. Çözümün parçası olmak yerine sorunu dillendirmenin sağlayacağı popülerlik oyunundan vazgeçmeli. Sonuçta sorun konusunda normal zekâdaki herkes hemfikirdir.

Esat: Kesinlikle. Kadına şiddeti de İstanbul Sözleşmesi'nden çıkışımıza bağlıyorlar. İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönmeliyiz. Sözleşmenin şiddetin önlenmesi yönünde ciddi katkı sunacağına inanıyorum. Bununla birlikte İstanbul Sözleşmesi'ne imza atan Batılı ülkeler arasında kadına şiddetin bizden çok fazla olduğu ülkeler var. Hemen sana bir şiddet haritası göstereyim.

Avrupa kadın cinayetleri yoğunluğu haritası (100 bin kadın başına kasıtlı kadın cinayeti)




Harita bize açık ve net biçimde gösteriyor ki kadına karşı şiddet/kadın cinayetleri siyaset üstü bir konu olarak ele alınmalı ve aklın, bilimin ışığında gerçekçi çözümler üretilerek sonlandırılma yoluna gidilmeli.

Türkiye özelinde muhalefetin bu denli hassas bir konuyu AK Parti'yi karalamak için istismar etmesi her şeyden önce etik değil, doğru değil.

Konu anlaşıldı sanırım.

İlhan: Muhalif kanat buna da muhalefet edecektir. Memleketimizde slogan üretmek iş üretmekten daha çok önemsenmese hızlıca çözüme ulaşılır.

Esat: Yine de anlayışlar dönüşebilir, değişebilir, pozitif düşünce, insani vicdan harekete geçebilir. Umutlu olalım.